Her şey yolundayken, har vurup harman savuranlar, işler terse dönüp, deniz bitip gemi karaya oturunca; yine reform nakaratları terennüm etmeye başladı.
Hukuk reformu.
Adalet reformu.
Ekonomi reformu.
Bu gözler;
Bir insan ömründe görülecek reformdan fazlasını gördü!
Bu kulaklar;
Bir insan ömründe işitilecek reform sözünden fazlasını duydu!
Bu ülkede reform üzerine reformlar yapıldı…
Paket üzerine paketler açıldı…
Ömür bitti ama:
Ne paket bitti…
Ne de reform.
Her açılan paketten,
Her yapılan reformdan sonra heyecanlandık, umutlandık!
Sonunda bir de baktık ki bize verilen az, bizden alınan çok!
Zam üstüne zam!
Vergi üstüne vergi!
Bu vergiler, bu zamlar, üzülme ey halkım, sizin yarınlarınız için dediler…
Ya özelleştirmeler, o da nurlu ufuklar için dediler.
Biz de şairin dediği gibi;
Acıyı bal eyledik;
Kanadık toprak olduk,
Çekildik bayrak olduk,
Döküldük yaprak olduk.
Geldik bu güne…
Bugünümüzü karattıkları gibi, yarınımızı da çaldılar bizden!
Bugün yine reform, yine paket diyorlar.
Zihniyet değişmedikçe aç aça bildiğin kadar paket!
Yap yapa bildiğin kadar reform!
Bunca açtığınız paketlerin yaptığınız reformların sonunda:
Yine şahlandı enflasyon; fiyatlar el yakıyor!
Faiz cep yakıyor!
Üretimde çarklar durdu!
İşsizlik kapıya dayandı!
Yoksulluk tavan yaptı!
İnsanlar açlık sınırına dayandı!
Halkın neredeyse yarısı asgari ücretle, yani sefalet ücretiyle çalışıyor; doğru dürüst dünya nimetlerinden faydalanamıyor.
Fabrikada işçi ürettiğini alamıyor!
Mağazada tezgâhtar sattığını alamıyor!
Hal böyleyken bizi yönetenler itibardan tasarruf olmaz diyor; saray hayatı yaşıyor.
Bir maaş yetmiyor, bir kaç maaş daha bağlanıyor…
Biz sefalet çekerken nedir bu safa diyene: Biz fazlasını hayır yapıyoruz diyorlar…
Pes doğrusu bu kadar pişkinliğe!
Adamlar devletin kesesinden bu dünyalarını garantiye aldıkları gibi, ahreti de kurtarıyorlar!
Yandaşlar, dolar garantili ihalelerle yarınını garantiye alıyor!
Gelir yok gider çok olunca, lale devri sürdürülemez oluyor.
Yine bizim hisseye paket düşüyor.
Onlar paketi ne kadar reformla süslerse süslesinler; artık biliyoruz içinde acı reçete var!
Şimdiden alıştırmaya çalışıyorlar; gerçek mümin yoklukta sabreden, acıyı bal eyleyendir diye…
Biraz da gerçek müminliği siz tatsanız!
Yıllardır hep reçetenin acısını bize, tatlısını kendinize yazdınız.
Bize balın tadını unutturdunuz, balın tadını bileceksin ki acıyı da bal eyleyesin!
Hazır balın tadı ağzınızdayken…
Bu defada tersten yazsanız reçeteyi…
Acıyı size…
Tatlıyı bize…