Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ,Güvenlik ve Dış Politikaları Kurul Üyesi Prof. Dr. Seyit SERTÇELİK hocam ile Ermenilerin soykırım yalanı üzerine yaptığımız söyleşi…
ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelemesinin asıl amacı nedir?
Tarihi nitelikte kabul edilebilir yeni hiçbir bulgu ve belge olmaksızın ABD Başkanı Joe Biden’ın sadece siyasi saiklerle hareket ettiği görülmektedir. ABD Başkanı’nın Amerikan seçim sürecinde oylarını alabilmek için Ermeni lobilerine ve Türkiye karşıtı diğer çevrelere vermiş olduğu sözü yerine getirdiği dikkat çekmektedir. Avrupa ve ABD’deki pek çok devlet adamı ve siyasetçinin sadece kendi siyasi çıkarları için Türkiye’ye karşı Ermenileri ve Ermeni sorununu kullandıkları bilinmektedir. Bu kişi ve çevrelerin ülkemizi baskı altında tutmak için sürekli olarak soykırım iddialarını kullanmaktadırlar. Tarihi olaylar bağlamında siyasi saiklerle alınan ve adil olmadığı gibi haksız ve temelsiz iddiaların ne kendilerine ne de Ermenilere hiç bir faydasının olmayacağı bilinmelidir. Bilakis tarihi olaylar bağlamında bu yanlı ve haksız suçlayıcı siyasi yaklaşımların Türkiye-Ermenistan ve Türkiye-ABD ilişkilerine ciddi zarar vereceği ve ikili ilişkileri bir çıkmaza sokacağı da görülmelidir.
ABD Başkanı veya her hangi bir devlet başkanının “soykırım' iddialarıyla alakalı karar alması meşru mudur?
Elbette meşru değildir. Meşru olmadığı gibi ne etik ne de adildir. Joe Biden’ın 1915 olayları hakkında “soykırım” ifadesini kullanması, tarihi gerçeklerle hiç bağdaşmadığı gibi bilimsel ve hukuki hiçbir dayanağı olmayan sadece siyasi gerekçelerle Ermenileri ve Türkiye karşıtlarını memnun etmek için verilmiş tutarsız bir beyandır. 1915 olayları, siyasilerin ve parlamentoların karar vereceği bir mevzu kesinlikle değildir. Yerel veya uluslararası bir mahkeme kararı olmadan tarihi bir olayı soykırım olarak nitelemek ve hüküm vermek, uluslararası hukuktaki mevcut içtihatlara aykırı ve hükmü olmayan bir beyandır. Tarihi olaylar hakkında değerlendirmeyi ve hüküm vermeyi belgeleri konuşturan tarihçiler yapabilir. Politikacıların ve devlet adamlarının tartışmalı tarihi olaylar hakkında hüküm vermek gibi bir görev ve yetkileri yoktur. Devlet adamları ülkeler ve toplumlar arasında iyi ilişkiler ve dostluk kurmayı hedef edinmelidirler. Devlet adamlarının 1915 olayında olduğu gibi ülkeler arasındaki husumet ve anlaşmazlıkları artıracak eylemler içerisine girmeleri asla kabul edilemez. Tartışmalı tarihi sorunları kaşımakla ülkeler arasına dostluk ve barışın inşa edilemeyeceği bilinmelidir.
- Türkiye’nin yıllardır önerdiği Ermeni iddiaları konusunda ortak bir tarih komisyonu kurulmasına hala olumlu bir cevap alamadık. Sizce bunun sebebi nedir?
