9 Eylül, Türkiye tarihinde gelişen iki önemli olayın gerçekleştiği günü ifade eder.
Bunlardan ilki; İngilizlerin gazıyla Anadolu’yu işgal etme hevesine kapılan Yunanistan’ın İzmir’den Anadolu’yu terk ederek bu rüyadan vazgeçtiği gün olmasıdır.
Emperyalistler Anadolu’yu fiili olarak işgal etmenin zorluğunu kısa sürede anlayınca, bu anlayışlarını terk ederek yerlerine Yunanistan’ı kullanmışlardır.
İngiliz Emperyalizmin gazıyla Anadolu’yu işgal eden Yunanlar bir müddet sonra Anadolu bozkırında kendi başlarına kalmışlar. Sonuç olarak yenilgide kaçınılmaz olmuş. Emperyalistlerin ipiyle kuyuya inmenin bedelini ağır ödemişlerdir.
Savaşın ağır bedelini Yunan ve Türkiye halkları ödemiş, bu sevda yüzünden Yunanistan Avrupa’nın en geri kalmış ülkeleri arasında yer alırken, Türkiye galip olmasına rağmen savaşın getirdiği zorlukları Anadolu halkı uzun süre yaşamıştır.
Lozan antlaşmasında başarılı olunmasına rağmen toprak kaybının, Anadolu’nun içine sürüklendiği savaş sonrası güç kaybının bir sonucu olarak da görülebilinir.
Tarih bu benzer örneklerle doludur. Yakın tarihimizde Irak Lideri Saddam ABD’nin teşviki ve gazıyla İran devriminden sonra bu topraklara saldırmış, onlarca yıl süren savaşın bedeli, Irak ve İran hakları için çok ağır olmuştur. Bu savaş Saddam içinde bedeli ağır olmuş, iktidarını ve yaşamını kaybetmiştir.
Buda gösteriyor ki emperyalistlerin çıkarları doğrultusunda hareket eden ulusların halkları ağır bedeller öderken, emperyalist ülkeler sermaye güçlerini her geçen gün kendi lehlerine güçlendiriyorlar.
9 Eylül’de gerçekleşen ikinci önemli olay ise CHP’nin kuruluşudur. Kuruluşunu, bağımsızlık hareketini yürüten kadroların düşünce gücünde alan CHP, Türkiye bağımsızlık mücadelesinin ve siyasal tarihinin önemli bir unsurudur.
Türk siyasal tarihinde inişli çıkışlı bir siyasi seyir izleyen parti; kurucu unsur olarak başladığı siyasal yaşamında, ortanın solu ile dönüşüm yaşamış bir müddet sonra eksikte olsa sosyal demokrat bir partiye dönüşmüştür. Bu dönüşüm bir müddet sonra yerini Ulusalcılığa bırakmış; ulusalcılık ve sosyal demokrasi arasında gelgitler yaşamıştır. Halada yaşamaktadır.
Günümüzde Adalet yürüyüşü ve Adalet kurultaylarıyla kendinden çok söz ettirmiş olsa da, bu etkinlikler sonrası kalem aldıkları bildirgelerde partinin içine düştüğü ideolojik kargaşanın ve yetersizliğin izlerine kolayca rastlanmaktadır.
Yapılacak ilk seçimde alınacak yüksek oy oranına odaklanan parti; bu yöndeki telkinlere daha çok kulak kabartırken, içine düştüğü siyasi kısırlığı göz ardı etmekte. Bu durum partiyi, her girilen seçimde aynı oy oranıyla kaşı karşıya bırakmaktadır.
Bugün ülkenin içinde bulunduğu siyasi, sosyal, ekonomik durum CHP’nin toparlanarak muhalefet olarak sürece hemen müdahale etmesine ihtiyaç duymaktadır. Buda ancak partinin gerçek Sosyal Demokrasiye evirilmesiyle mümkün olacaktır.
9 Eylül bu iki olayın gerçekleştiği gün olması nedeniyle önemli bir gün olma özelliğini taşırken bu topraklarda yaşayan bizlere de Anti Emperyalist bir demokrat kimliği kazandırdığı içinde önemli bir gündür.