İşine Yaradığın Kadar İyisindir

Öyle bir toplum oldu ki, her şey menfaat üzerine kurulu, her kes kendi çıkarını düşünüyor ve bunun içinde gözünü bile kırpmadan ezip geçiyor. İnsanları birbirlerini güzel ahlakları, ruh derinliği için değil, sadece çıkarları için seviyor. Dostluğu sevgiyi kalpler, hepten unutmuş. Herkes çıkar peşinde bir yol tutmuş. Gönülleri saran duygular sahteleşmiş, şeytanca duygular çöreklenmiş öze… Dünya menfaat dünyası olmuş. Arkadaşlıklar, aşklar sevgiler her şey menfaat üzerine olmuş. Karşındaki kişiye ne kadar çok faydan dokunursa veya işi ne kadar düşerse sana, o yakın görünür, ta ki işi bitene kadar.

Büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un; bu konuda söylemiş olduğu bir sözü ise ne kadar da doğru. “Aldanma insanların samimiyetine, menfaatleri için gelirler vecde, vaat etmeseydi, Allah cenneti, O’na bile etmezlerdi secde.”

Gerçekten de; Nereye gidersem, nereye bakarsam, hep menfaat, hep çıkar var. Menfaat dünyası olmuş bu dünya, insana kıymet yok her şey, parayla. Bu gün yanında olanlar emin olun ki, bir başka gün başkalarının yanında olurlar ve sizi yalnız bırakırlar. Kim kiminle oturup güvenle dertleşmiş ki, sanki borçlu olacağız her selam verişte. Bir gülen yüz, bir tatlı söz bulmak çok zor bu zamanda.

Yada insan zamanla değişiyor, zamanla tanıyorsun herkesi ve anlıyorsun her şeyi. Aranızda su bile sızmayan kişilerle bir bakmışsın düşman olmuşsunuz. Zamanın sürekli değiştiği gibi insanlar da değişiyor maalesef. Ya da şöyle söyleyelim; “Ey insan, sen iyi olursan zamanda iyi olur. Kötü olursan da kötüdür. Zaman değişiyor ve de değiştiriyor insanı… Adaletsizlik bu olsa gerek!

Kendi çıkarları söz konusu olunca her şeyi, mübah görenler, meşru hiçbir tarafı kalmamış olanlardır. Rabbimiz haber veriyor: Bu konuda “Talut, ordu ile hareket edince, şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka dedi.” İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve onunla beraber iman edenler, ırmağı geçince, (geride kalanlar) Bu gün bizim caluta ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir.(Bakara suresi)249).Şöyle ki; Meşru yolda yasaklanmış nehirden içenler, davadan vazgeçip, kendi menfaatlerinden vazgeçmeyen dostlardır.

Menfaat caddesinde başlayan dostluk, çile yokuşunda son bulur. “Unutmamalıdır ki, menfaat çevresinde dost edinen, çile yolunda yalnız kalır.” Çıkarları için dine girenler ise çıkarlarını kaybedince, beklemez dinden çıkarlar. Dostlukları zikzaklı olanlar, imanları pazarlıklı olanlardır. Menfaat için dine girenler, yine menfaat için dinden çıkarlar.

Kısacası; Menfaat için dostluklar kurmaya çalışanlar çoktur. Lakin menfaat, hesabı yapanların dostları yoktur. Kendi menfaatleri söz konusu olduğu zaman hiçbir ölçü tanımayan insanların arasında yaşıyoruz.

Ünlü yazar, Tolstoy’un da; “Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik sebep ve netice zincirinin dışındadır. Mutluluğu ihtiraslarda değil, kendi yüreğinizde arayın, mutluluğun kaynağı dışımızda değil, içimizdedir.” Demiş.

İnsanları ayıran da birleştiren de menfaat davasıdır. Maalesef, menfaati biten insanın muhabbeti de bitiyor. Menfaatleri bitene kadar değil, yürekleri yetene kadar, yanımızda olan dostlarımızın olması dileğiyle…