SAYI OYUNU
Eskiden gelincik, kulüp, Boğaziçi gibi sigaralar karton kutularda satılırdı. Bu sigara kutularının resimli kısımlarına sayı derdik. Her birinin bir değeri vardı. Ellilik, yüzlük, binlik gibi. Yere bir daire çizilir, dairenin on on beş adım ilerisine de bir çizgi. Oyuna başlamadan önce anlaşılan miktarda sayı dairenin içerisine oyuncular tarafından eşit miktarda konurdu. Oynama aletimiz ise bizim ayakkabı eskisi dediğimiz harik(ğarik) veya lastik ayakkabı ökçesi idi. Çünkü ğarik sayıları yerden iyi süpürür dairenin dışına çıkarırdı. Bizim mahallenin tercihi ayakkabı ökçesinden ziyade ğarikte idi. Oyuna başlamak için her iki oyuncu da dairenin yanına gelir, çizgiye doğru ğariklarini atarlardı. Çizgiye ğarigi en yakın atan oyuncu oyuna başlamayı hak ederdi. Oyunu kazanan çizgiden daireye doğru ğarigi sayılara doğru fırlatır, dairenin dışına çıkardığı sayılara sahip olurdu. Atışı yapan oyuncu hiçbir sayıyı daire dışına çıkaramazsa veya sayılar ve ğarik çizgi içerisinde kalırsa sıra öbür oyuncuya geçerdi. Sayıların tamamı dairenin içerisinden çıkarsa oyun sona erer galip gelen çizgi atışı ile tekrar oyuna devam ederdi.
HOLLİK(ĞOLLİK)
Ğollik dediğimiz şey küçük bir yuvarlak taştır. Birden fazla oyuncu ile oynanır. Her oyuncunun elinde de ğolligi devirmeye yarar şeklinde yassı ve yuvarlak taşlar vardır.Bu oyunu da tam hatırlayamadım. Sayın Kısacık kitabında detaylı bir şekilde anlatmış. Oyuna başlama hatırladığım kadarı ile taşları çizgiye en uzak atanın ebe olması ile olurdu. Ğollik mutlaka bir taşın üzerine konur oyuncular da taşlar ile ğolligi düşürmeye çalışırlardı. Ğollik düştükten sonra ebenin görevi hemen ğolliği yerine dikmek ve çizginin içinde bulunanlara el değdirmekti. Ğollik düştükten sonra da ebenin dışındaki oyuncuların görevi el değmeden taşa ayak basmak ve ebenin eli değmeden çizginin dışına kaçmaktı.
Bu oyunda aklımı kurcalayan soru şu : Taşlara ayak basanların tekrar ğolliği devirme hakları var mıdır ? Çünkü: Ğollik bazen çok ilerlere gider ebe gelinceye kadar taşın dibini kazar, ebe ile alay ederdik.
BEŞTAŞ
Kızlar tarafından oynanan bir oyundur. Yuvarlak ve fındık büyüklüğünde beş taş ile oynanır. Oyuncular iki çocuktur.Oyuna başlamak için her iki oyuncu tarafından da beş taş havaya atılır, tek elinin tersi ile en çok taşı yakalayan oyuna başlama hakkına sahip olur. Oyuna başlayan taraf ilk önce taşları birer birer toplamak zorundadır. Taşlardan biri havaya atılır taşlardan biri diğer taş yere düşmeden yerdeki bir taş alınır ve havadaki taş bu arada yakalanır. Ondan sonra bu işlem ikişerli, daha sonra üç birli, daha sonra da dörtlü devam eder. Daha sonra kaleye sıra gelir. Kale dediğimiz şey baş parmak ile işaret parmağı vasıtası ile kurulan yarım dairedir. Beş taş oynayan kalenin arkasından dört taşı fırlatır. Fırlatırken de taşların yan yana gelmemesine dikkat etmelidir. Çünkü: Elde kalan taş havaya atılacak, yerdeki taşlar birer birer kaleden geçirilecektir. Bu aşamayı kazanan taraf tekrar yeni baştan oyuna devam hakkına sahip olur. Oyuna devam eden taraf havaya atılan taşı yere düşürür veya yerden taş alamazsa veya diğer taşlara dokunursa yanar diğer oyuncu oyuna devam eder
SONUÇ VE İSTEM: Hukukçu olduğum için yazımı böyle bağlamak istiyorum. Bizim zamanımızda kız ve erkek çocukların oynadıkları daha başka çocuk oyunları da vardı. Bunlardan örnek kabilinden birkaç tanesini seçtim. Bu bir girizgâh olsun, işi uzatmayayım dedim.
Malatya’nın yetkilileri:Her kim ise son kuşak kaybolmadan sempozyum mu yapıyorsunuz, açık oturummu, panel mi? Yoksa bir araştırma ekibi mi kuruyorsunuz, bu konuları gündeme getirin hem siz öğrenin, hem de bu oyunları sembolik olsa da çocuklarımıza oynattırın. Lütfen yani…