- Ortaokul döneminde yaz tatilini boş geçirmemesi için annesinin aldığı sazı komşusunun yardımıyla çalmayı öğrenen Daylak, kısa sürede kendini geliştirmeyi başardı.

Erciyes Dağı’ndaki yürüyüş rotaları, hayran bırakıyor!
Erciyes Dağı’ndaki yürüyüş rotaları, hayran bırakıyor!
İçeriği Görüntüle

İlk olarak okuldaki etkinliklerde sahne alan Daylak, halk ozanları ve aşıkların türkülerini çalıp söylemeye başladı.

Kayseri'nin Bünyan ilçesinde düzenlenen ve ünlü halk ozanlarının da katıldığı bir şenlikte, henüz 13 yaşındayken sahne alan genç ozan, burada kazandığı beğeniyle 10 yıldır yurt içi ve yurt dışında çok sayıda etkinliğe katıldı.

Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü mezunu Daylak, yaşına rağmen aşıklık geleneğinde ekol olma yolunda ilerliyor.

Aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığına kayıtlı halk ozanı olan Daylak, AA muhabirine, çocuk yaşta eline aldığı sazıyla halk ozanlığı geleneğini devam ettirmeye çalıştığını söyledi.

Bu yolda ailesinin kendisine yol açtığını ve en büyük destekçisinin de annesi olduğunu anlatan Daylak, 'Annem 7. sınıfın yaz tatilinde, 'Bağlama alalım, çalarsın boş işlerle uğraşmazsın' dedi. Karşı komşumuzun oğlu 1 ay kadar bana ders verdi. O süreçte öğrendim. Sonra okuldaki etkinliklerde sahne almaya başladım.' dedi.

'Babam, 'Bırak oğlan okulunu okusun, bizim oğlandan aşık olmaz' dedi'

Ailesindeki ve çevresindeki ozanların türkülerini dinleyip onlara özenerek büyüdüğünü dile getiren Daylak, şöyle konuştu:

'Çocukluktan beri arabada, evimizde türkü dinlerdik. Pınarbaşı ilçesindenim. İlçemiz Avşar bölgesi olduğu için ağıtlar önemlidir. Oradan bir özenti vardı. Arabamızda, evimizde Mahsuni Şerif, Neşet Ertaş, Murat Çobanoğlu, Reyhani, Gül Ahmet gibi birçok aşık dinlenirdi. Benim de kulak aşinalığım vardı. Hem seviyordum hem de özeniyordum.'

Ozan olma isteğinin de dedesinin yönlendirmesiyle olduğunu anlatan Daylak, şöyle devam etti:

'Dedemle bir gün müzik dinlerken 'Ozan olan böyle söyleyecek ki sen de türküsünü dinleyeceksin' dedi. Ben de o zaman 'Ozanlık demek ki bu türküleri söylemekle oluyor' dedim ve sonrasında Aşık Yemliha hocamın türküsünü ezberledim, söyledim ardından sosyal medyada paylaştım. Sonrası tanışma fırsatı buldum. Benim söylediğim türküyü duyunca, Yemliha hocam sağ olsun o yaşta evimize kadar geldi. Geldiğinde 'Senden aşık olur, bu işleri yapabilirsin' dedi. Babam da 'Bırak oğlan okulunu okusun, bizim oğlandan aşık olmaz' dedi. Hocam da 'Ali bey, sen anlamıyorsun ama ben görüyorum. Ben işlerin içerisindeyim, senin oğlun deşilmemiş maden çukuru, işlenmemiş bir altın madeni. Ben onu işlemeye geldim' dedi. Bu şekilde benim ozanlık sürecim başladı.'

Daylak, bu süreçte halkın büyük desteğini aldığını ve bu sayede diyar diyar gezdiğini dile getirdi.

Henüz 14 yaşından itibaren gezmediği ve görmediği yer kalmadığını vurgulayan Daylak 'Ülkemizin taşına, toprağına her yerine ayak bastım. Milletimiz de beni kucakladı. Bu kültürü yaşatıyorsak, halk varsa yaşatıyoruz. Adımız halk ozanı. Millet nerdeyse biz oradayız.' diye konuştu.

'Ezanlarımız dini, ozanlarımız da bir kültürü temsil eder'

Daylak, hayal edemeyeceği yerlere geldiğini ve sevdiği kültürü yaşatmanın gururunu taşıdığını aktararak, şunları kaydetti:

'Ustalarımla programlara katılıyorum. Hayal edemeyeceğim insanlarla bir araya geliyorum. Eskiden dedemin, babamın kasetlerini dinlediği insanlarla sahne almak benim için bir gurur. Kayserili ozanlar Aşık Seyrani, Dadaloğlu'nun türkülerini seslendirmeye çalışıyorum. Dadaloğlu, bizim Avşar kültüründendir. Biz de onların izinden gidiyoruz. Bir halkın kültürünü dile getiriyorsun. Ezanlarımız dini, ozanlarımız da bir kültürü temsil eder. Ben de bu milletin özüne ne uygunsa o şekilde programlarımı yapıp yoluma devam ediyorum.'

Muhabir: Murat Asil

Kaynak: AA