Bugün 6 Şubat!

Bugün 6 Temmuz değil, tam olarak 6 Şubat! Sanmayın ki Temmuzun sıcağı Şubat’ın soğuğunu unutur. Unutmuyor insan o günü, o soğuğu ve o yok olup gidişi.

Hafızalardan asla silinemeyecek bir tarih! Aylarca önce tam bu gün iki dakikada hayatlarımız alt üst oldu. Sevdiklerimizden, sevenlerimizden koptuk, ayrı kaldık.

11 şehir güne kâbusla başladı. 50 binin üzerinde vatandaş hayatını kaybederken geride yüz binlerce yaralı kaldı. 14 milyon insan yerinden oldu. Bunun yanı sıra hala kayıpların da haddi hesabı bilinmiyor.

İşte Türkiye’nin dörtte birini sarsan felaketin adı DEPREM’di.

Uzmanların gerek televizyonlardan gerekse de internet mecrasından bağıra bağıra haykırdığı deprem gerçeğine nedense tüm yetkili birimler kulağını tıkadı. Nedense diyorum ama nedeni çok belli. Belediyelerden çıkan ruhsatlar, müteahhitlerin para hırsı, hükümetin çıkardığı imar afları…

İşte milyonlarca vatandaşın hayatı hep daha fazla nasıl kazanabilirimin hırsına kurban gitti. Ölen öldü artık, ya kalan?

Sanıyor musunuz ki onlar eski günlerine döndü. Vatandaşın kendisini en rahat hissettiği yeri olan ‘evini’ kendine ‘mezara’ çeviren müteahhitlerin, onlara yapı ruhsatı veren belediyelerin yakasında sadece ölüp giden 50 bini değil geride kalan milyonların ahı var.

Ya nasıl olurda fayın üzerinde olan bir kentte yüksek katlara yapı izni, ruhsatı verilir. Fayın üzerine ev yapılır? Bu nasıl bir para hırsı ki size fayı unutturur. Size uzmanların sabah akşam demeden hatırlattığı depremi unutturur!

Takip edebildiğim kadarıyla, hükümet artık ders almışta, deprem bölgesi dedği illerde artık yapılaşmada daha sert uygulamalara gidecekmiş. Yok efendim 3-4 kriter belirlenmişte, faylara kesinlikle ev yapılmayacakmış, zemine bakılacakmış, şöyle böyle….

Bir şey diyeyim mi bana hiç ama hiç samimi gelmiyorsunuz, göstermelik bir iki uygulama yapıp; unutup gideceksiniz.

Bunu rahatlıkla yazabiliyorum, çünkü sizde ders çıkarma hafızası olsaydı 99 depremini unutmazdınız! 2002 yönetmeliğini unutmazdınız.