DEĞİŞEN MALATYAMIZIN DEĞİŞMEYEN YAŞAM KÜLTÜRÜ

Sevgi ile bilginin yoğrulduğu sohbetler, insanları olgunlaştıran eğitim etkinliklerinin başında gelir. Bu sohbetler, bilgi, sevgi, şefkat, dostluk, hoşgörü ve paylaşım yoğunluğu üzerine kuruludur. Toplumumuzda bugün böyle sohbetlerden söz edebilir miyiz? Bilemem.

Özlemini duyduğumuz o zamanlarda oluşan sohbet meclisleri, çocukların önce dinlediği, sonra soru sorduğu, ileriki yıllarda görüş bildirdiği eğitim merkezleriydi.
Ailenin üç kuşağı bir arada sohbette bulunduğu için bilgi alış verişinin yanı sıra zaman içinde meydana gelecek dil farkı ve daima dillendirilen kuşak farkı da ortadan kalkmış oluyor, kuşaklar arasında dil ve kültür ortak bir hal alıyordu. Çünkü üç kuşak beraberce sohbet ederlerdi. Herkesin birbirini anlamaya çalıştığı ortamlarda sonuç almak daha kolay oluyordu.
Günümüzde yaşam koşullarından dolayı önce aile yapımızı değiştirdik. Modernliğin gereği çekirdek aile dedik, bin yıllara dayalı aile yapımızı yok ettik. Kuşaklar arasında kopukluklar oluştu. Şimdi çocukların, gençlerin büyüklerine saygısızlığına, farklı hayat biçimine, kuşak çatışması diyorlar.
Toplumsal yaşam geleneğimize yerleşmiş olan geniş aile kavramının ortadan kaybolması ile birlikte, ikinci kuşakta yetişen amca, hala, dayı çocuklarının birbirlerini tanımamaları akrabalık bağını yavaş yavaş ortadan kaldırıyor. Medenileşmek adına gerçekleşen ayrılıkların akrabalar arasında yabancılaşmayı doğurduğu acı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Bundan 20-30 yıl önce insanlar ziyaret için bin bir neden arardı. Her evde her akşam mutlaka misafirler olur. Çaylar demlenir ve ev halkı, misafirlerle koyu bir sohbete dalardı. Artık o misafirlikleri mumla arar olduk. Şimdilerde zar zor bazı akşamlar bir araya gelen insanlar, ya izledikleri televizyondaki filmin, dizinin kahramanlarını tartışırlar ya da çıtları çıkmadan ekran başına kilitlenirler. Bu davranışlar sadece aileler arasında değil daha sonra toplum içerisinde de kopukluklara neden olmaktadır. Böylece toplumda sohbet meclisi eğitimi ortadan kalkmaktadır. Bu da Anadolu insanının giderek yalnızlaşmasına ve duyarsızlaşmasına yol açıyor.
Eskiden nasıldı? Eskiden tüm mahalleli birbirini tanır, hasta ziyaretlerinde, bayramlarda, düğünlerde, mevlitlerde herkes birbirini ziyaret ederdi. Ne zaman ki apartmanlar kat kat yükseldi, işte o zaman gerçekleşen bu güzel gelenek ortadan kalktı. Apartmanların üzerine dökülen betonlar sadece yapılara değil, insanlığa da dökülmüştü. Betonlaşmış bir toplum yarattık. Hem de kendi ellerimizle…
Aile ve toplumu bir arada tutan sevgi, şefkat, bilgi ve paylaşım kavramları yok oldu. Apartman merdivenlerinde duyduğumuz sohbet ve selam sesleri yerini gürültülü müzik seslerine ya da kavga feryatlarına bıraktı. Nerede o müthiş kültür zenginliklerinin kaynağı sohbetler. Gittikçe birbirimizden kopuyoruz. Sevgi ve saygı iklimi maalesef yok oluyor.
Televizyonun sinir bozucu yayınları da yeni gerginliklere neden oluyor. Gündüz yorgun, gece yorgun, beyni felce uğramış insanlardan huzurlu toplum oluşması nasıl beklenebilir ki! Sağlıklı toplum, bilinçli aileden meydana gelir. Doğru aile, doğru çocuk yetiştirmekten geçer. Topluma yararlı bir çocuğun yetişebilmesi için önce örnek anne ve babaların olması gerekir.
Önce aile içinde, sonra toplumda sağlıklı iletişimi gerçekleştirip sevgi ve hoşgörü içerisinde konuşmayı yeniden öğrenebilmeliyiz. Ancak o zaman ufku geniş, hedefi olan kuşaklar yetiştirebiliriz.