EZELDEN EBEDE CANSEVER-2

Kitaba bazı özel fotoğraflar da eklenmiş. Kalıcı bir eser ortaya çıkmıştır. Sonraki basımlarda hatalar, iyi bir redaksiyon ve editörlük ile giderilip kitabın yeni baskısı öyle yapılabilir. Bu tür külliyat baskılarının çok titiz hazırlanması gerekir.

İsmet Çetin, 1985’te Size dergisinde (Aralık 1985, s. 30-31) yazdığı Cansever başlıklı şairle ilgili yazısının sonunda, Cansever’le birlikte beni de hatırlayarak şunları yazdı:
“Hayat, insanlık ve dünya güzeldir. Hem öyle güzeldir ki, katlandığı tüm acılara rağmen yine yaşamak ister insan. Cansever’i bu kez belki de ahiret korkutur. Ahireti de görerek bazı tecrübelerle yaşamak ister dünyada;
Sana konuk olup da
Sonra sende ölüp de
Senin gibi dönüp de
Geri gelesim gelir.
Kimbilir yukarılarda, Beydağı’nın doruğunda karı göremeyen Cansever belki de evinin balkonunda sevdiği ile bir olmuş “Can”ı seyretmekte Ramazan’ı ile konuşarak…”
Bu satırların üzerinden 35 yıl geçmiş. Cansever ağabeyim hala dimdik ayakta ve şiirlerini tamamlamaya çaba gösteriyor. Elinden geldiğince ve dilinin döndüğünce.
Keşke, bu kitap basılmadan önce, son kontrollerden geçse ve daha güzel bir tasarımla sunulsaydı diyorum. Kısacası biraz aceleye gelmiş. Şimdi, şaire düşen görev, bu kitaptaki şiirlerini gözden geçirip son şeklini verdikten sonra yeniden yayımlamaktır. Kitabın içinden 200-250’sini seçerek, bazılarını ayıklayıp düzelterek daha sade ve kalıcı bir Seçmeler de oluşturabilir. Amaç, şiirleri geniş kitlelere okutmak ve şairi tanıtmak olmalı. Bunu son görev olarak şairden bekliyoruz. Bu kadar kalın ve kapsamlı bir kitabın ne yazık ki, okuyucusu o nispette azdır. Böylesi kalın kitapları taşımak bazen bizim gibi araştırmacılara ve akademisyenlere bile zül gelmektedir.
Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm diyen Yunus’un sadeliği hepimize örnek olmalıdır. Cansever’in kendisi de sadelikten hoşlanan bir insandır aslında. İşi bilen bir akademisyenin Cansever’in şiirleri üzerinde çok güzel çalışmalar yapacağına inanıyorum. Bu vesileyle şiirleri üzerinde çalışma yapılması hususunda öğrencilerime tavsiyelerde bulunmuştum. Hatta ilk lisans tezini de ben yaptırdım.
Bu vesileyle kendisine Allah’tan can dostlarıyla birlikte uzun ve bol şiirli günler geçirmesini dilerim.
Cansever’i yaşatacak bir şiiriyle yazımızı tamamlayalım dedim. Yine kitaptan bir fal açtım. Şansıma aşağıdaki şiir çıktı:
BIRAKMAZLAR PEŞİMİ
Dostlar yine figan düştü ruhuma
Akıtan var gözlerimin yaşını
Nere gitsem kurtulurum acaba?
Hangi taşa vursam dertli başımı.
Kerem gibi gezdim gurbet elleri
Mecnun gibi sahraları çölleri
Ne Aslı’ım tanıdı ne Leyla beni
Geçti ömrüm bulamadım eşimi
Kara bahtım hep benimle dolaşmış
Talihim, tecellim, şansım anlaşmış
Zalim felek, kader hepsi birleşmiş
Cansever’im bırakmazlar peşimi.
(s. 261)
AşıkYamani, bu sözleri duyunca çok duygulandı. Ölümü ve ölüm meleğini hatırlayarak, elini kulağına attı. Dedi ki:
ELBET BİR GÜN BIRAKIRLAR PEŞİNİ
Sen hiç kaygılanma Aşık Cansever,
Elbet bir gün bırakırlar peşini
Ömrün geçer vaden dolar göçersin
Elbet bir gün bırakırlar peşini.
Başını taşlara vursan da geçer
Elinde camları kırsan da geçer
Kapı gibi orda dursan da yeter
Elbet bir gün bırakırlar peşini.
Ömrün geçmiş bulmamışsın eşini
Ne ekmeğini unut ne de aşını
Sen elinle dik mezar taşını
Elbet bir gün bırakırlar peşini.
Hey Yamani, senin Yaradanın var,
O’na sığın var mı O’ndan güzel yar,
Sen üstün başını yırtma boş bunlar,
Elbet bir gün bırakırlar peşini.