Kadir, sürdüğü arabasıyla trafik ışıklarında durur, diğer araç sürücüleri onu gördüğünde yol verir, bir yerde duracağı zaman arabasını park ederdi. Yanlış yere park ettiğinde ya da çok hızlı gittiğinde ise trafik polisleri Kadir’i durdurup ceza yazar ve günü geldiğinde ise arabasını muayeneye gönderirlerdi.
Mercedes Kadir hakkında okurken güldüğümüz ancak gülerken dahi düşündüren yaşanmış birçok gerçek ilginç olay olmuştur. Dilden dile dolaşan bu yüzümüzde tebessüm ettiren olaylardan bir kaçı şöyledir:
Mercedes Kadir bir gün kullandığı sırık arabası arızalandı diye sanayiye gider. Tamirci ustası arızasını söyler ve üç gün sonra gelip alabileceğini söyler. Üç gün sonra Mercedes Kadir tamirciye uğrar. Usta daha işinin bitmediğini yarın gelmesini söyler. Mercedes Kadir bu şekilde iki hafta boyunca gider gelir. Bir gün yine gider sanayiye ama usta işinin daha bitmediğini söyler. Mercedes Kadir sinirlenerek, “Yeter artık yap şu arabayı iki haftadır eve yürüyerek gidip geliyorum.” der.
Kadir gibi durumda olanlara birçok insan deli derler. Oysa hep merak etmişimdir, asıl deli mi akıllı yoksa akıllı mı deli? Bunun cevabı belki de dernekte yılarca omuz omuza mücadele ettiğimiz arkadaşım İbrahim’in şahit olduğu olayda bulunmaktadır. İbrahim’in sanayide bulunduğu bir gün Kadir’de oraya gider. Orada bulunan Baki Usta “Kadir gel senin arabanla İbrahim’in arabasını değişelim?” der. Kadir’in cevabı çok manidardır. “Niye ben sakat mıyım ki?” der. Akülü sandalyeyi yürüme engelli olan insanların kullanmasını bilecek kadar da akıllıdır.
Onun için kimi deli dedi, kimi veli! Ama o ne deliydi ne de veli. Her toplumda bulunan ve deli mi yoksa veli mi olduğuna karar verilemeyen insanlardan biriydi. Hepimiz gibi bir insandı. Aramızda tek fark vardı, onun içi de dışı da birdi.
Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” sözünün yaşayan bir örneğiydi o! Peki, bizler öyle miydik? Ne içimiz bir bizim, ne de dışımız! İçimizde binbir fesatlık kol gezerken, tilkiler dönüp dolaşırken yüzümüze taktığımız sahte maskelerle gülücükler savurmaktayız.
Ülkemizin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar her mahallesinde, sokağında, ilçesinde, köyünde ve en ücra köşesinde Kadir gibi sevilen, sahiplenilerek korunan saf, temiz ve hiç kötülük nedir bilmeyen zararsız kendi halinde insanlar geçmişte yaşadıkları gibi günümüzde de yaşamaya devam etmişlerdir.
Bunların her birinin kendine has olan tutumları, davranışları, yaptıkları ve konuşmalarıyla insanların gönlünde müstesna bir yer edinirler.
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin ölçülmesinin yoluyla ilgili birçok bilimsel açıklamalar mutlaka vardır. Ancak bana göre bir ülkenin gelişmişlik düzeyi mimari dokusunu koruyorlar mı, sokaklarını temiz tutuyorlar mı, kaldırımlarının yüksekliğini evrensel standartlarda yapıyorlar mı, yaşlısına, engellisine, çocuklarına, kimsesiz insanlarına ve garip mazlumlarına zarar vermeden koruyup kollayarak, sevgi ve saygıda kusur etmeyerek sahiplenmeleriyle ve sokak hayvanlarına gereken ilgiyi gösteriyorlar mı diye açıklarım. Belki bu dediklerimden birçoğu yapılıyor ya da yapılmıyor olabilir, ancak Mercedes Kadir açısından bakınca onun sevildiğini, sayıldığını ve sahiplenildiğini söyleyebilirim.
Ancak bununla beraber şu gerçeğin altını da çizerek belirtmek istiyorum. Onu ne kadar çok sevmiş, saymış ve sahiplenmişsek de, bir o kadar da erken yaşta vefat ederek aramızdan ayrılmasına da katkı vermiş olduk. Bunu yapanları, buna katkı verenleri uzaklarda aramayalım. Onu sigaraya, alkole alıştıran, her zaman sigara alıp veren, alkol içiren kimlerse işte onlardır.
Zararlı ve kötü alışkanlıklar edinmesine sebep olan ben, sen, o ve diğerleridir. Bu tür şeylere alışmasına neden olurken ona iyilik yapmadık, tam aksine kötülüğün en alasını yaptık.
İşte bu Mercedes Kadir’imiz, 18 Nisan günü KOAH hastalığından dolayı vefat ederek hakkın rahmetine kavuştu. Vefat haberinin duyulmasıyla devletin en üst yetkililerinden Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Kasapoğlu başta olmak üzere değişik partilerden birçok milletvekili, merkezi ve yerel bürokratlar, siyasetçiler, idareciler, sivil toplum yöneticileri, gazeteciler vb gibi kişiler taziye mesajları paylaştılar.
Sözün özü olarak, ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in “O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.” dediği gibi Kadir’de bu dünyadan bir hayalle bindiği Mercedes sopasıyla aramızdan sessizce çekip gitti. Onun aramızdan ayrılışıyla Malatya caddeleri, sokakları ve kaldırımları sessiz ve renksiz kaldı artık. Gökkuşağı’nın renkleri gibi bir şehri renklendiren insanları, değerleri vardır! Mercedes Kadir’de Malatya’nın renklerinden bir tanesiydi. Malatya şimdi gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdi! Daha önce vefat eden abisi Neco gibi, Davulcu Kazım gibi! Mekânı, mekânları cennet olsun…
“Bir garip ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar, Şöyle garip bencileyin.” diyen ünlü halk şairimiz Yunus Emre, bu sözleri sanki Kadir için, Kadir gibi olanlar için söylenmiş gibidir.