6. Malatya Anadolu Kitap Fuarına Dair İzlenimler

Kitapların dünyası, insanın en hayret verici yaratıklarından biridir. Abideler yıkılır, milletler kaybolur, medeniyetler büyür ve ölür fakat bütün bu medeniyetlerin, tekrar tekrar nasıl ortaya çıktıklarını gösteren kitapların dünyası; hala genç, hala yazıldıkları gün kadar taze, yazarlarının yüzlerce sene önce ölmelerine rağmen, hala insanların kalplerinden geçenleri anlatarak hayatlarını devam ettiriyorlar./ Clarence Day

Bir medeniyet tanımı yapılacaksa, bu tanım yazı ve söz olmadan yapılamaz. Nasıl ki “mimari; donmuş müzikse!” kitap da insanın zihin dünyasına, düşüncesine dair her şeyin yansıdığı bir aynadır.

Kitabın kapağı açıldığında başka bir dünyaya adım atarız. Ayaklarımız bizi cümlelerin, paragrafların izinden sürükler. Uzak yerleri yakın eder yazı, bizleri kendi dünyasına davet eder, karanlıkları el feneriyle aydınlatır yazar ve önümüze düşer…

Malatya’da kitaptan çok daha fazla söz ediliyor son birkaç yıldır. Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’nın olduğu dönemde elbette çok daha yoğunluklu bir şekilde kitap bizim gündemimize giriyor; okullarda, sokakta, caddelerde kitap görüyoruz, yazarın yüzüne bakıyoruz.

Google arama motoruna “Anadolu Kitap ve Kültür Fuar” ismini yazdığımızda karşımıza 485.000 sonuç çıkıyor! Kitaplarla ve fuarlarla anılan bir şehir olmak ne güzel! “Kültürel Belediyecilik” kavramının da tartışılması ve bu bağlamda ele alınması gerekir. “Kültür şehri” olmak kolay bir iş değil; büyük çaba gerektirir. Her şeyden önce kültür, sanat, birikim kokmuyorsa bir şehir, kültür şehri olamaz. İnsanlar okuyorsa, bir şehrin yüzü aydınlanır, sokaklarında nezaket olur, estetik bir iklim kuşatır caddelerini, parklarını.Kuşkusuz Malatya henüz yolun başında; bu yolda atılacak her adımı desteklemek ve adım atanları cesaretlendirmek gerekir.

Mesele, yalnızca “iyi” algısını güçlendirmek değildir elbette, dahası gerçekten “iyi” olabilmektir. Şehre ilişkin algının değişmesi yetmez, şehri daha çok iyileştirmek, güzel değerler katmak ve daha iyi yaşanır kılmak için işbirliği yapmak gerekiyor. Algıların bizi yönettiği bir çağdan geçiyoruz ne yazık ki. Bir şehre ilişkin algıları da iyileştirmekten başka çare kalmıyor.

Bu yılki kitap fuarının çeşitliliğini önemsiyorum; ancak eksiklik olduğunu belirtmeliyim. Özellikle birkaç önemli yayınevinin olmaması gerekçesi ne olursa olsun düşünsel çeşitliliği azalttı. Belki de ülkenin değişik yerlerindeki başka kitap fuarlarını tercih etmiş olabilirler, yine de onları burada görmek isterdik. Yalnızca bu eksiklik üzerinden bir fuarın okunamayacağını da dip not olarak düşmek durumundayım.

Yazar, gazeteci, konuşmacı sayısı bence iyiydi. Birkaç güzel panel ve konferansa katılma ve izleme şansım oldu, beğendim. Öyle anlaşılıyor ki fuar alanındaki söyleşilere büyük ilgi yok ve birkaç kişinin katılımıyla gerçekleşiyor. Geçen sene de böyle bir durum söz konusuydu ve bu tespit yapılmıştı. Yukarda değindiğim gibi “Kültür Şehri”olmak çaba, emek ve zaman gerektiriyor. Belki fuar alanındaki söyleşiler için yeni bir format, takvim ve düzenleme biçimi gerekiyor. Bunlar etraflıca ele alınabilir ve bir toplantıda tartışılabilir. Bu şehrin düşünce, sanat, kültür ufkuna elden geldiğince katkı sunulsun yeter ki.

Fuar mekânı, geçen yıllara göre daha genişti. Mekândaki genişleme fuarın gezilmesini kolaylaştırdı. Hatta kimi arkadaşlar, hangi yazarın ve yayınevinin nerede olduğunu gösteren daha detaylı bir rehberin hazırlanması gerektiğine dahi vurgu yaptılar! Ben birazcık şaşırmakla birlikte onlara hak verdim.

