Ben zamanı gördüm; Geceyi, gündüzü, ayı, yılı ve 65 saniyeyi…

6 Şubat Depremlerinin yıldönümü nedeniyle, deprem mağdurları, hayatını kaybedenler ve depremler sonrası hala toparlanamayan şehirler gündem oldu. Depremi yaşayanlar için geçen sadece zaman mı oldu bilinmez... Ancak dünyanın yardım eli uzattığı depremlerde zamana rağmen unutulmayan şeyler de oldu elbet…

Toplumsal hafıza unutsa da tarihsel hafıza unutmuyor. Türkiye’nin 11 ilini etkileyen depremlerde büyük dayanışmaya şahit olan hafızalarımız, bir o kadar da utandırıcı olaylara maruz kaldı. Günlerce komşusunun enkaz altındaki çığlıklarını çaresizlik içinde dinleyen insanlar, dondurucu soğuklarda bekleyişler, bir yakınımız ulaştığında ‘iyiyim’ demeye utandığımız zamanlar oldu. Hiç tanımadığımız insanların yardım elini gördüğümüz ve insanlık ölmemiş dediğimiz zamanlar.. Ancak öyle zamanlar geldi ki utanmak dahi yetmedi… ‘Depremlerin değil, binaların öldürdüğü’ insanların yaşadığı acı yetmezmiş gibi bunun ‘azgınlık’tan geldiğini söyleyenler mi? Ailesini kaybeden depremzede çocukların sahiplenerek nikaha alınabileceğini fetva edenler mi? Bir seçim sonrası yardım eli uzattıkları insanlara oy tercihleri nedeniyle yardımlarını zehir zıkkım edenler mi olmadı? Kötülüğün sınırı yok elbet..  Daha nice iyilik ve kötülük bir arada yaşandı 6 Şubat depremleri sonrası.. Toplumsal hafızamızı yitirsek dahi tarihsel hafızamızı yitirmemeliyiz.

Depremler sonrası zaman kavramı 11 ilde yaşayan insanlar için başka bir boyuta ulaştı. 6 Şubat 2023’ten bu güne kadar geçen zamanı anlatmaya kelimeler yetmez. Böylesi durumlarda insana sanatın gücü yetişir. Bazen bir resim, bazen bir müzik, bazen de bir şiir..

Zaman kavramının usta şairi Ahmet Hamdi Tanpınar işte bu anda imdada yetişiyor. 6 Şubat 2023’ten sonra zaman kavramı başka bir boyuta geçenler beni çok iyi anlayacaktır..

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Ben Zamanı Gördüm" adlı şiiri, insanın zamanla olan ilişkisini derinlemesine ele alan etkileyici bir eserdir. Şair, zamanın insan üzerindeki etkilerini ve zaman algısının değişkenliğini incelerken, insanın varoluşsal yolculuğunu da işler.

Şiir, zamanın insan üzerindeki yıkıcı etkilerini betimlerken, geçmişin hüzün verici izlerini ve geleceğin belirsizliğini vurgular. Şair, zamanın insanı sıkıştırdığı, sınırladığı ve hatta tutsak ettiği duygusunu ustalıkla yansıtır. Ancak aynı zamanda, zamanın akışıyla başa çıkmaya çalışan insanın içsel çabasını da dile getirir.

"Ben Zamanı Gördüm" şiirinde, insanın zamanla olan ilişkisi sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir varoluşsal arayışın da parçası olur. Şair, zamanın gizemli ve kaçınılmaz doğasıyla yüzleşen insanın çaresizliğini ve bu kaotik düzenin içinde anlam arayışını anlatır. Tanpınar'ın dilinde zaman, bir taraftan insanı kısıtlayan bir kafes gibi görünürken, diğer taraftan insanın içsel yolculuğunda bir rehber olarak da işlev görür. Şairin bu eseri, insanın zamanla olan ilişkisini sorgulamamıza ve içsel keşiflerimize rehberlik etmemize yardımcı olur. İnsan hayatının kırılma noktalarında ayrı bir önem taşıyan bu şiiri siz değerli okurlarımıza hatırlatmak isterim.

Ben zamanı gördüm;

Geceyi, gündüzü, ayı, yılı...

İşte o pencereden gördüm, işte o pencereden.

Gün öteden, yıl öteden bana ne?

Bir cılız ışık, bir telaşlı gölge,

Biraz rüzgar, biraz yağmur.

Ben zamanı gördüm;

Geceyi, gündüzü, ayı, yılı...

İşte o pencereden gördüm, işte o pencereden.

Kim, benim kadar zamana teslim olmuş?

Kim, benim kadar ömrünü yitirmiş?

Kim, benim kadar hatırlıyor?

Ben zamanı gördüm;

Geceyi, gündüzü, ayı, yılı...

İşte o pencereden gördüm, işte o pencereden.

Bana sorsalar: "Ne oldu?" desem;

Neyleyim, bana ne?

Bir cılız ışık, bir telaşlı gölge,

Biraz rüzgar, biraz yağmur.

Ben zamanı gördüm;

Geceyi, gündüzü, ayı, yılı...

İşte o pencereden gördüm, işte o pencereden.

                                                              Ahmet Hamdi Tanpınar