Kent kültürü, kimliği, belleği ve aidiyeti… Bir şehri şehir yapan en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Her kentin kendine özgü bir dili, yaşam tarzı ve insan dokusu vardır. Bu özellikler, o şehrin kültürel zenginliğini ve kimliğini oluşturur. Anadolu’nun köklü şehirlerinden Malatya, sahip olduğu özgün dil, deyim ve atasözleriyle bu yönüyle dikkat çeken kentlerin başında geliyor.

Malatya Kültür ve Yaşam Derneği Başkanı Atilla Kantarcı, kentin kültürel mirasını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla Malatya yöresinde sıkça kullanılan özdeyiş ve atasözlerini derledi. Kantarcı, bu sözlerin yalnızca birer ifade değil, aynı zamanda Malatyalıların yaşam felsefesini ve bakış açısını yansıttığını belirtti.

Vizyonda Bu Hafta: Gerilim, Dram ve Animasyon Dolu 7 Yapım!
Vizyonda Bu Hafta: Gerilim, Dram ve Animasyon Dolu 7 Yapım!
İçeriği Görüntüle

Kantarcı’nın paylaştığı bazı özdeyiş ve atasözleri şöyle:

“El atına binen tez iner”,

“Tok ağırlaması zordur”,

“Dertli söylegen olur”,

“Yalanın binası olmaz”,

“Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde gelmez”,

“Yüce dağların başı dumanlı olur”,

“Geceler gebedir, ne doğuracağı belli olmaz.”

Malatya halkının günlük yaşamında hâlâ sıkça kullandığı bu sözler, hem mizahı hem de derin bir yaşam bilgeliğini içinde barındırıyor. “Yüz verdik Ali’ye, geldi sıçtı halıya” gibi nükteli ifadeler, halk dilinin kendine has mizah anlayışını gösterirken; “Yara yalanırsa sağalır” sözü, hayatın içinden gelen tecrübeyi yansıtıyor.

Atilla Kantarcı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Malatya’nın dili, aslında halkın kalbidir. Bu sözler sadece atasözü değildir; bir dönemin yaşam biçimini, insan ilişkilerini ve değer yargılarını anlatır. Bu kültürel mirası yaşatmak, kentin belleğini korumaktır.”

Malatya’nın zengin kültürünü yansıtan bu atasözleri, kentin kimliğini güçlendirirken; geçmişle gelecek arasında bir köprü kuruyor.

Muhabir: Hüseyin Canbay