Bir İran gezisinden izlenimler-3

İsfehan Şehri

İran’da İsfahan Eyaleti’nin Yönetim merkezi olan şehir, aynı zamanda ülkenin üçüncü büyük şehridir. Bu şehir Safavi döneminde başkent idi. Bu nedenle söz konusu şehirde çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Şah Abbas’ın şehri denilen İpek Yolu üzerinde bulunan bu şehir, tarih boyunca sanat, edebiyat ve felsefenin merkezi olmuş. Güzelliğinin dünyaya bedel olduğundan ona “Nefse Cihan” yani dünyanın yarısı diyerek ifade etmişler. İsfahan’ın güzelliğini anlatmak için bir İran şairi, “Ben gittim, İsfahan’da yüz dünya gördüm.” der. Bu dünyadan bizim gördüklerimiz ise;

Âli Kapı Sarayı,

Dünyanın en büyük ikinci meydanı olarak bilinen İmam Meydanı ( Nakş-ı Cihan)

Zayende Nehri üzerinde Si-so-seh 33 kemeri bulunan köprü. Aynı zamanda burası nehir suyunu tutmak içinde kullanılıyor

Mescid-i Şah (İmam Cami-Abbasi Camisi), Şeyh Lütfullah Cami, Mescid –Cuma, Cehel Sütün Sarayı (40 Sütün Sarayı), Büyük Çarşı (Bazer-e Bozrog),

Sekiz Cennet Köşkü sizi büyülüyor, adeta tarih içinde bir yolculuk yapıyorsunuz.

Şehrin cadde ve sokakları sağlı sollu çınar ağaçlarıyla kaplı, ve ağaçlar ışıklandırılmış, şehir ışıl ışıl sizi adeta büyülüyor!

İki günlük İsfahan gezimizi tamladıktan sonra, uçakla Meşhed şehrine gidiyoruz.

Meşhed (Şehidin defin yeri)

Meşhed, İran’ın Razavi Horasan Eyaleti’nin yönetim merkezi ve ülkenin ikinci büyük şehridir. On iki İmamlardan sekizinci İmam Ali er-Rızâ’nın 817 yılında Tûs yakınlarındaki Senebâz’da öldürülmesinin ardından defnedildiği türbe Meşhed (şehâdet mekanı) adıyla anılmış, bu isim bir süre sonra orada teşekkül eden şehrin adı olmuştur. İmam Rıza Türbesi, İmam Rıza’nın kabri, kütüphanesi ve çeşitli yapılarıyla, İran turizminin merkezi konumunda olup; yılda 15 ila 20 milyon arasında insan tarafından ziyaret edilmektedir.

Otele yerleştikten sonra, Meşed’in önemli tarihi ve dini sembollerinden olan İmam Rıza’nın türbesini ziyaret ediyoruz. İmam Rıza Türbesi’nde yas tutmuş biri, Şii mezhep inançlarına göre “Yarı Hacı” olmuş sayılır ve isimlerinin başına “Meşhedi” takısını koyarlar.

İmam Rıza Türbesi, Kutsal Türbe, Gevher Şad Cami, türbede bulunan üç müze, Haci Rabi’nin kabri, Nadir Şah Türbesi ve Müzesi’ni ziyarettin ardından, Nişabur ve Tus şehrini gezmek için yola koyuluyoruz.

Nişebur Şehri

Nişebur, İran’ın Razavi Horasan Eyaleti’nde tarihi bir şehir. Meşhed yakınlarında Binalud Dağı’nın güney eteklerinde verimli ve düz bir araziye yayılan şehir, tarım ve ticaret yoluyla İran ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Ünlü şair Ömer Hayyam’ın doğmuş olduğu şehir olmakla ünlü.

Ömer Hayyam Anıt Mezarı

Ömer Hayyam’ın 22 metre yüksekliği 18 metre genişliğindeki anıtın kenarlarında 20 rubaisi yazılı

Ömer Hayyam deyince pek çoğumuzun aklına “aşktan, şaraptan, eğlenceden” dem vuran dörtlükler (rubailer) gelir aklımıza. Oysa O dokuz asırdır unutulmayan şairliğinin yanı sıra ünlü bir bilim adamıydı.

“Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;

Ceyhun nehri kanlı gözyaşımızdır bizim;

Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,

Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.” der Hayyam.

