6 Şubat depremlerinin üzerinden aylar geçti. Malatya ve diğer etkilenen şehirlerde hayat yavaş yavaş normale dönmeye çalışırken, depremin yarattığı görünür hasarların yanı sıra, göz ardı edilen ancak hayati bir sorunla karşı karşıyayız..
Adı, hava kirliliği.
Enkaz kaldırma çalışmaları, yıkılan binalardan yayılan toz bulutları, artan araç trafiği ve geçici yerleşim yerlerinde ısınma amaçlı kullanılan yakıtlar, bölgedeki hava kalitesini ciddi şekilde düşürüyor. Soluduğumuz her nefeste, sağlığımız için büyük bir tehdit oluşturan mikroskobik parçacıklara maruz kalıyoruz.
Depremzedelerin yaşadığı travma ve zorlu koşullar yetmezmiş gibi, şimdi de bu görünmeyen tehlikeyle mücadele etmek zorunda kalmaları kabul edilemez. Özellikle kronik solunum yolu hastalıkları olanlar, çocuklar ve yaşlılar bu durumdan çok daha fazla etkileniyor. Öksürük, nefes darlığı, göğüste sıkışma gibi belirtilerle kendini gösteren bu kirlilik, uzun vadede daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Peki, bu konuda neler yapılmalı? Öncelikle yetkililerin, hava kalitesi ölçüm istasyonlarının sayısını artırarak düzenli ve şeffaf bir şekilde veri paylaşması gerekiyor. Halkın bilgilendirilmesi ve alınması gereken önlemler konusunda bilinçlendirilmesi hayati önem taşıyor.
Enkaz kaldırma çalışmalarında sulama yöntemlerinin daha etkin kullanılması, toz yayılımını önemli ölçüde azaltacaktır. Artan araç trafiği için alternatif ulaşım çözümleri üretilmeli ve toplu taşıma teşvik edilmelidir. Geçici yerleşim yerlerinde ise daha çevreci ısınma yöntemleri desteklenmeli, kömür ve diğer kirletici yakıtların kullanımı sınırlandırılmalıdır.
Bireysel olarak da alabileceğimiz önlemler var. Zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamak, özellikle sabah ve akşam saatlerinde açık havada yapılan aktivitelerden kaçınmak, maske kullanmak ve evlerimizi düzenli olarak havalandırmak, maruz kaldığımız kirliliği bir nebze olsun azaltabilir.
Depremin yarattığı fiziksel yıkımın izleri silinirken, hava kirliliğinin yol açabileceği uzun vadeli sağlık sorunlarını da göz ardı etmemeliyiz. Bu görünmeyen tehlikeye karşı hep birlikte hareket etmeli, yetkililerden daha etkin önlemler almasını talep etmeli ve bireysel olarak da sorumluluk almalıyız. Unutmayalım ki temiz hava, en temel insan hakkıdır ve sağlıklı bir geleceğin olmazsa olmazıdır.