Ermeniler, 1915 olayıyla ilgili olarak dünyadaki konuyla ilgili farklı ülke arşiv belgelerini ve dönemin tarihi kaynaklarını dikkate almaksızın ve belgeleri yok sayarcasına çoğunlukla da kendi çarpıtılmış anı ve sözlü anlatımlarına dayalı, bazen de sahte ve uydurma belgelerle “soykırım” suçlamasında bulunmaktadırlar. Hatta bazen ipin ucunu o kadar kaçırmaktadırlar ki, adeta komik bir duruma düşmektedirler. Örnek vermek gerekirse 2000’de Moskova’da S. Ayvazyan tarafından yazılan bir kitapta, 1915 yılında Türkiye’deki Ermeni nüfusunun 15 milyonu aştığı iddiası, Ermeni yazarların sınır tanımaz hayal güçlerini ortaya koymaktadır. Ermeniler, sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca dile getirdiği ve konuyu araştırmak üzere arşivlerinin açılması ve ortak tarih komisyonu kurulması önerimizi ısrarla yok saymakta ve kaçmaktadırlar. Kaçıyorlar, zira kendilerine karşı bir “soykırım” yapılmadığını bizden çok daha iyi biliyorlar. Ermeni devlet adamları, politikacıları ve tarihçileri hiçbir ülke arşivinde kendilerini haklı çıkaracak ve iddialarını kanıtlayacak gerçek nitelikte belge ve bulgular olmadığını bildiklerinden, Türkiye’nin ortak tarih komisyonu kurulması önerisini kabul etmemekle, aslında iddialarında samimiyetsiz olduklarını da kabul etmiş oluyorlar.
- Ermeni Sorunu üzerine bugüne kadar Türk arşivlerinde çalışan hiç Ermeni tarihçi veya başka ülkelerden yabancı var mıdır? Arşiv belgelerimizin güvenilirliği hususunda ne söyleyebilirsiniz? Araştırmacılar tarafından Osmanlı arşiv belgelerine itiraz olabilir mi?
Bugüne kadar tüm zamanlarda Türkiye Devlet Arşivlerinde Ermeni sorunu üzerine çalışan 720 farklı yerli araştırmacının olduğu, ayrıca 5 Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşı araştırmacı ile farklı 53 yabancı araştırmacının olduğu bilgisini Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanımız Prof. Dr. Uğur Ünal hocadan yeni almıştım. Arşivlerimize ve arşiv kayıtlarımıza itiraz diye bir şey söz konusu olamaz, böyle bir şeyin olması ancak abesle iştigal etmek olur. Olsa olsa Ermeni tarihçilerin çok kez yaptıkları gibi belgeleri çarpıtmaya yönelik gayretler olabilir. Zira Osmanlı Devleti dünyanın güvenilir en büyük arşiv kayıtlarına sahip olan devletlerinden birisidir. Ayrıca tutulan arşiv belgelerinin güvenirliği konusunda arşivlerimizde çalışma yapan hiçbir yabancı objektif araştırmacının da olumsuz söyleyebileceği bir şey olamaz. Hatta Rus arşivlerinde dahi Osmanlı arşiv belgelerine atıfta bulunan çok sayıda dosyanın olduğunu bizzat bilmekteyim.
- Türkiye her yıl belli çevrelerin yaygarasını kopardıkları sözde Ermeni soykırımı iddialarını çürütecek Osmanlı Devleti’ne ait resmi belge ve evrakları kamuoyu ile paylaşacak mı?
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının bugüne kadar konuyla ilgili yayınladığı çok sayıda belge yayını kitabın olduğu herkesin malumudur. Örneğin “Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri (1914-1919)” bunlardan sadece birisidir. Yine Genelkurmay ATASE arşiv belgeleri yayınları bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse, “Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri 1914-1918” isimli belge yayını doğrudan konuyu ve dönemi kapsamaktadır. Keza Osmanlı arşiv belgelerini kaynak olarak kullanan tarihçilerimizin de çok sayıda kitap ve makaleleri yayımlanmıştır. Benim sekiz Rus arşivi ve kütüphanelerinde uzun yıllar çalışarak kaleme aldığım ve neredeyse tamamına yakını Rus ve Ermeni belge ve kaynaklarına dayalı bin sayfayı bulan “Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorunu Ortaya Çıkış Süreci 1678-1914, Srt Yayınları” ve yine “Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorunu 1915-1923 Sömürge Savaşı, Srt Yayınları” künyeli iki cilt kitabım mevcuttur. Keza “Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Nüfus Hareketliliği 1828-1914” SRT yayınlarından üçüncü kitabım yakında çıkacaktır. Uzun bir emek mahsulü olan kitaplarım okunduğunda Ermeni soykırım iddialarının ne derece tutarsız, haksız ve tarihi gerçeklerden uzak olduğu kendi belgelerine dayalı olarak netlikle görülecektir.
Dr.İmbat MUĞLU