Peki, biz gerçekten geçmişi mi özlüyoruz? Geçmişte giydiğimiz kıyafetleri, yaşam tarzımızı, dinlediğimiz şarkıları, izlediğimiz dizileri, sürekli gittiğimiz mekanları, yürüdüğümüz sokakları... Özlenen gerçekten bunlar mıydı yoksa mutlu olduğumuz yıllardaki yaşam tarzımızı mı özlüyorduk? Bu soruyu düşünürken bile cevabı buluyor insan. Bizler sadece eskiden daha mutlu olduğumuzu kabullendik ve sürekli eskiden şu daha güzeldi, keşke yine olsa dediğimiz şeylerde geçmişten bir parça bulduğumuz için bu kadar bağlıyız. Gün geçtikçe yaş alıyor ve belki de yalnızlaşıyoruz. Belki bu yüzden eski neşeli ve kalabalık hayatımızı, gerçek ve çıkarsız sevgiye sahip olduğumuz zamanları özlüyoruz.
Peki ne yapmalıyız? Sonuçta yalnızca sorunu bulmak bizi bir çözüme ulaştıramıyor maalesef. Geçmişi geri getiremeyeceğimize ve her ne kadar geçmişte yediğimiz dondurmayı tekrar yesek de o yıllarda dinlediğimiz şarkıları tekrar dinlesekte bir türlü ayni mutluluğu yakalayamayacağız. O yüzden de içinde bulunduğumuz durumu olabildiğince güzelleştirmek ve geleceğe umutla bakmak bizim için hem en doğru hem de en mutlu yol. Sonuçta her insan kendi cennetini oluşturmaktan mesul.