Bizim Kadınlarımız

Ve kadınlar

bizim kadınlarımız:

korkunç ve mübarek elleri,

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yarimiz

ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen

ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen

ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız

ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki

ve karasabana koşulan

ve ağıllarda

ışıltısında yere saplı bıçakların

oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan

kadınlar

bizim kadınlarımız

ve anamız avradımız yârimiz dediğimiz kadınları, töre adına namus adına daha bilmem ne adına kocaları, arkadaşları, babaları, kardeşleri vb.leri gözlerini kırpmadan öldürüyorlar.

Okuldan evine dönen Özgecan Aslan,bir sapık tarafından öldürülüyor. Katile olayı örtbas etsin diye arkadaşı, aile fertleri yardımcı oluyor.

Dilek Doğan, gece evlerde arama yapan bir polisin kurşunuyla yaşamı son buluyor.

Amine Demirtaş, henüz 17’sinde iken; ağabeyi tarafından telefonunun şifresini vermediği için elleri kolları bağlanarak işkence ile öldürülüyor,

Lokantasında yaşam mücadelesi veren Nazife Ersoy, ceza evinde izinli çıkan kocası tarafından katlediliyor.

Koruyun beni!Eski kocam beni öldürecek diyerekyalvaran Ayşe Paşalı’nın feryadını duyan olmuyor, adeta ölüme terkediliyor. Onca yaşadığı koca şiddetinin ardında öldürülüyor.

Bu sadece kadın cinayetlerinden bir kaçı.

2016 yılında 367 kadın veya aile bireyi öldürülüyor. TUİK’e göre her 10 kadından dördü şiddet görüyor.

Öyle ki anne karnındaki 5 aylık ceninden tutunda 85 yaşındaki yaşlı nineye kadar her kesimden her yaştan kadın cinayete ve şiddete maruz kalıyor.

Uzmanlar, kadın cinayeti ve şiddeti nasıl durdurulur diye kafa yoradursun; bir belediye başkanımız kadına yönelik cinayete çözüm buluyor.

Ne mi yapıyor?

Kadının nasıl dövüleceğine yönelik “bilimsel ölçekli!” kitapçık basıyor.Yeni evli çiftlere dağıtıyor. Daha ne yapsın.

Bir başkası fetva veriyor. “Dayak yedikleri için sabaha kadar şükretmeliler” diyor.

Bir gece vakti mecliste geçirilmeye çalışılan “Utanç Önergesi”, son anda engelleniyor.

Sonra koca koca bilim insanları kafa yoruyor kadına yönelik şiddeti nasıl önleriz diye.

Bu kafayla;

2017 yılının 8 Mart’ında daha çok ama çok kafa yorarız diye düşünüyorum.