Bir İran gezisinden izlenimler-4

Tahran Şehri

Tahran hem İran’ın başkenti, hem de en büyük şehri. Buraya zıtlıkların şehri de diyebiliriz. Kuzey Tahran Zenginliği ve modernliğin simgesiyken, Güney Tahran yoksul ve muhafazakâr yaşamı yansıtıyor.

Gülistan Sarayı

Tahran’da Gül Bahçesi sarayı anlamına gelen Gülistan Sarayına gidiyoruz. Müthiş bir eser, göz kamaştırıcı Gülistan Sarayı, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde ve Kaçar Hanedanlığı’nın Tahrana kazandırdığı en güzel miras. Burayı gezdikten sonra, Ayetullah Humeyni’nin yaşadığı evini ve evinin hemen yanındaki halka hitap ettiği ve ibadetlerini yaptığı Hüseyniye taziye evini ziyaret ediyoruz ve burada televizyon ekranından Humeyni’in hayatından önemli kesitleri izliyoruz.

Ayetullah Humeyni’nin Devrimden sonra yaşadığı ev.

Rehberimizin anlattığına göre, Humeyni’ye Şahın Saraylarında birini size hazırlayalım diyorlar… İmam Humeyni “Biz saraylarda yaşayacaksak niye bu devrim yaptık, bana İran halkının arasında bir ev kiralayın” diyor.

Bunun üzerine bu ev kiralanıyor. İmam Humeyni Ölünceye kadar bu evde yaşıyor” diyor.

Rehberimiz İmam Humeyni’nin evini ziyaret edeceğiz deyince, on yıl yönettiği İran devletin imkânlarıyla yapılan saray gibi bir yer bekliyordum. Oysa o günün Tahran’ının ücra bir köyünde sıradan bir ev! Bu manzara karşısında şaşırmadık desek yalan olur.

Buradan Sadabat Sarayına geçiyoruz…

Sadabat sarayı

Elburuz Dağı eteğinde yer alan Sadabat Sarayı İran’ın en güzel ve ihtişamlı yapısıdır. 3000 dönümlük arazi üzerine kurulmuş. 1800 dönümü doğal orman ve Caferabad Irmağı bu kompleksin içinden geçmektedir. Kompleks içinde Beyaz Saray, Yeşil Saray, Kraliyet Elbiseleri Müzesi, Askeri Müze, Su Müzesi ve Güzel Sanatlar Müzesi bulunmaktadır.

Buraları gezdikten sonra, Biraz Tahran’ın cadde ve sokaklarını dolaşıyor ve akşam otele dönüyoruz. Otelde bizle tura katılan Kültür ve turizm Bakanlığı Şanlı Urfa Devlet Türk Halk Müziği Korusu’ndan emekli, aynı zamanda UNESCO tarafından Yaşayan İnsan Hazinesi ödülüne layık görülen Aşık Zakir Sefai’nin deyişlerini, keyifle dinleyip odalarımıza çekiliyoruz.

Ertesi gün otelde kahvaltı yaptıktan sonra valizlerimizi tur otobüsüne yerleştirdikten sonra Azadi Meydanına (Özgürlük Meydanı) doğru yola çıkıyoruz…

Azadi Meydanı ve anıtı

Farsça adıyla Borj e Azadi olarak bilinen Azadi Özgürlük kulesi Tahran Şehrinin Batı girişinde bulunan ve kendisiyle aynı adı taşıyan Azadi (özgürlük Meydanında bulunmaktadır. İran’ın en önemli mimari yapılarındandır. Tarihi Pers İmparatorluğunun 2500. Yılı anısına 1971yılında yapılan bina zamanla İran halkının en değer verdiği yapılardan biri haline gelmiştir. Özgürlük meydanı, ülkede gerçekleşen birçok toplumsal olaya ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle bu anıtın politik açıdan da değeri büyüktür ve İran halkının gözünde milli değeri vardır. Azadi Meydanı’ndan Botanik Parka geçiyoruz.

Botanik Park

Botanik Parkta 4 binin üzerinde bitki çeşidi bulunuyor.

Kurulduğu 1969 yılından günümüze kadar Tahran’ın en fazla ziyaret edilen noktalarından biri olan botanik bahçe, bitki türleri, rengârenk çeşit çeşit çiçekleri, restoran ve kefeleri, gölet-ve yapay nehirleri ve daha birçok alanıyla 145 hektara yayılan geniş sahası ile her yaş gurubuna hitap ediyor.

Botanik parktan Rey şehrine doğru hareket ediyoruz… Rey şehri yolunda ayrılıp bir tepeye doğru tırmanıyoruz. Araçlarımızdan inip, merdivenlerden tırmanıp bir mağaranın önünde duruyoruz. Rehberimiz buranın, Şehrubanu Bibi’nin yaşadığı mağara olduğunu söylüyor. Şehrubanu Bibi, Hz. Hüseyin’in eşi ve Zeynel Abidin’in annesi oluyor. Kerbelâ katliamından sonra bu mağaraya yerleştiği söyleniyor.

Mağaranın önünde fotoğraf çektirip, daha yukarıdaki türbeye çıkıyoruz. Buradan Rey şehrine ve Ovasına kuş bakışı bakıyoruz. Artık Tahran şehrinde son saatlerimiz, saat beş uçağıyla İmam Humeyni Havaalanından, İstanbul’a uçacağız. Zamanımız daraldığından, Rey şehrini uzaktan seyretmekle yetiniyor, havaalanına doğru yola çıkıyoruz.

Rey veya Şehri-Rey İran’ın bir Ortaçağ şehri Elburz dağlarının kuzeyindeki ovaya doğru uzanan küçük bir çıkıntı üzerine kurulmuş. Büyük Selçuklu Devleti’ne bir dönem başkentlik yapan Rey şehri İran’ın Güney doğusunda yer alıyor. Selçuklu Devleti’nin kurucusu Tuğrul Bey burada ölmüştür ve buraya gömülmüştür.

(devam edecek)