Sporda özellikle futbolda çok çeşitli seviyelerde yapılanma var. Futbol takımları farklı durumlarda şekilleniyor. Şimdilerde pek görülmeyen bir güzellik vardı, uzun yıllar öncesinde. Her mahallede futbol oynanacak büyüklükte boş arsalar vardı. O zamanlar nüfus az olduğundan binalar azdı, her yere apartmanlar da dikilmemişti.
Mahalle takımları vardı. Mahalle takımları, başka mahalle takımlarıyla maç alırlar, hatta adı konulmamış şekilde lig bile kurar, lig şampiyonu olmak için yarışırlardı. Yerel liglerde top koşturan amatör futbol kulüplerinin çalıştırıcıları, mahalle maçlarını izler, oralardan futbolcu devşirilirdi.
Malatya’nın unutulmazlarını yazdığım köşemde bugünkü konuğum Malatya'nın unutulmazlarından Alaylı Futbol adamı Bıyığh Necati namıyla ünlü Necati Bayrakçı’dır. Hayatında hiç futbol oynamamış, futbolla ilgili hiçbir eğitim almamış Necati Bayrakçı, semt sahalarında izlediği, mahalle maçlarında gördüğü oyuncuları takip eder, takımına alır, yetiştirir, futbol dünyasına kazandırırdı.
Sekiz köşe kasketi, ayağındaki şalvarı, yeleği, yeleğe iliştirilmiş kösteği, ceketi, genellikle omzuna attığı kruvaze yaka kalın paltosu, uzun atkısı, arkasına bastığı yumurta topuk ayakkabısı ve kaytan bıyıklı oluşundan dolayı ‘bıyık’ değil “Bıyığh Necati” lakabını almıştır. Necati Bayrakçı’nın asıl işi ve mesleği kasaplık idi. Sabah gün ışımadan kalkıp, mezbahaya gider, etlerini alır, Ganere yöresindeki zamanın kasap pazarının baş köşesindeki dükkânına getirirdi. İş hayatından ayırdığı özel zamanlarında ise ‘Hilal Gençlik’ futbol takımı ile ilgilenirdi. 1934’de doğan ve 41 yıllık hayatında yüzlerce futbolcu hem de adam gibi adam yetiştiren kişidir Necati Bayrakçı. Takımındaki gençlerin iyi futbolcu olmaları için sahada gayret gösteren Bayrakçı, futbolcularını okey, kâğıt oyunları, sigara gibi zararlı alışkanlıklardan korurdu.
Necati Bayrakçı ile ilgili yazımın çok kapsamlı olması için en başta rahmetlinin oğlu olan arkadaşım Naci Bayrakçı ile ve rahmetlinin arkadaşlarıyla görüşmeler yaptım. Bıyık Necati ile ilgili anılarını not ettim. Dinlediklerimi burada sizler için aktaracağım. Önce emekli öğretmen Bekir İlyasoğlu’nu dinleyelim. “Necati Bayrakçı bizim yakın komşumuzdu. Kendisi bir ara hastalandı ve uzunca bir süre İstanbul’da tedavi gördü. Gençliğimde amatör maçlara gider, özellikle Necati Abinin takımının maçlarını kaçırmazdım. Buz gibi hava, yerler çamur deryası, bir kış günü maç izliyoruz. Necati Abinin bir futbolcusu sakatlandı. Futbolcuyu saha kenarına alırlarken yıldırım hızıyla koşarak onlara yetişti. Paltosunu çıkarıp çamurlu yere serdi. Futbolcuyu buraya yatırdılar ve tedavi ettiler. Kendisinin ağır hasta olduğunu bildiğimden dolayı bu hareketi beni derinden etkiledi.”
Malatyaspor’un eski kalecilerinden ve başkanlarından Vedat Erdoğan’ı dinleyelim. “18 yaşlarındayken Tekel’in arkasındaki sahada top oynuyorduk. Maça forvet olarak başlamıştım. O anda maçı seyreden Bahattin Arslanboğa’nın dikkatini çekmişim. Hemen bir faytona binip, kasap pazarındaki dükkana gidip Necati Bayrakçı’ya ‘Tekel’in arkasındaki sahada şu anda oynan maçta iyi bir forvet var. Haberin olsun’ demiş. Hemen faytona binmişler, bizi izlemeye gelmişler. Ama hoca beni forvetten alıp, kaleye koymuştu. Maç bitmeden sahaya yetiştiklerinde, Necati Abi, Bahattin’e ‘Hangi forvet, göster hele’ diye sormuş. Bahattin Abi, forvet mevkiine baktığında beni göremeyince, ‘Oyuncu çıkmış’ demiş. Fakat az sonra, beni kaleye geçmiş halde görmüş. Necati Abiye, ‘Az önce forvet oynayan oyuncu şimdi kalede oynuyor’ diye beni göstermiş. Sonuna dek maçı izleyen Necati Bayrakçı, Bahattin Abiye, ‘Sen bana iyi bir forvet değil ama iyi bir kaleci buldun’ demiş. Beni transfer ederken de faytona bindirdi. Ve faytonla giderek kasap dükkânında bana imza attırdı. Faytona binmek transfer hediyem oldu.”
