Ayasofya Tarihi Ve İhtişamı

Dünya mimarlık tarihinin en önemli eserleri arasında sayılan Ayasofya Camii, aslında bir kilise olarak inşa edilmiştir. İnşasına Bizans İmparatoru 1. Konstantin zamanında başladı, fakat ancak 360 yılında, 2. Konstantin’in imparatorluğu döneminde tamamlanabildi.

Ayasofya tarihi, tamamlanmış halini gördüğümüz Ayasofya’dan daha önce başlıyor. Ancak bu başyapıtı çok beğeniyor olsak da, Ayasofya tarihi hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Bu yüzden geçmişten günümüze Ayasofya tarihi ile ilgili bilmemiz gereken önemli şeyleri yazmak istedim…

Ayasofya, İstanbul’un en önemli simgelerinden biri, 1500 yıl boyunca ayakta kalmayı başaran bu başyapıt, görenleri büyülemeyi, hatta geçmişe götürmeyi başarıyor. Ancak Ayasofya, ilerleyen yıllarda hasar almaya başladı.

Ayasofya, hem Hıristiyan hem de Müslümanlar için çok önemli olan dini bir yapıdır. Ayasofya tarihi boyunca yaklaşık 900 yıl katedral görevi gördü. İlerleyen yıllarda, İstanbul’un fethinden sonra yaklaşık 500 yıl boyunca Cami oldu. İşte yapıldığı günden bu yana Ayasofya tarihi hakkında bilmemiz gerekenler.

Bu ilk Ayasofya, çıkan bir isyanda kısmen yandı. II. Theodosios tarafından onarılarak 415 yılında kilisenin açılışı yapıldı. Ancak ikinci Ayasofya’da ilk kilise gibi 23 Şubat 532 tarihindeki ayaklanma sırasında bu defa tamamen yandı. Olaylar sona erince imparator justinianus, buraya muhteşem bir mabed yapmaya karar verdi ve Batı Anadolu iki mimar-mühendis olan isidoros ve Anthemios’u görevlendirdi. İnşa sırasında kullanılması için yeni malzemeler üretmek yerine, imparatorluk topraklarındaki yapılan malzemeleri yontularak alındı. Yani, Ayasofya’nın yapımında, Güneş tapınağı, Artemis tapınağı gibi nice yapılardan alınan malzemeler kullanıldı. Böylece Ayasofya’nın inşası kısa sürdü. Şöyle ki, kaplama ve sütunlarda kullanılan renkli taşlardan yeşil porfir Yunanistan, sarı taş Suriye, kırmızı porfir Mısır, Kara taş İstanbul ve beyaz mermer Marmara adası kökenlidir.

İnşasında on bin kişinin çalıştığı kilise bittiğinde başyapıt olarak görüldü. İnşaatı 5 yılda tamamlandı ve Ayasofya 537 yılında ibadete yeniden açıldı. Günümüze kadar ulaşan yapı, Justinianus’un yaptırmış olduğu bu kilisedir. Ancak Ayasofya tarihi boyunca yapılan restorasyon çalışmalarının en etkili ve güzel olanları Osmanlı döneminde, yapıldığını vurgulamak isterim…

Ayasofya yapıldıktan kısa bir süre sonra bu kez, 553 Gölcük ve 557 İstanbul depremlerinde hasar aldı. Bu depremlerde ana kubbe ile doğu yarım kubbesinde ise çatlaklar belirdi. 7 Mayıs 558 depreminde ise ana kubbe tümüyle çöktü. Ve bu sefer depremin olası etkileri göz önünde bulundurularak kubbenin yapımında daha hafif malzemeler kullanıldı ve kubbe eski haline göre 6.25 metre daha yükseğe yapıldı. 562 yılında yenileme çalışmaları bitti. Ayasofya ilerleyen yıllarda hasar almaya devam etti, Ayasofya tarihi depremler ve yangınlar ile doludur… Ayasofya tarihi sadece doğal felaketler değil, acımasız istilalar da gördü.

29 Mayıs 1453’te İstanbul fethedilince, Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’nın Camiye çevrilmesini emretti ve fethi takiben ilk Cuma namazı burada Akşemseddin hazretleri tarafından kıldırıldı. Fatih Sultan Mehmed Han, Ayasofya’nın hayratının ilk eseri olarak, kıyamete kadar Cami kalmasını vasiyet etti. Osmanlılar zamanında da, birkaç defa tamirden geçirilmiştir. Cumhuriyetten sonra, savaş yıllarında bakımsız kalan Ayasofya, bazı küçük tamiratlar gördü. 1982 yılında, Türk Hükümeti’nden izin alan ABD’li bilim adamları mozaik çalışmaları başlattılar. Bu çalışmalar başlayınca cami ibadete kapatıldı ve 1934 yılında müzeye dönüştürüldü. Caminin geniş kubbesi çok etkileyicidir. Hele bu kubbenin 530’lu yıllarda yapılabilmiş olması, Ayasofya’yı daha da önemli hale getirmektedir. Cami içerisinde yer alan 7,5 metre çapındaki hatlar, taş işlemeciliği ve çiniler paha biçilmez değerdedir. Birkaç teşebbüsten sonra, nihayet 10 Temmuz 2020 tarihinde tekrar cami haline getirildi. Böylece tekrar ilk Cuma namazı, 24 Temmuz 2020 tarihinde 350 bin cemaatle kılındı.

Kısacası; Ayasofya tarihi boyunca hem kilise, hem cami hem de müze oldu. Birçok farklı ırka ve iki ayrı dine ev sahipliği yaptı. Böylece Ayasofya tarihi ve ihtişamı ile herkesi büyülemeyi başardı. Ve en önemlisi, Ayasofya’nın tamamının ibadete açılması söz konusu oldu…