Herkes Kendi şarkısını söylemeli
Kalıcı olan bu sestir…
İnsan bütün hayatı boyunca kendi SESİNİ arar ve sonra kendi şarkısını. Elbette kendi şarkısını söyleyebilmesi için öncelikle kendi sesini bulması gerekir. “Kendini arama, kendini bulma, kendini bilme” olarak adlandırılabilecek bu üç ayrı aşama insana çok şey katar. Çünkü kendi olma meselesi emek, çaba ve bilinç gerektirir. Bundan yoksun olanlar için “kendini arama!” gibi bir sorun da söz konusu olamaz.
Hayat öyle bir serüvendir ki her gün bir dizi soru/sorun kapınızı çalar. Oturup bunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız; sorulara cevap ararken; sorunlara da çözüm bulmak için çaba gösterirsiniz. “Hayat; bu ortamlarda bir bağışıklık kazanma” meselesidir. Bağışıklık insanın direncini, hayata bakışını, güçlendirir. Başa çıkılması gereken her şey insana güç katar aslında. Ama bağışıklık geliştiremezseniz sorular cevaplarınızı kabul etmez; sorunlar da çözümlerinizi ıskalar. Yani hiçbir adım işe yaramayabilir de.
İnsanın kendini bulmasında “düşlerin” büyük bir rolü vardır. “Geleceği, dünyayı ve kendini kurgulamak” düşlerle ilgilidir. Geçmiş, düş kurmak için sizlere öneriler sunar, yol gösterir. Düşler, takip edilmesi gereken uzak seslerden örülmüş bir demettir. Yaklaştıkça demet çözülür, elle tutulur resimler, görüntüler, nesneler oluverir aniden. Ve insan belki de önce düş kurma ve düş kurduktan sonra düşlerini çağırma ve onlara ulaşma, onları inşa etme gibi bir sorumluluk içinde olmalıdır. “Sanat; tam da düş kurmak için çok önemli bir uğraş alanıdır”. Çünkü estetik, yani güzel olan tam da sanatla hayatımıza girer, hayatımızı hareketlendirir, ruhumuzu ısıtır, dimağımızda çiçekler açar, renkler sarar duvarlarımızı… bir pencerenin önünde oturunca anlarız düşlerin sokaklardan, caddelerden geçtiğini.
Tabi ki durup dinlemek gerekiyor kendimizi. “Dinlemek” anlamanın önemli bir basamağıdır. Her defasında dinledikleriniz sizleri yeniden yaratır; yeniden bakarsınız kendi göğünüze. Yıldızları görürsünüz, sonra yıldızlara uzanırsınız ellerinize güvenerek.
Kendi şarkınızı söylemek istiyorsanız; sesinizin peşine düşün önce. Sonra kelimelerini bulun, sonra kelimelerinizi cümlelere, dizelere dökün ve onları kaydedin. Çünkü kayıtlar sizlere “sizleri” hatırlatacaklardır. Geçip giden şeyler olacaktır elbet; ama çağırdıklarınız, yani düşlerini kurduğunuz şeylere iyi ev sahipliği yaparsanız, onlar sizlerle birlikte kalacaklardır. Tam da kendi şarkınızı düşleriniz varsa ve onlarla birlikte yaşamayı öğrendiğinizde, notalarını da öğrenirsiniz. Yani mesele kendi hayatınızı bestelemek ve sonra onu seslendirmektir.
Sanırım, her birimizin repertuvarında bin dizi şarkı bekliyor; haydi onları bulmaya ve söylemeye çıkalım. İyi bir yolculuktur bu, emin olun….