Bir Öğün Devletin Sofrasında Olmalı

Bazı konular vardır ki, tartışmaya bile gerek yoktur — okullarda bir öğün yemeğin devlet tarafından verilmesi de onlardan biri. Çünkü bu mesele sadece “karın doyurmak” değil, adaleti, fırsat eşitliğini ve insan onurunu korumakla ilgilidir.

Bugün Türkiye’nin dört bir yanında, sabah aç karnına okula giden çocuklarımız var. Kimi köyden yürüyerek geliyor, kimi şehirde minibüse binmeden önce cebine koyacak harçlığı bulamıyor. Tahta sıraya oturduğunda öğretmeni “derse odaklan” diyor ama o çocuğun zihni karnında dönüp duran açlıktan başka bir şey düşünemiyor.

Oysa bir tabak sıcak yemek, bir bardak süt, bir dilim ekmek… Bunlar bir ülkenin geleceğini değiştirebilir. Çünkü doymuş bir çocuk, öğrenmeye daha açıktır. Açlık, sadece mideyi değil, zihni de susturur.

Devletin görevi sadece okul yaptırmak, ders kitabı dağıtmak değildir; o sıralarda oturan her çocuğun insanca koşullarda eğitim almasını sağlamak da devletin asli sorumluluğudur. Bir öğün yemek, çocukların yalnızca karnını değil, umudunu da doyurur.

Küçük bir bütçe düzenlemesiyle milyonlarca öğrencinin hayatına dokunmak mümkün. Belki o zaman, sınıflarda dikkat dağınıklığı yerine gülümsemeler çoğalır. Çünkü her çocuk, derse tok karnıyla, huzurlu bir zihinle girmeyi hak eder.

Belki de en güzeli, bu yemekle birlikte çocuklarımızın sofralarında devletin şefkatini ve güvenini hissetmeleri olurdu.