Hayatın Zamlı Yüzü: Her Gün Yeni Bir Şaşkınlık!

Son zamanlarda sabahları uyandığımda, “Bakalım bugün neye zam gelmiş?” diye düşünmeden edemiyorum. Sanki her gün bir sürpriz! Ekmek alırken bile kasada fiyatı görünce küçük çaplı bir şok yaşamayan var mı aramızda? Çarşıya pazara çıkarken artık cüzdanımı değil, bütçemi sorgular oldum.

Özellikle Malatya’da son dönemde su faturalarına yansıyan artışlar, herkesin dilinde. Komşuyla selamlaştığımızda bile, “Senin fatura ne kadar geldi?” diye başlıyoruz muhabbete. Bir de yan komşudan Maraş'taki fiyatları duyunca, insanın aklı almıyor. “Bizde zam mı var yoksa bu gizli bir tarife mi?” diye düşünürken buluyoruz kendimizi. Kimse de çıkıp tam anlamıyla bir açıklama yapmıyor.

Bakkalın önünde otururken duyduğum bir muhabbet beni ayrıca düşündürdü. Fiyatlar elbette dert, ama insanlar daha fazla dertlenmeye başlamış. Öyle ki, eskiden bakkaldan bir kilo patates alanlar, şimdi 500 gramı zor tarttırıyor. Fiyatlar yükseldikçe, alışkanlıklarımız da değişiyor. Yumurtanın bile kaç tanesi serbest gezen tavuğa ait, kaç tanesi kafes tavuğuna, tartışılır oldu. Eskiden bu kadar detaylı düşünür müydük?

Geçenlerde mahalle pazarında bir abla, esnafa sitem etti: "Sizden mi, havadan mı, bilmem ama her hafta fiyat artıyor." Adam da haklı olarak, "Abla, tavuk da zamlı, saman da zamlı, ne yapalım?" dedi. Haklı bir sitem, çünkü hayatın her alanında bir zincir var. Tavuk çiftliğinde yem pahalı, pazarda yumurta pahalı, bizim soframızda ise her şey daha pahalı.

İnsanlar bu duruma alıştı mı? Hayır, ama başka bir çaremiz de yok gibi. Zamlara karşı esprili olmak dışında elimizden pek bir şey gelmiyor. "Zamda da bereket var," diyerek kendimize teselli buluyoruz. Umarım bir gün bu zam yağmuru durur da, sabahları "Bugün acaba ne ucuzlamış?" diye soracağımız günler gelir.