Rahmetli Necati Bayrakçı’nın o dönemlerdeki yakın dostu olan, Malatyaspor’un unutulmaz futbolcusu Sabahattin Varan’ı dinleyelim. “Futbol aşığı Necati Bayrakçı, sporcularının her şeyi ile yakından ilgilendi. Bir arkadaşım anlatmıştı. Harçlığa ihtiyacı olduğu zaman, kasap dükkânına gider, Necati Bey’in verdiği parayı alırmış. Bayrakçı, bu yardımları da gizli yapar, gençlerin rencide olmasının önüne geçermiş. Bir gün kasap dükkânına giderken yolda gördüğü bir arkadaşı da kendisine eşlik etmiş. ‘Bana para verecek ama arkadaşımın görmesini istemiyor. Arkadaşımın görmeyeceği, yalnız benim göreceğim şekilde kibrit kutusunu boşalttı. İçine kâğıt para koydu. İçindeki kibrit bittiği için sokağa atıyormuş numarası yaparak, kibrit kutusunu, dükkânın önüne, caddeye attı. Necati Amca ile vedalaştık. Dışarı çıkınca kibrit kutusunu yerden aldım. İçinde benim için hatırı sayılır para koymuştu.’ Rakip takımların çalıştırıcısı idik ama çok iyi dostlardık birbirimizle. Necati Bayrakçı’yı rahmetle anıyorum.”
Malatya'nın medarı iftiharı yazar Atilla Kantarcı’nın, Necati Bayrakçı ile ilgili anlatımını kendisinden dinleyelim. “Naif sevecen bir kişi idi. Büyük bir hayvan sever idi. Yüzlerce öğrencinin velisiydi. Onların ailevi sorunlarından tutun da maddi problemlerine kadar her türlü sorunlarıyla ilgilenirdi. Gece futbolcularının evlerini ziyaret ederdi. Evde bulamadıklarını arar ve nerede olduklarını tespit eder, vakit geçmeden evlerine gitmelerini sağlardı.”
Rahmetli Necati Bayrakçı’nın oğlu Naci Bayrakçı’nın babası ile ilgili olarak anlattığı duygularını birlikte dinleyelim. “Necati Bayrakçı namı diğer Bıyık Necati; işte O Benim Babam. Babam hakkında pek çok anılar yazmak isterdim. Ama maalesef ben 12 yaşımdayken kaybettim babamı. Onun arkadaşlarından ve yetiştirdiği futbolculardan dinledim yıllar boyunca babamı. Hala da bilmediğim çok farklı hünerlerini duymaktayım. Bıyık Necati'nin oğlu olmaktan onur ve gurur duyuyorum. Onun için söyleyeceğim tek cümlem var. Sevgili Babacığım, 41 yıllık kısacık ömrüne bu kadar güzellikleri nasıl sığdırdın? İnşallah bu dünyada yaptıkların ahirette ikametini Cennet kılmıştır. Ruhun şad, mekânın cennet olsun canım babam.”
1975 yılında futbol sezonunun bitmesine bir hafta kala hayatını kaybetti Necati Bayrakçı. Takımı Hilal Gençlik bir maç sonra şampiyon oldu. Fakat kendisi bu coşkuyu yaşayamadı. Şampiyonluk kupasını alan Hilal Gençlikli futbolcular, çok şeylerini borçlu oldukları bu güzel insanın mezarını ziyaret edip, şampiyonluk kupasını kabrinin başına bırakıp Fatihalarını gönderdiler.
1966'da kurulan Malatyaspo’un ilk amigosu olan, Amigo Tavşan lakaplı rahmetli babam İhsan Toy’un çok yakın arkadaşıydı rahmetli Necati Amca. 1970’lerde kasapların büyükçe defterlerinde müşterilerin adlarına açılan sayfalar ile müşteride bulunan veresiye defteri olurdu. Babam, beni Necati Amcanın dükkânına götürmüş bizi tanıştırmış, hazırladıkları veresiye defterini bana vererek evimize et almakla beni görevlendirmişlerdi. ‘Kendisine böylesine yakın olduğum halde nasıl ben de bir futbolcu olamadım ona yanarım’ demiyorum. Çünkü bende futbol oynayacak yetenek yokmuş. 15 dakika top oynayışını izlediği kişinin futbolcu olup olamayacağına karar verirdi. Ben de top oynarken Necati Bayrakçı tarafından 15 dakika izlenmiş olanlardan biriyim.
Kiraladığı faytonla, Çarmuzu’nun, Tekel’in, Kernek’in sahalarını dolaşır, gözüne kestirdiği çocuklara, babalarının dükkâna uğramalarını tembih eder, dükkâna gelen babalar ile çocukları hakkında görüşür, onların futbolcu olmalarını sağlardı. Malatya’mızın değerlerini yazdığım bu yazı dizimizde Rahmetli Necati Bayrakçı’yı bizzat tanımış olmam, onun oğlunu ve ahbaplarını tanış olmam ve de hakkında yazı yazabilmiş olmamdan dolayı gururluyum. Tanıyanların anılarını canlandırmış, tanımayanlara tanıtabilmiş isem ne mutlu bana.
Malatya’nın çocukları için güzellikler sağlayan Necati Bayrakçı’nın, torunları da dedelerine layık torunlar olmuşlar. Biri henüz öğrenci, 2 doktor, 3 mühendis, 1 öğretmen, 1 hemşire ve 1 memur torunu var. Dedelerinin ruhunun şad olmasına vesile olmuşlardır sevgili torunları. Rahmetli Necati amcanın sevgili eşi, kızları, oğlu ve torunlarına sağlıklı ömürler temenni ediyor, Necati Amcamıza Allah’tan rahmet diliyorum.