Çağın Hastalığı Mizantropi

Mizantropi, insanlardan nefret etme, insanlardan korkma, insanlara güven duymama, kişileri sevmeme ve onlardan kaçma hatta tiksinme olarak tanımlayabiliriz. Mizantropik kişi zamanını insanlara ayırmak istemez, onlarla iletişim halinde olmak onun için bir hobi değil ihtiyaçtır. Yani ihtiyacı haricinde insanlarla iletişim kurmak istemez, sosyal bir aktivite gerçekleştirmez ve insan ırkına güvenmez. Bu asosyallik değildir; mizantropik kişi sosyal bir insan olup çevresinde insanların bulunmasını kabul edebilir hatta arzulayabilir lakin insanların kendisiyle etkileşime geçmesinden hoşlanmaz.

Hangimiz hayatımızın en azından bir bölümünde insandan uzak olmak istememişizdir. Sözünü esirgemeyen bir mizaca sahip emil michel cioran, gözyaşları ve azizler kitabında hiç gözümüzün yaşına bakmaz; “öldürmediklerimizin cesetlerini gömeriz ruhlarımıza. Mizantropi, onların çürüyen bedenlerinden yayılan zehirdir. Hepimizin içinde başarısızlığa uğramış bir infazcı yatar.” Yine
cioran, İspanyol filozof Fernando savater'le yaptığı bir söyleşide "yazmasaydım suikastçı olabilirdim." demişti.

İnsana, insanlığın doğasına karşı nefretin ifadesi, sadist bir eğilim olan bu görüş, başkalarına acı çektirmek, başkalarının acı çektiklerini görmek, onları aşağılamak ve zayıflıklarını ifşa etmek isteği ile ilişkilidir.
insanın ontolojik olarak kötü olduğu düşüncesini temel alan, dünyada katliamları, sürgünleri, vahşetleri hiç acımadan yapan insan güruhu temelde bir tür mizantropiden besleniyor. çünkü onlara göre insan merhameti hak eden bir varlık değildir. insan kötüdür; o zaman her şey mübahtır. Güce tapmanın, faşizmin, ırkçılığın, "kimseye acımam" felsefesi, kimsenin özde iyi olmadığı, herkesin sadece güç çekişmesinde "yenen-yenilen" ekseninde anlam kazandığı, "bana benzemiyor, benden değil, yok et!" de kendini bulan bitmek bilmez bir savaşı ifade eder.
Mizantropi Belirtileri;

Kişinin kendisini aşırı derecede önemli, mükemmel ve kusursuz görerek kimseyi beğenmemesi. Yapılan kötülüklere göz yumması, hatta benimsemesi. Küstahça hareketlerde bulunarak, sürekli nefret dilini kullanması. İnsanlara hiç tahammül edememesi ve bulunduğu her ortamda beğenilmek arzusu taşıması. Her durumda kendisinin bulunmaz bir insan olduğunu vurgulaması. Karşısındaki insanların ya da diğer kişilerin kendisini çok kıskandığını düşünmesi. Kendi çıkarları uğruna başka insanları hiç düşünmeden kullanması. İnsanların duygusundan anlamaz, empati kurmaz ve hep kendisini ön plana çıkarırlar. Çünkü diğer insanlardan hep önde olmak düşüncesi ve her yerde kayırılmak arzusu taşırlar.

Arthur Schopenhauer mizantropiye ithafen şöyle der: “insanlığın var oluşu bir hata olmalı”

Fatoş Karaoğlu – Malatya