Bir diğer eleştiri ise özellikle yazarlara ve duruma ilişkin anonslardı. Ses çok yüksek ve kulak tırmalayıcıydı. Tamamen ses tekniğinin altyapısıyla ilgili bir durumdu. Yoksa anonsçu arkadaşlar işlerini gayet iyi yaptılar. Belki anons sayısı azaltılabilir önümüzdeki dönemde ve ses gerçekten daha dinlenilebilir hale getirilebilir.

Mekânın havasız kalması, özellikle havalandırmanın ve hava sirkülasyonun yetersizliğini daha çok htik. Kimi zaman aşırı terlemeler ve boğucu bir atmosferi de yaşadık. Önümüzdeki fuarda bu durumun tekrar etmemesi için önlem alınmalıdır. Yine çay içilen bölümde aşırı bir kızartma kokusu fuarın içine kadar yansımıştı. Bu bölümün izole edilmesi gerekir. Girişi dışarıdan verilebilir mesela.

Kitap fiyatlarını yüksek bulanların sayısı azımsanmayacak düzeydeydi. Yapılan indirimi yetersiz bulanlar çoğunluktaydı. Belki seneye buna ilişkin de bir çözüm yolu bulunabilir. Kitap satışlarının bundan etkilendiğini düşünmek yanlış olmaz.

Şimdi gelelim fuarın güzel taraflarına; öncelikle 10 günlük bir “kitap şehri”atmosferi çok güzeldi. Emeği geçen Malatya Büyük Şehir Belediyesine, Malatya Valiliğine, Milli Eğitim Müdürlüğüne ve tabiiki Fuarcılık A.Ş. ye teşekkür ediyoruz. Mihmandarlıklar, konuk karşılamalarındaki nezaket, programların akışını takip etme konusunda profesyonel bir birikim oluşmuş durumda. Herkes işini iyi yapmanın telaşındaydı. Bu gerçekten güzel bir durum.

Fuarın teması, günceldi ve 15 Temmuz Şehitleriyle ilgili ayrı bir sergi merkezinin oluşturulması fuara gelenlerin ilgisindeydi. Hem sergi gezildi, hem de burada oturumlar düzenlendi. Kalıcı bir hafızanın oluşturulması bağlamında da önemliydi.

Yazarların okullara gitmesi ve öğrencilerle gerçekleştirilen söyleşilerden haberdarım ve bir kaçına katılma olanağı buldum. Çok verimli buldum; öğrencilerimizin yazar ve gazetecilerle kurdukları iletişim, soru sorma biçimleri, soru çeşitliliği, fikir üretmeleri beni mutlu etti. Yeni kuşak konusunda daha çok umutlu olmak gerekir. Kuşak farkımız var elbette, ancak bizi gibi düşünmüyorlar, davranmıyorlar diye de dert yanmaktan vaz geçmemiz gerekir. Onlar kendi üslup ve tarzlarını üretebiliyorlar. Buna tanıklık ettik. Yazarlar da memnun oldular ve gazete köşelerinden bu memnuniyetlerini yazanlar oldu.

Fuardaki görevliler büyük bir emek ortaya koydular ve titiz davrandılar. Başta öğretmen arkadaşlarımız olmak üzere, görev alan belediye çalışanları da iyi bir koordinasyon örneği ortaya koydular. TÜYAP’ tan geri kalmadığımızı görebildik.

Tanınmış yazar sayısının azlığından şikâyetler vardı. Ben şahsen yayınevi ve yayın zenginliğini bir kitap fuarının vazgeçilmezi sayıyorum. Ancak özellikle genç kuşaklar ve kimi okurlar tanınmış yazarları da Malatya Kitap Fuarında görmek istiyorlar. Burada da düşünsel zenginlik öncelenmelidir.

Filistinli araştırmacı Azzam Temimi gibi isimlerin Malatya’ya gelmeleri ve söyleşilere katılmaları kimi meseleleri anlamamıza daha çok katkı sunuyor. Bu çabalar artırılmalı, dış ülkelerden daha çok yazar, akademisyen, gazeteci katılımı sağlanmalıdır.

Elbette Kitap Fuarını konuşacağız, tartışacağız. Unutmadan iyi ki böyle bir fuarımız var bütün bu söylenenler, yazılar bunun sayesinde oluyor yine de.