İflas

Türkiye;Cumhuriyeti kuruluşundan sonra hem ekonomik, hem siyasal alanda çok büyük iki temel karar almıştır.

Siyasal olarak, tek partili modelden çok partili seçim sistemi.

Ekonomik olarak, devlet denetimli karma ekonomik model yerine serbest piyasa ağırlıklı ekonomik model. Yani ekonomide liberalizm.

Yani yerli ve yabancı fark etmeksizin her türlü özel sermaye girişimine açık ekonomik model.

Tabi her iki modelde Türkiye toplumunun sosyolojik yapısına, dokusuna rahatça uyum sağlıyabilecek modeller değildi.

Ekonomik anlamda kendi iç dinamizmi ile gelişen bir ekonomi olmadığı için ekonomik örgütlenmeler hem tarımda, hem sanayide devletin denetiminde siyasal iktidarlar eliyle yukarıdan aşağıya bir örgütlenme ile yerleştirilmeye çalışıldı.

Tabi bu ekonomik ve siyasal dönüşüm sadece Türkiye deki siyasal iktidarların tek başına çabası ile olmadı. Atılan her adımın, verilen her kararın tüm aşamalarında yerli sermaye gurupları ile dışardan gelen ortaklarının birlikte aldıkları kararlar ile oldu.

Türkiyede bu güne kadar topluma rağmen yapılan her askeri darbe ve buna benzer otoriter sivil yönetim girişimlerinin arkasında her zaman bu artak konsorsiyumun girişim ve kararları var.

Yani liberal kapitalist ekonomik modeli yerli yerine oturtmak. Gelen her iktidarın ilk ve temel hedefi bu amaç olmuştur. Ekonomide tamamen özel sektör yönetimi ve bunun etrafında şekillenecek olan bir toplumsal yapı ve tüm bu ekonomik ve toplumsal yapıyı kontrol edecek olan bir siyasal iktidar.

Öyle bir yönetim anlayışı ki devlet ekonominin hiç bir alanında olmayacak, her şey tamamen serbest ticaret sahiplerinin denetiminde ve girişimi ile olacak devlet tüketici olan birey ile girişimci olan özel sektör arasında sadece vergileri toplayan bir hakem konumunda seçimler yoluyla iktidar olan yönetimler tarafında toplumu yönetecek.

Gelişmiş olan kapitalist, emperyalist ülke ve toplumlar bu ekonomik ve siyasal modeli kendi iç dinamiklerin den aldıkları güç ile nispeten Türkiye ye göre daha rahat bir şekilde uyguladılar. Gerçi gelinen bu aşamada onlarda şu anda bir çıkmazın içerisinde bocalıyorlar. Onlarda farklı yeni ekonomik model arayışlar içinde.

Türkiye de bu ekonomik ve siyasal modeli uygulamak nedense hep sağ iktidarlara nasip oldu. Çünkü sol bu anlamda hiç iktidar olmadı, olamadı ki diyelim efendim sağ iktidar iyi yaptı da sol yapama dı. Yada sol iktidarlar iyi yaptıda sağ yapamadı.

Bu anlamda mevcut AKP iktidarlarını geçmişteki sağ iktidarlardan ayrı düşünmek doğru olmaz. Bu iktidar da diğer sağ parti iktidarlarının devamıdır. Yani onların bıraktığ yerde devam ediyor.

Hatta bu AKP iktidarları bu modeli onlardan daha katı bir şekilde savunup uyguluyor. Şu anda Türkiye ekonomik yapısında özelleştirilmeyen hiç bir ekonomik kurum yada kuruluş neredeyse yok.

Teorik olarak geniş toplumsal tabanda kulağa hoş gelen ve ilk etapta belki bir karşılığı varmış gibi görülen bu ekonomik liberalizm neden gelip sonuçta bir soğan, patates, domates kamu politikasına sıkışıp kaldı. Hemde bu ekonomik modelin en keskin ve katı savunucusu bir iktidar eliyle.

Neden;Çünkü mevcut iktidarlar ekonomide katı liberalizmi savunup uygulamaya çalışırlarken, siyasal alanda tam tersi bir politika uygulayarak toplumun siyasal alanını ellerinden geldiği oranda daraltıp yok ettiler.

Ekonomide yaratılan sınırsız liberalizm, yani serbestlik. Siyasal alanda katı bir otoriterizm. Yani aşırı bir baskı ortamı.

Bu ikisi ancak birbirine paralel bir şekilde uygulanıp yürütülür ise ancak birbirini besleyerek gelişir.

Yoksa birini yaşatmaya çalışırken diğerini öldürür isen yaşatmaya çalıştığında zamanla kendisi ile birlikte senide yer bitirir.

Ve sonuçta, ekonomideki iflas beraberinde siyasal iflası getirir.

Tanzim satış politikası ile gelinen nokta bunun ilk adımıdır.

Soğan patates politikası daha bir çok yeni politikaları beraberinde getirir.