DUANIN FİİLİ ŞARTLARI YERİNE GETİRİLİYOR MU?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çağrısıyla son dönemde ülke genelinde yaşanan kuraklık nedeniyle gecen hafta cuma namazı sonrası bütün camilerde "yağmur duası" yapıldı.

Ancak 81 ildeki camilerde edilecek "yağmur dua"sının zamanlaması, meteorolojik tahminlerin yağışlı bir haftayı gösterdiği zamana denk düşmesi de tartışmayı beraberinde getirdi.

Ünlü ilahiyatçı Cemil Kılıç’ın Twitter hesabından Diyanetin ‘yağmur duası’ çağrısına “Dua ile yağmur yağsaydı Arabistan çöl olmazdı!” ifadeleriyle yanıt geldi.

**

Yaratan kâinatta meydana gelebilecek olayları belli nedenlere bağlamıştır. Evrendeki her olay bir tesadüf değil ‘ neden-sonuç’ ilişkilerine göre şekillenir.

Bilimin de görevi evrendeki bu neden sonuç ilişkilerini açıklamaktır.

Biz insanlara düşen görev de, evrenin işleyiş düzenini bozan eylemlerden sakınmaktır.

**

Yağmur yağmıyor, toprak susuzluktan çatlıyorsa, dünya çölleşmeye doğru gidiyorsa durup düşünmemiz lazım…

Biz insanlar dünyaya hangi kötülüğü yaptık, hangi ayarlarını bozduk da, başımıza bunlar geliyor diye…

**

Evrendeki canlı cansız her varlığın bir amacı bir işlevi vardır!

Onlardan birini yok ettiğiniz zaman veya işlevi bozacak bir parçaya zarar verdiğinizde yaradılış amacından sapıp, zararlı sonuçlara neden oluyor.

Tıpkı başımıza bela olan Korona virüs gibi!

**

Artık biliyoruz ki küresel ısınma; buzulların erimesi, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, fırtına, sel, sağanak yağış miktarının artması, kuraklık ve buharlaşma gibi felaketlere davetiye çıkartıyor.

Tüketim çılgınlığı böyle devam ettiği sürece, bu felaketlerden kaçamayız. Tüketimi karşılamak için her gün yüzbinlerce ürün üretiliyor. İnsanların beklentilerini karşılamak için üretilen bu ürünlerin üretim aşamasında harcanan kaynaklar, sera gazı emisyonunun 60’ını oluşturuyor.

Artık doğa bu yükü kaldıramıyor!

Gelecekte bir felaketle karşılaşmamak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için dünyayı doğru kullanmak zorundayız!

**

Dünyayı yanlış kullanıp, bilimin ve aklın gereğini yerine getirmiyorsak, sadece duayla dünyayı kurtarmayız!

Dünyanın sırtından bu yükü almak zorundayız. Yoksa altında kalan biz olacağız!

**

Dua etmede bir sakınca yok. Ama önce duanın fiili gereklerini yerine getiriyor muyuz ona bakmalıyız! Ortaya çıkan felaketlerin nedenine odaklanıp, nedenlerini ortadan kaldırmak için bir çaba göstermiyorsak, dua ile felaketleri önleyemeyiz.

**

Bir şey istiyorsak onun gereğini yerine getirmeliyiz. Yoksa oturup dua ederek gerçekleşmesini beklemek kadar yanlış bir şey yoktur. Necm 53/39 ayette “ insan için ancak çalışmasının karşılığı vardır” der.

Yani yok, öyle kolaycılık, Dünya’yı yanlış kullanıp, ayarlarını bozup sonra da bir çaba göstermeden, duayla kurtulmak!

**

Çevre kirletilirken.

Yağmur ormanları yok edilirken.

Şehirler betonlaşırken.

Su havzaları yok edilirken.

Üretim ve tüketim çılgınlığı devam ederken,

bunlara kayıtsız kalıp, oturup dua ederek bu yanlış uygulamaların sonucu olan felaketlerden kurtulamayız!

**

Önce her birimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz: Çevreyi kirletmemeliyiz; aşırı tüketimden kaçınmalıyız; zorunlu olmadıkça özel araçlarımızı değil toplu taşıma araçlarını kullanmalıyız; İnsanı sömüren doğayı tüketen anlayışa dur diyerek, duanın fiili koşullarını yerine getirip; ellerimizi semaya, dillerimizi duaya, gönüllerimizi şefkat ve merhamete açmalıyız!

**

Diyanet bu konuda gerçekten bir şey yapmak istiyorsa, dünyanın doğru kullanılması hususunda farkındandık yaratmak için çaba harcamalıdır.

Yoksa camilerde toplu dua edildikten sonra, dışarı çıkıp Dünya’nın yanlış kullanılmasına sessiz kalıyorsak, sadece kendimizi kandırırız!