Kuluncak’ta Merkez Kapalı Spor Salonu’nda yapılan panele Niğde Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bülent Kara, Mersin Ortadoğu Hastanesi’nden Prof. Dr. Aydemir Ölmez, Hekimhan Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hakkı Türker, Pütürge Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Ramazan Derin, Arguvan Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Halit Seyfi Yücel ve Kuluncak halkı katıldı.
Katılımın yoğun olduğu panelde Prof. Dr. Aydemir Ölmez, vahşi madenciliğin sağlık üzerindeki etkilerini anlattı. Prof. Dr. Ölmez, madenlerin uzun vadede metal zehirlenmesine neden olduğunu belirterek,
“Maden tozları akciğer kanserine yol açabiliyor. Bu tozlar enfeksiyonlara hassasiyet yaratabiliyor. Başta astım olmak üzere alerjiler, KOAH artıyor. Madenin etkileri vücutta yavaş yavaş birikiyor. Ağır metal zehirlenmeleri ilerleyen süreçlerde başta mide kanseri olmak üzere karaciğer hastalıklarına yol açıyor. Çocuklarda MS, yaşlılarda Alzheimer hastalığını tetikleyebiliyor.”
dedi.
Madenin katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ölmez,
“Bu topraklar bize atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç aldık, öyle bakmak gerekir. Vahşi madenciliğe karşı çıkabiliyorsak coğrafya kader değil. Bu coğrafyayı korumak hepimizin görevi. Burada doğmak zorluklarla mücadele etmek demektir. Bizler kaderimizi değiştiremezsek de yaşadığımız coğrafyanın kaderini değiştirebiliriz”
diye konuştu.
Niğde Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Kara ise toprağın altındaki zenginliklerin üstünü kirlettiğini söyledi. Hekimhan’da uzun yıllardır çıkartılan demirin bölgeyi kalkındırmanın aksine daha da fakirleştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kara,
“Hekimhan’a demiri çıkartacakları ‘daha mutlu ve zengin olacağız’ denildi. Hekimhan gittikçe yok oldu. Buradan zengin olan biz değiliz ama cefasını çeken biziz. Maden açık şekilde taşınıyor, açık madencilik yapılıyor. O maden çıkartırken çevreye verdiği zarardan hanginizin haberi var? Buradan ciddi anlamda zenginlikler elde ediliyor ama bu bize yaramıyor. Yaklaşık 50 yıldır buradan maden çıkartılıyor ama bir tane imalathane yapılmıyor. Trene yüklenerek taşınıyor. Müracaat ettiğimizde ise bizi ülkeyi sevmemekle itham ediyorlar. Oysa ki yaşamak için o toprağa sahip çıkılması gerektiğini en iyi biz biliyoruz. Biz bu ülkenin olmazsa olmazı, kalıcı değeriyiz. Bu ülkenin topraklarının geleceğe aktarılması için mücadele edenleriyiz.”
vurgusunda bulundu.
Kuluncak Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Abbas Özdemir, vahşi madenciliğe karşı mücadele edeceklerini söyledi.
Özdemir, “Börtüden böceğe, ormanlardan suya topraktan havaya kadar tüm doğayı korumalıyız. Biz doğa ne verirsek o da bize milyon mislisini geri veriyor. Doğa değil, biz ona muhtacız.”
Dedi.
Pütürge Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Ramazan Derin, ise doğa olmadan yaşamın mümkün olmadığını belirterek,
“Doğa sensiz yaşar ama doğa olmadan sen yaşayamazsın. Ülke genelinde ekolojik dengeye karşı yoğun bir saldırı var. Bu saldırılara karşı bireysellik ve bölgesellikten çok örgütlü genel bir mücadele artık kaçınılmaz”
ifadesine yer verdi.
Hekimhan Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hakkı Türker de Türkiye’nin sosyal ekonomik ve siyasal olarak en karanlık dönemini yaşadığını söyledi. Türker,
“Toplum hukuk dışı yöntemlerle susturulurken ülkemizin yeraltı-yerüstü suları, toprağı, ormanları, meraları, koyları ve denizleri hazine arazileri birer birer yandaşlara peşkeş çekiliyor.”
Diyerek son çıkartılan maden yasasının maden şirketlerinin önünü tamamen açtığını söyledi.
Türker, sözlerini,
“Başta Kuluncak olmak üzere Hekimhan ve diğer ilçelerinde yeni maden ruhsatları ile beraber yeni çevre katliamları yaşanacaktır”
ifadeleriyle sonlandırdı.