ÇÖZÜLME

Türkiye, özellikle siyasi anlamda ciddi bir tıkanma süreci yaşıyor.
Siyasetteki tıkanma sistemin üzerine oturduğu ekonomik yapıyı doğrudan olumsuz olarak etkiliyor.
Bu olumsuzluk özellikle toplumun emekçi,dar gelirli,işsiz kesimleri üzerinde ağır bir sosyal baskıya dönüşüyor.
Kendi içinde kaotik bir soruna dönüşmüş olan
böylesi bir sistemi en güçlü iktidarlar bile uzun süre yönetemezler.
Hele bu iktidarlar uzun bir süreden beri yönetimden kaynaklı büyük bir yıpranmışlık ile çevrelenmişlerse bunu hiç yapamazlar.
Kaldı ki yaşanan sorunu aşmak için,çözüm modeli olarak kabul edilip uygulanan ve dünyada başka bir örneği olmayan Türk tipi başkanlık modeli daha ilk uygulamalarıyla bunun gerçekleşemiyeceğini siyasi ve ekonomik uygulamaları ile bir anlamda kanıtladı bile.
Daha güçlü bir yönetim, tek partili bir iktidar hedeflenirken ilk adımı koalisyon hükümeti ile atmış oldu.
Yani AKP ve MHP koalisyonu.
Halbuki sistemin kurucu teorisyenleri, geçmişte tıkanma sürecine giren demokratik parlamenter sistemin ancak böyle güçlü bir sistemle aşılabileceğini iddia ederek ve sistemin ana aktörlerini ikna ederek bu sisteme geçtiler.
Sonuç ne oldu?
Daha ilk adımda,ilk hamlede,daha uygulamaya bile geçmeden seçim aşamasında kaybettiler.
Yani.
Hedeflenen tek partili yönetim modeline seçim koalisyonu ile başlayıp bunu gayri resmi olarak iktidara taşıdılar.

Bu uygulama sonuç olarak ilk başta koaliyon iktidarın'ın en büyük ortağında siyasi olarak çözülmelerin önünü açmış oldu.
Siyasi olarak kendi içinde çıkan iki siyasi oluşumun,partinin(DEVA ve GELECEK partileri.)'nin yanı sıra tabanda oluşan güvensizlik ve iktidarı kaybetme psikolojisi parti tabanlarında da bir güven bunalımına dönüştü.
En önemlisi partinin iç yapısında yaşanan güven bunalımı ve çözülmenin tabandaki seçmen üzerinde yarattığı etkiydi.
Bu etki giderek tabanda daha etkili hale gelen ekonomik bunalım neden olduğu geçim derdi,işsizlik ve yoksullaşma ile de beslenince çözülme süreci hızlandı, hızlanıyor.
Bu sürecin çıkış yolu.
Toplumu götüreceği yer.
İster gönüllü,ister zorunlu olsun bir erken seçimdir.
Her ne kadar iktidar topluma pembe tablolar göstererek biraz zaman kazanmaya çalışıyor ise de tabanda yaşanan ekonomik ve siyasi gerçekler bunun tam tersi olarak yaşanıyor.
Ve toplum söylemlerden çok yaşadıklarına bakarak karar veriyor.
Zaten siyasi olarak yaşanan çözülme tabanda yaşanan gerçeklerin bir sonucudur.
Yoksa bu çözülmenin nedeni öyle muhalefet partilerinin yaratıkları bir başarı değil.
Keşke öyle olsaydı!!
Gerçi onlara da sorsan bunu kendi başarılı çalı
şmalarının bir sonucu olarak gösteriyorlar o başka!
Halbu ki aynı siyasi çözülme ve güven bunalımı muhalefet partilerinin de hem içinde ve özelliklede tabanlarında bizzat kendi üye yapılarında da yaşanıyor.
Çünkü onlarda kendi içindeki oligarşik örgütlenmeyi bir türlü demokratik yapıya dönüştüremediler.
Böyle olunca tabanda iktidara karşı toplumda siyasi bir güce dönüşemediler.
Kendi içinde,kendi yağıyla kavrulmayla yetindiler.
Onun için siyasi iktidar partilerindeki çözülmeler muhalefet partilerine toplu bir birikime dönüşmüyor.
Onun içindirki kamuoyu araştırmalarında bağımsız ve kararsızların oy oranı artıyor.
Halbuki sağlıklı işleyen herhangi bir sistemde, işin doğası iktidardaki çözülmelerin muhalefet partilerine yönelmesi ile sonuçlanır.
Ve sistem yoluna devam eder.
Onun içindirki Türkiyede ki siyasi çözülme sadece iktidara özgü bir sorun değildir.
Aynı sorun muhalefetinde önünde bir sorun olarak duruyor.
Bu da yapılacak bir seçimde, toplumu siyasi partilerden çok,siyasi sistem tercihlerine göre oy verme eğilimlerinin öne çıkmasına ve dolayısı ile siyasi partileri ona göre zorunlu ittifaklara itiyor.
Her halükârda siyasi alandaki çözülmeler sistemin,dolayısı ile toplumun en büyük güven sorunu olarak önümüzde aşılması gereken en büyük sorundur.
Çözüm aslında çok basit.
Siyasi parti söylemlerindeki demokratikleşme,demokrasi,hak,hukuk ve adalet gibi kavramların herkes,her parti tarafından içselleştirilerek önce kendi iç yapılarında,örgütlenmelerinde sonrada toplumun genelinde gerçek anlamda uygulanmasında.
Yoksa bu bir kısır döngü olmaktan öteye gitmez.