Kapılar Üzerine / 1

İnsanın içinde bütün dünya vardır; eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen kapı orada ve anahtar elindedir.

Yeryüzünde senden başka hiç kimse sana ne o anahtarı verebilir, ne de kapıyı açabilir./ Krishnamurti.

İnsan, kendine özgü bir dünyanın altyapısıyla doğar. Genetik hikaye, bunu bize anlatmaya yeterlidir. Bu bilginin mayalanması, yeni bilgiler edinmesi ve birbirini sentezleyerek öğrenebilme yetisini edinmesi zaman alır. Bu mayalanma meselesi, içine doğduğumuz, toplum, kültür, coğrafya ve elbette eğitim sistemiyle ilgilidir. Bu bağlam, kişinin kendi hikâyesinin öznesi olabilme olanaklarını sunabilir veya çeşitli olanaksızlıklara yol açabilir.

İnsan, kendi “içinden” çıkmak için bir kapı arar. Kapı; bu anlamıyla insanın kendi farkına varması ve hangi yolda yürümesi gerektiğini kararlaştırdıktan sonra yöneleceği kırılma noktasıdır. Yani, kendine kapı bulma metaforu, aslında yaşanan durumdan ve kendi statükosundan kurtulmak için, bir arayış hâlidir. İnsan, içi içine sığmayan bir varlıktır. Düşünme yetisi, sürekli onu kamçılar, merak duygusu onu yeni arayışlara iter. Böylece insan “yerinde sayma” yerine, deyim yerindeyse kendi hakikatini bulmak için yola çıkar. Bu, “hakikatin yolda olma” durumundan başka bir şey değildir; çünkü hayat nihayetinde bir yolculuktur. Bu yolculuk tam da bir KAPIDAN çıkarak başlar…

Kapalı kapılar, insanın yürümesi için kendini güçsüz veya umutsuz hmesiyle ilgilidir. Aslında kapalı olan kapılar değil, insanların kapıları kapalı olarak algılamalarından kaynaklanır. “Söz” ifade biçimi olarak insanın fısıldaması ve giderek sesini yükseltmesidir. Sözün insana güç vermesi, düşünmeyi tetiklemesi, hayalleri güçlendirmesi onun gizemindedir. O nedenle her kapı, birer söz, birer cümle, birer metindir ve tam kapının eşiğine gelindiğinde söz dilden akmaya başlar, gözler kapının sesi olmaya yeltenir… İnsan kapıyla konuşur çünkü…

Kapının yalnızca bir evin giriş düzeneği olmadığı, ondan daha aşkın bir metafor olduğu bilgisini hatırlatmalıyım. O nedenle, kapının bizim kültürümüzdeki yeri, misafirperverliği, cömertliği, açık yürekliliği, inceliği, samimiyeti çağrıştırmakla kalmadığını, bütün bu kavramlarla anlamsal akrabalık içinde olduğunu da belirtmeliyim.

“Nezaket” ve “incelik” de kapının anlamı kapsamındadır. O nedenle kapı kelimesi “kapıdan fazlasıdır.” Kapının açık olması, kapıda misafiri karşılamak ve kapıya kadar eşlik ederek misafiri uğurlamak bir gelenek olduğu kadar inceliktir de.

Krishnamurti, insanın kendi kaderini belirleyebileceğini ve gerekli cesareti göstererek içinde bulunduğu sorunları, yaşadığı kararsızlıkları ancak kendi iradesiyle aşabileceğini vurgularken; kapıyı açabilmenin biricik yolunun bilgi ve karalılık olduğunu dile getirir.

Kapılar, insanlık tarihinde kültürlerin dışa yansıtıldığı vitrinlerdir. Bir kapıya bakarak, o kültürün alfabesini görebiliriz. O muhitin renklerini, karşılama geleneklerini, sanat kolajlarını anlayabiliriz…

Kapınız açık, yüreğiniz güzel olsun…