KIRK KERE ÖLÇ BİR KERE BİÇ...

Türkiye tasarruf açığı olan bir ülke; yani ekonomimizin büyümesi için yapılması gereken yatırımları, kendi tasarrufuyla yapamadığından tasarruf açığını, yabancı ülkelerden döviz karşılığı yüksek faizle borçlanarak yapmaktadır.

Dışarıdan borçlanarak getirdiğimiz dövizleri, katma değeri yüksek alanlara yatırmadığımızdan; çoğunlukla da kamunun özel sektör eliyle yaptırdığı mega beton projeleri ihalelerine gömdüğüz için, alınan borçların ödeme zamanı geldiğinde kara kara düşünüyoruz. Borcu ödemekte zorlanıyoruz. Bunun için tekrar borçlanarak, borcu borçla döndürmeye çalışıyoruz.
Bu nedenle de bir krizden çıkıp, üç-beş yıl sonra bir başka krize giriyoruz. Bunun sonucunda;
Yoksullaşan biz, kazanan çok uluslu tefeciler ve devletten ihale alan yandaş müteahhitler oluyor.
Kemeri sıkmak bize, semirmek onlara düşüyor.
Yani el parasıyla keyif çatmanın bedelini biz ödüyoruz.
Ekonomi daralmış;
Milyonlarca işsiz ve yoksul,
Esnaf kepenk kapatıyor,
Eğitim yazboz tahtasına dönmüş,
Adalete güven kalmamış,
Tarımda saman ithal eder duruma gelmişiz.
Yani anlayacağınız elimizi attığımız, elimize kalıyor. Bin bir sorunla uğraşıyoruz…
Yine ders almadık bunca olan bitenden.
Oysa kılı kırk yarıp nasıl düze çıkarız diye düşüneceğimize; el parasıyla yeni çılgınlıklara yelken açmaya hazırlanıyoruz.
Unutuldu, kurtulduk derken, bunca sorunun arasında Kanal İstanbul projesi yine karşımıza çıktı.
Siz unutsanız da unuttururlar mı adama; Kanal İstanbul adını duyar duymaz, kanala nazır arsaları kapatmışlar, kimi kanala nazır villalarda keyif çatmanın hayalini, kimi arsa rantından kasasına dolduracak paranın hayalini kuruyor…
Duyar gibi oluyorum…
Vur kazmayı, kazmayı, diye bağıranları!
Allah sonumuzu hayır eylesin: Bu günlerde kanal İstanbul’la yatıp, Kanal İstanbul’la kalkıyoruz.
Çılgınlık yapıp yetmiş beş milyar harcayacakmışız.
Kanal İstanbul’la sükse yapacakmışız.
İtibardan tasarruf olmaz dedik Çankaya’yı bırakıp saray yaptık, başımız göğe mi değdi.
Derler ya kırk kere ölç bir kere biç.
Biçtikten sonra geri dönüşü olmaz.
Uzmanlar feryat ediyor cevre felaketi olur diye!
Ekonomistler el parasıyla üretken olmayan yatırıma, yatırım yapılmaz diyor.
Yani bu ülkenin çılgın projelere ne harcayacak parası, ne de harcayacak zamanı var!
Velev ki yaptınız Kanal İstanbul’u;
Agari ücret mi artacak?
İşsize iş, yoksula aş mı alacak?
Eğitimin kalitesi mi artacak?
Hangi derdimize derman olacak, söyler misiniz?