Davranış Bozuklukları Vlll = Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu (OKB)

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin mantık dışı hareketleri tekrar tekrar takıntılı bir şekilde yapması ve düşünmesi durumudur. Kişinin sergilediği bu davranışlar ve düşünceler, günlük hayatını ve insanlarla ilişkilerini büyük oranda etkiler. Ayrıca bireyin düzenli bir hayat sürememesine sebep olur. Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, obsesyon ve kompulsiyon adlı iki temel psikolojik dürtünün bir araya gelmesiyle ortaya çıkmaktadır.

Obsesyon, kişinin aklından bir türlü çıkaramadığı düşünceler, fikirler ve dürtüler olarak tanımlanabilir. Bunlar kişinin kendi isteği dışında gelişirler. Kişinin kendisi de bu düşüncelerin gerçek dışı ve anlamsız olduğunu fark edebilir, ancak yine de kişi bu düşünceleri aklından uzaklaştıramaz ve aşırı huzursuzluk ile stres (anksiyete) duygularını tecrübe eder. Kompulsiyon ise kişinin obsesyon evresinde edindiği huzursuzluk ve stres hislerini azaltmak amacıyla kendisini rahatlatmak için yaptığı yineleyen, tekrar eden davranışlar veyahut zihinsel eylemlerdir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Obsesif kompulsif bozukluğun nedenleri arasında biyolojik ve çevresel faktörler rol oynamaktadır. Hastalığın tam olarak hangi sebepten kaynaklandığı ise net olarak bilinememektedir. Zira hastalık birçok kişide farklı sebeplere bağlı olarak tetiklendiği için ortak bir kaynağa henüz ulaşılamamıştır. Hastalığın en büyük tetikleyicisinin ise "stres" olduğu söylenebilir. Aile içinde, arkadaş ortamında ya da genel olarak yaptığı aktivitelerde yoğun stres yaşayan kişilerde OKB görülme ihtimali artış gösterir.

Bununla birlikte, ne yazık ki kadınların kimi zaman yaşayabileceği cinsel taciz vakaları da OKB gelişiminde büyük bir etkendir. Zira bilindiği itibariyle travmatik yaşayan kişilerin obsesif kompulsif bozukluk geliştirip çok takıntılı bir hale gelmeleri oldukça yüksek ihtimalli bir durumdur. Evlilik, uzun süre yaşanılan bir yerden taşınmak, çocuk sahibi olmak, ağır bir hastalık geçirmek, sevilen bir kişiyi kaybetmek, ciddi bir ilişkinin bitirilmesi ya da iş-okul hayatında ciddi problemlerin yaşanması da obsesif kompulsif bozukluğa sebep olabilecek çevresel faktörler arasında yer alabilir.

Beyinde bulunan nöronların birbirleriyle iletişimini sağlayan nörotransmitterlerin görevini gerçekleştirmeleri için serotonin adlı bir maddeye ihtiyaçları vardır. Serotonin kişide mutluluk, canlılık ve zindelik hissi uyandırır. Bununla birlikte eksik olduğu durumlarda ise kişi yorgun, halsiz ve sıkıntılı bir ruh haline bürünür. Aynı zamanda obsesif kompulsif bozukluğa da yol açan serotonin eksikliği, kimi zaman anne-babadan çocuğa genetik yollarla aktarılabilir. Serotonin eksikliği görülen çocuklarda ise ilerleyen yaşlarda obsesif kompulsif bozukluğun ortaya çıkma ihtimali artar.

Yukarıda belirtilen biyolojik ve çevresel faktörlere ek olarak, kişinin doğumundan itibaren devam eden süreçte yaşadığı birçok olaydan ötürü karakteri şekillenir. Bunun sonucu olarak kimi kişiler aşırı titiz, kuralcı, ayrıntılara takılan, mükemmeliyetçi ve detaycı özelliklere sahip olabilirler. Bu tür özelliklere sahip olan kişilerin de genel olarak obsesif kompulsif bozukluğa yatkın olduğu söylenebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

OKB hastalığı, önceden de belirtildiği üzere kendi kendine geçen bir hastalık değildir. Bu sebeple hastalığın geciktirilmeden tedavi edilmesi büyük önem taşır. Hastalığın tedavi edilmesi amacıyla hem terapi yöntemleri hem de ilaç tedavisi kullanılır. Terapi yöntemleri arasında ise en sık tercih edilen yöntem bilişsel davranışçı terapidir.

Fatoş Karaoğlu – Malatya – 07 Kasım 2022