Ömer Hayyam, evreni anlamak için, içinde yetiştiği İslam kültüründeki hâkim anlayıştan ayrılmış, kendi içinde yaptığı akıl yürütmelerini eşine az rastlanır bir edebi başarı ile dörtlükler halinde dışa aktarmıştır. Bu anlayışta olan bir şairin türbesinin İran İslam Cumhuriyeti tarafında korunması, bizi şaşırtmadı desek yalan olur!

Hacı Bektaş-ı Veli’nin Doğduğu köy

Nişabur (Neshaboor) Fooshenjan köyündeki Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğduğu köyü ve evinin bulunduğu yeri ziyaret ediyoruz. Evi yıkılmış, evin bulunduğu yere kültür merkezi yapmak için proje yapıldığını öğreniyoruz. Oradan Nishabur’un eski bir mahallesi olan Şadyak’a gidip; Ömer Hayyam’ın mezarı ve anıtı ile Mevlana’nın hocası ve Ömer Hayyam’ın çağdaşı olarak adlandırılan Şair Ferüdittin Atar’ın türbesini ziyaret ediyoruz. Buradaki ziyaretimiz bittikten sonra; Nişabur kentinin yakınlarında ovayı geçip ağaçlar içinde sular akan bir cennet köşeye varıyoruz. İmam Rıza’nın Medine’den Horasana gelirken uğradığı kutsal yer olarak bilinir. Burası o zamanlar bir köy imiş. Bir taş üzerinde bulunan iki ayak izi “İmam Rıza Kademgahı” olarak anılıyor. “Kadem” Farsçada adım “gah” da yeri anlamına gelen bir ektir. Rivayete göre, İmamın yanındakiler abdest almak için su olmadığını söylerler. İmam “Hayır, su var!” diye buyurur ve sonra eliyle toprağı bir miktar kazar ve siyah bir kaya çıkar, kaya ilahi bir kudretle yerinde oynar ve altında su akmaya başlar… Burada akan su kutsal kabul edildiğinden, ziyaretçiler bidonlara doldurularak şifa bulmak için yanlarında götürüyorlar.

Buradaki ziyaretimizi tamamladıktan sonra Tus Şehrine hareket ediyoruz.

Tus Şehri

Şehri 1389 Timur’un orduları tarafından yakılıp yıkılmadan önce önemli bir eğitim ve kültür şehriymiş. Tus şehri Timur’un orduları tarafından yakılıp yıkıldıktan sonra canlandırılmaya çalışıldıysa da kimse rağbet etmemiş. Halk İmam Rıza Türbesi etrafına yerleştiği için, Meşhed, Tus şehrinin yerini almış. Tus ise küçük bir köy olarak kalmış. Şehrin eskiden kalma kalesinden sadece duvar artıkları kalmış. Tus’da İran’ın tanınmış şairi Firdevsî’nin Türbesi bulunmaktadır. Firdevsî’nin tam öldüğü yer olduğu iddia edilen noktada inşa edilmiştir. Firdevs’in zamanından beri varlığını sürdüren bu küçük köyde Firdevsî türbesi görülmeye değer tek eserdir.

“İster Bir Kul, İster bir padişah olsun, bu dünyada mesut sayılabilecek kimse, öldükten sonra iyiliğini yadigâr bırakabilendir” der Firdevsi.

Türbenin Bahçesinde bir Tus Müzesi vardır. Burada 11.yy.da kalma seramik ve çömlekler sergilenmektedir.

Buradaki ziyaretimizi tamamlayıp, Meşhed’e doğru yola çıkıyoruz. Yolda giderken Turan Özkan, İmam Rıza Türbesi’nde kurban kesildiğini söylüyor. Kurban kesmek istiyorsanız aramızda para toplayalım diyor. Fikir kabul görünce, aramızda üç kurban parası topluyoruz. Türbeye yaklaşınca tur otobüsünden inip imamın türbesine doğru yürüyoruz. Türbeye vardığımızda, toplanan kurban parasını türbe görevlisine telsim edip, fişimizi alıyoruz. Oradaki usulde kurban hissedarlarına ertesi gün kurban etinden yemek ikram ediliyor. Yemek fişlerimiz alıp, tekrar türbe ziyaretinden sonra, Meşhed Çarşısı’nda kısa bir gezinti yaptıktan sora otelimize dinlenmeye çekiliyoruz.

Ertesi gün İmamın türbesindeki misafir salonunda kurban etinden yapılan yemeği yedikten sonra, Meşhed havaalanından Tahran’a hareket etmek üzere yola çıkıyoruz.

(devam edecek)