İNSAN HAKLARININ ANLAMI VE ÖNEMİ

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1950 yılında aldığı kararın ardından 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edildiği 10 Aralık günü İnsan Hakları günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. 62 yıl önce kabul edilen ve 300’ den fazla dile tercüme edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bu gün uluslar arası kabul görmüş birçok temel hak ve hürriyetin temelini oluşturmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.

İnsan Hakları sorunu, bütün ülkelerin gündemindedir. Bütün ülkelerin hükümetleri, İnsan Hakları ihlallerine meydan vermemeyi başlıca görev olarak kabul etmek durumundadır.

Ancak İnsan Haklarının korunması görevi, sadece Hükümetlerin başarabileceği bir iş değildir. Bu görev, bütün kuruluşların, bütün insanların işbirliğini gerekmektedir.

Bu çerçeve içerisinde, İnsan Hakları bilincinin ve İnsan Haklarının tam olarak benimsenerek, uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun toplamda ve bütün insanlarda bulunması büyük önem taşımaktadır.

İnsan Hakları birileri tarafından verilen haklar değildir. Bizler insan olduğumuz için zaten doğuştan bu haklara sahibiz. Dolayısıyla İnsan Hakları geri alınamayacağı gibi bir başkasına da devredilemez.

Bir başka ifadeyle insan olma durumu sona eremeyeceğine göre İnsan Hakları da ortadan kaldırılamaz.

Fakat ne yazık ki Doğu Türkistan’da yaşanan katliamlara ve Çin zulmü altında kan ağladığını ve tüm dünyanın gözü önünde korkunç işkencelere maruz kaldığını belirtmek istemeden geçemedim…

Türkistan’da yaşayan Müslümanların asgari İnsan Haklarından mahrum olduklarını Dünya üzerindeki tüm İnsan Hakları örgütlerinin beyanları doğrultusunda Doğu Türkistan’ın günlük yaşamda İnsan Haklarının söz konusu dahi olmadığı bir yer haline gelmiştir.

Bugün İnsan Haklarını dikkate alan bütün dünya kamuoyunu, vahşi zulüm ve soykırıma karşı sesini yükseltmelidir.

Doğu Türkistan’daki Uygur Türk halkına uygulanan Çin vahşetine dur demelidir, denebilmelidir.

İnsan Hakları her türlü politik çıkar ve kaygının üzerinde olmalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun bütün insanlar eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahiptir. Bu konudaki mücadele ülkeye veya insanlara bağlı olarak farklılık göstermemelidir.

İnsan Hakları mücadelesinin temelini insan onurunun korunması oluşturmaktadır. Din, dil, ırk, siyasi görüş ayrımı olmaksızın herkes insan olmaktan kaynaklanan bir takım temel haklara ve özgürlüklere sahiptir.

Bu duygu ve düşüncelerle İnsan Haklarının yaygınlaşması ve yerleşmesi ile ilgili olarak önemli bir mesafe kat eden ülkemiz için bu anlamlı günü kutlar, saygılar sunarım.