Siyasette nice günler görülür ; kalabalık kürsüler, alkışlar, sloganlar, söylemler, vaadler… Ancak bazı günler vardır ki, yalnızca bir takvim yaprağı değildir artık. O günler bir fikrin, bir inancın, bir direnmenin sembolüdür. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 39. Kurultayı da işte böyle bir gün olarak kayıtlara geçmiştir: İnancın, sabrın, direnmenin ve değişim iradesinin zaferdir.
39. Olağan kurultay sadece delegelerin sandık başına gidip oy kullandığı bir organizasyondan ibaret değildir. Bu kurultay, Ülkemizin gelecekteki ihtiyacı olan parti proğramıyla, geçmişle hesaplaşmanın, bugünü anlamanın ve geleceğe yön verme çabasının en somut halidir. Bu yönüyle bakıldığında CHP’nin 39. Kurultayı, uzun zamandır partinin içinde biriken soruların, arayışların ve beklentilerin açıkça dile geldiği bir eşik olmuştur.
Her siyasi hareket, zaman zaman kendi içinde durup düşünmek ve öz eleştirisini yapmak zorundadır: “Neredeyim? Nereye gidiyorum? Kimi, ne için temsil ediyorum?” İşte bu kurultay, bu soruların yüksek sesle sorulduğu ve cevap arandığı bir zemin yarattı. Delegelerin oyları da, esasen isim tercihlerinden çok, bir yön ve anlayış tercihini simgeliyordu.
Burada asıl dikkat çeken nokta ise şudur: Bu sonuç, hem genel başkan Sayın Özgür Özel 'in başarısı, hem de direnişin, inanmışlığın başarısıdır. Yerelden genele, gençten yaşlıya, umudunu yitirmemiş örgütlerin birlikte oluşturduğu bir iradenin yansımasıdır. Çünkü siyaset, yalnızca akılla değil; yürekle de yapılır. Yürek olmadan, inanç olmadan rakamlar anlamsız, kürsüler boş, sözler yankısız kalır.
Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı belki de budur: İnanan insanlar… Demokrasiye, adalete, eşitliğe, liyakate inanan insanlar. CHP’nin 39. Kurultayı bu açıdan yalnızca CHP için değil, ülkenin siyasal geleceği adına da bir mesaj taşıyor: “Hâlâ umut var. Hâlâ birlikte değişebiliriz.”
Elbette bu zafer, alkışlarla tamamlanan bir sonuç değil, aksine zorlu bir yolun başlangıcıdır. Kurultay salonunda yükselen coşku, sokakta karşılık bulmadıkça anlamını yitirir. Gerçek sınav, bundan sonra başlayacaktır: Halkın sofrasına, gencin geleceğine, emeklinin maaşına, öğrencinin hayaline dokunabilecek mi? Siyaset, gerçek hayatın sorunlarıyla yüzleşebilecek mi?
Ama bugün, bütün bu soruların yanında bir gerçeği teslim etmekte gerekir: 39. Kurultay, CHP’nin iç dinamiklerinde önemli bir dönüm noktasıdır. Bu kurultay, “alışkanlıkların” değil, “inanmışlığın” kazandığı bir kurultay olarak hatırlanacaktır.
Belki de yıllar sonra geri dönüp baktığımızda, şu cümleyi daha da net söyleyeceğiz:
“Büyük değişimler, direnmekle, inanmakla, birlikteliklerle başlar.”
CHP’nin 39. Kurultayı da, işte bu inancın adı ve zaferidir.
Saygılarımla...