Güzel ülkemin güzel insanları bir çok kardeşimizin bilmediği yada unuttuğu birkaç husus hakkında bilgi paylaşmak isterim bu yazımda…Öncelikle şunu hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki; bugünlere kolay gelmedik. Üç kıtaya hüküm sürmüş 623 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’ndan kala kala bir Anadolu kalmıştı. İstanbul başta olmak üzere Anadolu’nun bir uçundan diğer uçuna kadar işgal çoktan başlamıştı. Batıdan İngiliz ve Yunan, Güneyden Fransız ve İtalyan , Doğudan ve Kuzeyden Ermeniler ve Rumlar dört bir koldan Türk Milletini yok etmek için saldırıya geçmişlerdi.
Dönemin idarecilerinden bir kısmı bu olaylar üzerine umudunu yitirmiş ve teslimiyete hazırlanırken Osmanlı İmparatorluğu’nun cesur yürekli yöneticileri ve Osmanlı Ordusu’nun komutanlarından Mustafa Kemal Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının başlatmış olduğu milli mücadele harekatı ile birlikte yeniden dirilen ve savaşan milletimiz tüm zorluk ve imkansızlıklara rağmen bugün üzerinde nefes aldığımız bu toprakları kazandılar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti işte bu çok zor şartlar altında kurulmuştu. Milletimiz XIX. yüzyıl boyunca hep savaşmış, bir cepheden diğerine koşmuştu. XX. yüzyıl başlarında da Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nda çarpışmıştı. Yokluk ve teknolojinin eksikliği nedeniyle bu savaşların büyük çoğunluğunu mağlubiyetle bitirmiş ve ağır yaralar almıştık. Bu savaşlar ülkenin hem maddî kaynaklarına hem de insan kaynağına epey zarar vermiştir.
Bunların neticesinde ülke harap ve perişan bir haldeydi. Yeni kurulan Cumhuriyet, ecdat Osmanlı’dan tarım, sanayi ve ticareti tamamen mahvolmuş, ekonomisi bitmiş, altyapı tesisleri çok fakir bir Anadolu devralmıştı.
Halk eğitimsiz, fakir ve yorgun idi. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarındaki imkânsızlıkları ve yokluklarına rağmen birçok alanda güzel ve başarılı projeler hayata geçirilmiştir.
Çalkantılı geçen onca yılda bu vatanın bir çok evladı kanıyla, canıyla ve malıyla bedel ödedi.
Osmanlı Devleti’ni parçalamaya çalışan güçler bu kargaşadan yararlanarak çeşitli yerlerde isyanlar çıkarıyorlar, yıllardır savaşmaktan bıkan bazı askerler de birliklerini terk ederek bu isyanlara katılıyor veya çeteler oluşturarak yağmacılık ve soygun faaliyetlerine girişiyorlardı. Bu yüzden ülke tam bir kaos ortamına sürüklenmiş bulunuyordu. İstiklal Mahkemeleri’nin bazı olaylarda adli hatalar yaptığı ve bir intikam aracı olarak kullanıldığına tarih şahitlik yapmıştır. Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nda değişiklik yapıldı; din politikaya alet edilememesi ve bunun vatan hıyaneti suçu sayılması TBMM'nde kabul edildi.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası dini amaçlarını siyasete alet ettiği gerekçesi ile kapatıldı. Şeyh Said ile birlikte 46 kişi Diyarbakır'da ölüm cezasına çarptırıldı. "Şapka Kanunu" yayınlandı, dini kıyafetler giymek yasaklandı. Hilafetin kaldırılması ve Osman oğullarının Türkiye dışına çıkarılması. Tevhid-i Tedrisat Kanunu. Tekke ve zaviyeler ile türbelerin kapatılmasına ve türbedarlıklar ile bazı unvanların men ve ilgasına dair kanun. İsveç Medeni Hukuku'ndan uyarlanan Medeni Kanun kabul edildi. Kadın hakları genişletildi ve çok eşlilik kaldırıldı. İstiklâl Mahkemeleri kapatıldı.
Anayasada mevcut olan “Devletin dini İslam’dır” hükmünün kaldırılması. Anayasa’da değişiklikler yapılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin laik devlet karakterinin açıklığa kavuşturulması. 10 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı ile “İkinci Adam” İsmet İnönü oybirliğiyle Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. “Milli Şef” olarak anılmaya başlayan İsmet İnönü döneminde özellikle gayrimüslim ticaret erbabını hedefleyen “varlık vergisi” kanunu çıkartılmıştır. Ödeme yapmayanlar çalışma kamplarına gönderilmiştir.
Bu durum, CHP’nin büyük bir siyasi hatası olarak tarihe geçmiştir. 15 yıl aradan sonra Milli Kalkınma Partisi kuruldu ve çok partili hayat tekrar başladı.Kısa bir süre sonra Celal Bayar ve Adnan Menderes gibi isimlerden oluşan bir grup Demokrat Parti’yi kurdular. Türkiye’de ilk büyük devalüasyon 7 Eylül 1946 tarihinde yapılmıştır.
7 Eylül Kararları olarak adlandırılan ve Recep Peker Hükümeti’nin gerçekleştirdiği bu devalüasyonla yüzde 116 oranında bir artışla ABD dolarının fiyatı 2,83 liraya çıkarılmıştır.
Demokrat Parti seçimleri kazanarak, 27 yıllık CHP’nin tek parti iktidarına seçimler yoluyla son vermiştir. “Yeter, söz milletindir!” söylemiyle yola çıkan Demokrat Parti 14 Mayıs’taki seçimlerde %53.3 oy oranı ile 416 milletvekili çıkartarak tek başına iktidar olmuştur.CHP ise %39.9 oranında oy almasına rağmen ancak 69 milletvekili çıkarabildi.Yeni başlayan dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan ise Adnan Menderes olmuştur. DP iktidarının ilk icraatlarından birisi, Türkçe okunan ezanın tekrar Arapça okunmasını sağlamak olmuştur.
Radyodan dini program yayın yasağı kaldırıldı. Atatürk’ü Koruma Kanunu çıkmıştır.
Amaç, Atatürk devrimlerini korumak, Atatürk heykel ve anıtlarına saldırıların önüne geçmekti.
Bu kanun halen geçerliğini korumaktadır. Ayrıca devlet dairesine Atatürk’ün portresinin konması hakkında genelge yayımlandı. 20 Eylül 1951’de Türkiye NATO’ya üye oldu.
İlkokulların ders programlarına din dersi konuldu. Atatürk’ün naaşı Etnografya müzesinden alınarak Anıtkabir’e defnedilmiştir. Ecdat Osmanlı’dan kalan borçların tamamı Demokrat Parti döneminde ödendi.
2 Mayıs 1954 Genel seçimler yapıldı. Oyların %57,6’sını alan Demokrat Parti 503 sandalye kazanırken, %35,4 oy alan CHP sadece 31 milletvekili çıkarabildi. Demokrat Parti’den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisi’ni kurdular. Bakanlar Kurulunca ortaokullarda din dersi okutulmasına karar verildi.Maliye, İstanbul’da hazineye ait 10 bin arsa ve 500 binayı satışa çıkardı. 27 Ekim 1957 Genel Seçimler yapıldı.
Oyların % 47,9’unu alan DP 424, % 41,1’ini alan CHP: 178, % 7,1’ini alan CMP (Cumhuriyetçi Millet Partisi) 4, % 3,8’ini alan HP (Hürriyet Partisi) 2 ve bağımsızlar 2 milletvekili çıkardı. Toplam 610 milletvekili seçildi.