Dünya genelinde göç hareketliliği son yıllarda hem ölçeği hem de dinamikleri bakımından önemli değişimler gösteriyor.
18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü kapsamında Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) Dünya Göç Raporu 2024 ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) Uluslararası Göç Görünümü 2025 raporundan verilere göre, küresel ölçekte uluslararası göçmen sayısı tarihsel olarak yüksek seviyelerde seyrediyor.
IOM'un Dünya Göç Raporu 2024'e göre, dünya genelinde 2020 yılı itibarıyla yaklaşık 281 milyon kişi yani küresel nüfusun yüzde 3,6'sı doğduğu ülkenin dışında yaşıyor. Göçmenlerin yaklaşık 169 milyonunu iş gücü göçmenleri oluşturuyor.
Raporda, uluslararası göçün hala nüfusun küçük bir bölümünü temsil ettiğine ancak ekonomik, siyasal ve çevresel şokların göçü giderek karmaşık hale getirdiğine dikkat çekiliyor.
Göçmenlerin yurt dışında kazandıkları ücretleri göndermek üzere yaptıkları uluslararası para transferleri 2000 yılında 128 milyar dolar iken, 2022'de 831 milyar dolar gibi rekor seviyeye ulaştı. Bu rakam, birçok düşük ve orta gelirli ülke için temel ekonomik dayanak niteliğinde bulunuyor.
Dünya genelinde 28 milyon çocuk göçmen
IOM verilerine göre, uluslararası göçmenlerin 135 milyonu kadın, 146 milyonu erkeklerden oluşuyor.
Çocuk yaş grubundaki uluslararası göçmen sayısı ise 28 milyon ile dünya çocuk nüfusunun yaklaşık yüzde 1,4'üne denk geliyor.
Öte yandan IOM'un Kayıp Göçmenler Projesi'ne göre, yalnızca 2023 yılında dünya genelinde yaklaşık 8 bin 500 göçmen, dönüşü olmayan yolculuklarda hayatını kaybetti ya da kayboldu.
Zorla yerinden edilmeler artıyor
BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK) verileri de Haziran 2025 itibarıyla dünya genelinde 117,3 milyon kişinin zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri veya kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar nedeniyle zorla yerlerinden edildiğini ortaya koyuyor. Bunun 67,8 milyonu ülkesi içinde yerinden edilenlerden oluşuyor.
Zorla yerinden edilenlerin 42,5 milyonu mülteci, 8,42 milyonu ise uluslararası koruma arayan sığınmacı konumunda.
Öte yandan dünya genelinde 4,4 milyon kişi de herhangi bir vatandaşlığa sahip olmaması nedeniyle 'vatansız' olarak yaşarken, bu kişilerin eğitim, sağlık hizmetleri, çalışma hakkı ve seyahat özgürlüğü gibi en temel haklara bile erişimde ciddi kısıtlamalarla karşılaşıyor.
IOM raporunda, savaş, siyasi istikrarsızlık ve doğal afetlerin etkisiyle zorla yerinden edilmelerin son on yılda istikrarlı biçimde arttığı da özellikle vurgulanıyor.
IOM verilerine göre, 2022 yılı sonunda dünyadaki mültecilerin yarısından fazlası yalnızca 10 ülkede bulunurken, Türkiye 7 yıl üst üste en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke oldu. Türkiye'de yaklaşık 3,6 milyon mülteci, ağırlıklı olarak Suriye'den gelenler, uluslararası koruma altında bulunuyor.
OECD ülkelerinde göç hareketleri yüksek seyrediyor
OECD raporuna göre de Kovid-19 salgını sonrası OECD ülkelerine kalıcı göç akışları 2024'te bir miktar azalsa da tarihsel düzeylerin üzerinde seyretmeye devam etti.
2024'te OECD ülkelerine 6,2 milyon yeni kalıcı göçmen giriş yaptı. Bu sayı salgın öncesi dönem olan 2019'un yüzde 15 üzerinde.
Ayrıca OECD ülkeleri 2024'te 2,3 milyon geçici çalışma izni verirken, bu rakam 2019'a kıyasla yüzde 26 artış anlamına geliyor.
Rekor düzeyde sığınma başvurusu
Bununla birlikte OECD ülkelerine 2024'te 3 milyon yeni sığınma başvurusu yapıldı. Bu, kuruluş tarihindeki en yüksek sayı olarak kaydedilirken, başvuruların yarısından fazlası ABD'de gerçekleşirken, Kanada ve İngiltere'de de artış görüldü.
Başvuruların en çok geldiği ülkeler arasında Venezuela, Kolombiya, Suriye, Afganistan ve Hindistan öne çıkıyor.
Raporda, 2024'te Avrupa Birliği sınırlarında düzensiz geçiş tespitlerinin yüzde 37 oranında azaldığı, ABD sınır devriye müdahalelerinin de yüzde 48 düştüğü belirtiliyor. Buna karşın, İngiltere'ye düzensiz giriş denemeleri yüzde 19 arttı.
OECD genelinde göçmenlerin iş gücüne katılım oranı yüzde 77
İş gücü piyasasına ilişkin bulgular, göçmenlerin ekonomik aktivitelerinin yüksek seviyede olduğunu gösteriyor.
2024 yılında OECD genelinde göçmenlerin iş gücüne katılım oranı yüzde 77, istihdam oranı yüzde 71, işsizlik oranı ise yüzde 10'un altında seyretti.
Göç politikalarında sıkılaşma ve yeni yönelimler
OECD raporu, çok yüksek göç akışlarıyla karşı karşıya kalan birçok ülkenin göçü sınırlama yönünde politika değişikliklerine gittiğini ortaya koyuyor.
Öğrenci vizeleri, aile birleşimi ve insani programlarda bazı ülkelerin daha kısıtlayıcı düzenlemeler getirdiği, buna karşılık bazı ülkelerin nitelikli iş gücünü çekmek için esnek politikalar uyguladığı vurgulanıyor.