Kaynarcaspor ile Hilal Gençlik’te oynadığı futbol ile dikkatleri üzerine çeken İsmail Tekin 17 yaşında iken Malatyaspor’a alındı. 12 yıl süren futbolculuk hayatından sonra, Malatyaspor’da 8 yıl süren antrenörlük hayatı oldu İsmail Tekin’in. Gerek kişiliği gerekse güzel futbolu sayesinde taraftarın gönlünde taht kurdu İsmail. Futbol hayatı boyunca iki lakabı oldu İsmail Tekin’in. 17 yaşında katıldığı Malatyaspor futbol takımında kendisinden yaşça büyük olan bir İsmail daha vardı. Bu nedenle Küçük İsmail lakabıyla anıldı yedi sekiz yıl boyunca. Bir zaman sonra “Küçük İsmail” lakabı sona erdi. Bundan sonra İsmail Tekin’e, “Tantana İsmail” lakabını verdi taraftar.

İsmail Tekin’den söz edildiğinde, “Toprak sahalarda toptan hızlı giderdi. Çok sinirliydi ama hiç kart görmezdi” gibi sözlerle bahsedilirdi İsmail Tekin’den. Futbolculuk hayatının tamamı Malatya’da geçti İsmail’in. Antrenörlük hayatının büyük kısmını da Malatya’nın futbol takımlarıyla sürdürdü. Çok sayıda futbolcu yetiştirdi. Malatya’ya çok futbolcu kazandırdı. Popescu ile Candan Dumanlı’nın yardımcılıklarını yaptı. Malatya Belediyespor’da, Yeşilyurt Belediyespor’da ve de Malatyaspor’da üstün başarılara imza attı.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki çok sayıda futbol kulübünün, teknik direktör arayışındaki ilk tercihleri oluyordu İsmail Tekin. Böylece yalnızca Malatya değil, Doğu ve Güneydoğu Anadolu futboluna da büyük katkısı oldu İsmail Tekin’in.

Malatyaspor’un unutulmazlarından İsmail Tekin hakkında yazmaya karar verince kendisiyle görüştüm. Tantana İsmail lakabının öyküsünden başlamak üzere çok şeyi konuştuk Malatyaspor’lu İsmail Tekin ile. Bundan sonrasını kendisinden dinleyelim.

“Tantana İsmail lakabını taraftarlar bana uygun gördü. Bir maçımızın bitmesine 10 dakika vardı. Hoca beni maça aldı. Oyuna başlar başlamaz bir pozisyon oldu ve kendimi yerde buldum. Hakem penaltı verdi. Skor 1 – 1 oldu. Oynadığım maçlarda darbe gelince kendimi atıyor, mücadele esnasında top bende kalıyordu. Seyirci zevk alıyordu. Başlama kadrosunda olmadığım maçların son 20 dakikalarında seyirciler “İsmail sahaya” diye tezahürat yapıyorlardı. Hoca da beni oyuna alıyordu. Daha sonraları ise takım kadroları hoparlörden anons edilmeden önce “tantana sahaya” diye tezahüratlar yapılıyordu.

Malatyaspor’da 12 yıl futbolculuğumdan sonra jübile yapmaya karar verdim. Jübile maçını Adanaspor ile oynadık. Stadyum doldu. Başkan Nurettin Soykan, “Futbolu bırakma takımın içinde ol, lisansın aktif olsun. Takımda ağabeylik yap” dediler. Jübilemi yaptığım halde, hem bazı maçlarda oynatıldım, hem de teknik direktörün yardımcılığını yapmaya başladım. 1983 – 1984 sezonunda Nihat Atacan’ın yardımcılığını yaptığım yıl, namağlup olarak Malatyaspor şampiyon oldu. Nihat Atacan’dan sonra takımı 17 hafta tek başıma çalıştırdım.

Bir maç öncesi sohbette, bir valimiz, ‘Takımın kondisyonu yok’ dedi. Ben de, “Çalışıyoruz” dedim. O tarihte birinci ligde 6. sıradayız. Ünal milli takıma seçildi. Milli maç Danimarka ile oynanacaktı. Danimarka, uzay takımı namıyla yüksek kondisyonuna sahipti. Bu maçı değerlendiren spor otoriteleri tarafından Malatyasporlu Ünal, fizik gücü ve kondisyonu en yüksek sporcu olarak seçildi. Bir maçımızın analizini yazdığımda Ünal’ın Danimarka milli maçında her iki takımın kondisyonu en yüksek sporcusu seçildiğini yazmıştım. Gene bir maçımıza gelen valimiz ile sohbet esnasında bir yöneticimiz, maç analizimi okudu. Raporun okunmasını dinleyen valimiz, İsmail Bey son paragrafında bana mesaj vermiş’ dediler. Ünal’ı tebrik ettiklerini söyleyerek bana da teşekkür ettiler.

Bir anım da şöyle: Malatyaspor 2. Lige düşmüştü. Bir süre sonra Cevaz Koca kulüp başkanı oldu. Ben o tarihte Vanspor’u çalıştırıyordum. Başkan beni aradı ve seneye benimle çalışmak istediklerini söyledi. Takımı kurduk ve iddialı olarak başladık. Play offa kaldık. 5 -6 yıl süresince suskun olan Malatyaspor camiası bu play off başarısıyla canlandı. Elazığ’da Batman Belediye maçımız vardı. Bu maç için Elazığ’a gelen Malatyaspor taraftarı stadyumu doldurdu. Maçı 4-0 kazandık. Bu yıl şampiyon olamadık ama atılan temel sonrasında takım sonraki yıl şampiyon oldu.

Unutamadığım bir anım şöyle: Diyarbakır maçındayız. Durum 1-1. Ceza sahası kalabalık. Herkes benden uzun boylu. 12-13 kişinin birikmiş olduğu ceza sahasında golü attım. Sevinç yumağında altta kaldım. Enver abi beni omzuna aldı. Santra yuvarlağına doğru koştu. “Abi ne yapıyorsun, beni indir” dedim. “Oğlum golü senin attığını bilsinler” dedi.

Genç yaşımda adım attığım Malatyaspor, her Malatyalı gibi benim de göz bebeğimdir. Malatyaspor’un maçlarında alınan kötü sonuçlara ne kadar üzülüyorsam, başarılı sonuçlarıyla da mutlu oluyorum. Malatyaspor’a her daim canı gönülden başarılar diliyorum.”

İsmail Hocamızın, Yeşilyurt Belediyespor Kulübünün futbol takımını çalıştırdığı yıl, ben de kulübün satranç takımı ile ilgileniyordum. O tarihlerde Yeşilyurt Belediyespor tesislerinde zaman zaman bir araya gelip sohbet ettiğimiz günleri hatırladık. Malatyaspor’un amigosu olan rahmetli babamla hatıralarını da anlattı İsmail Tekin Hocam.

Futbolculuk, antrenörlük hayatının yanı sıra eğitimini de aksatmayan İsmail Hoca, İTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde eğitimini tamamlamış. Rabia ve Yağmur’un dedesi İsmail Tekin Hocamıza torunlarıyla birlikte sağlıklı günler temennisinde bulunup teşekkür ettim. İsmail Tekin, gazetemiz aracılığıyla tüm Malatyalılara selamı var.