Yüzyıllar öncesine uzanan bu söylence, Malatya’nın geçmişine hem mistik hem de kültürel bir derinlik kazandırıyor. 19. yüzyılın başlarında, bugün “Eski Malatya” olarak anılan yerleşim bölgesi terk edilmiş; halk, yaz aylarını geçirdikleri Aspuzu bağlarında yaşamaya başlamıştı. Ancak bu göç, basit bir mevsimlik taşınmadan çok daha fazlasını ifade eder.

Elazığ’da şehir içi trafik konfor kazanıyor
Elazığ’da şehir içi trafik konfor kazanıyor
İçeriği Görüntüle

Rivayete göre, Eski Malatyalılar her yaz mevsiminde Aspuzu’ya göç ederken evlerindeki ocak ateşlerini bir kuyunun içine koyar, üzerini örter, dönüşte ise aynı kuyudan tekrar alırlardı. Ancak bir yıl döndüklerinde, o kutsal kabul edilen ateş sönmüştü. İşte o gün her şey değişti… Bu uğursuzluk sayıldı, ocak sönmüşse şehir de sönmüştür inancı kök saldı. Malatya halkı, binlerce yıldır yaşadıkları kadim toprakları terk etti.

Bu terk edilişe dair halk arasında anlatılan bir başka efsane ise Beydağı’nın eteğinde taş kesilmiş bir Ermiş’i konu alır. Rivayete göre bu Ermiş, her yıl bir kez uyanır ve Beydağı’na şu soruyu sorar:

“Eski Malatya ovası altın sabanla sürülüyor mu?”

Eğer cevap “hayır” ise, yeniden derin uykusuna dalar. Çünkü efsaneye göre Eski Malatya’nın o bereketli ovası bir gün öyle güzel sürülecek, öyle verimli işlenecek ki sabanlar bile altından yapılacak. İşte o gün, o ermiş uyanacak ve Malatya yeniden doğacaktır.

Muhabir: Hüseyin Canbay