Malatya, yüzyıllar boyunca ilme ve irfana yön veren isimler yetiştirdi. Bu isimlerin en dikkat çekenlerinden biri ise tasavvuf dünyasının önemli şahsiyetlerinden Niyazi-i Mısri. 1618 yılında Malatya’da dünyaya gelen ve asıl adı Şeyh Muhammed olan Niyazi-i Mısri, yalnızca şiirleriyle değil, etrafında şekillenen rivayetler ve menkıbelerle de hafızalarda yer edindi.

İlk eğitimini Malatya’da alan Niyazi-i Mısri, tasavvufi bilgilerini derviş olan babasından edindi. Ailesiyle birlikte bahar aylarında Aspuzu bağlarına göç eden Mısri, genç yaşta ilim yolculuğuna çıktı. Türkçe, Arapça ve Farsça kaleme aldığı şiirlerinde “Niyazi” ve “Mısri” mahlaslarını kullandı. Aruzla yazdığı eserlerinde Fuzuli ve Nesimi’nin, heceyle yazdıklarında ise Yunus Emre’nin izleri görüldü. Şiirleri lirizm ve derin öğütlerle dolu bir tasavvuf dünyasını yansıttı.

Bir "Can"dan Bir İlçe Doğdu: Taşhan'dan Hekimhan'a Uzanan 800 Yıllık Hikaye
Bir "Can"dan Bir İlçe Doğdu: Taşhan'dan Hekimhan'a Uzanan 800 Yıllık Hikaye
İçeriği Görüntüle

Gençlik yıllarından itibaren kerametleriyle anılan Niyazi-i Mısri’nin hayatı, rivayetlerle adeta bir efsaneye dönüştü. Mısır’da tahsilini tamamladıktan sonra Malatya’ya döndüğü sırada Hüseyin Bey Köprüsü’nde karşısına çıkan bir pirin sorduğu “Tahsilin bitti mi?” sorusuna verdiği cevap, onun ilim yolculuğunun henüz tamamlanmadığını anlamasına vesile oldu. Ardından İstanbul’da yapılan bir ilim imtihanında birinci olarak padişahın takdirini kazandı.

En dikkat çekici rivayetlerden biri ise Ümmi Sinan ile karşılaşması oldu. Ümmi Sinan’ın “Bekle geliyorum” sözleri üzerine tam yedi yıl boyunca sabırla bekleyen Niyazi-i Mısrî, bu sürecin sonunda “İlim yolculuğunun başı nedir?” sorusuna verdiği “Sabır” cevabıyla tasavvuf yolunda olgunluğa erişti ve Ümmi Sinan’ın halifesi oldu.

Sürgün yılları da menkıbelerle anılan Niyazi-i Mısrî hakkında anlatılan bir başka rivayette ise Rodos’a gönderildiği sırada, gemide bir anda kaybolduğu ve beyaz bir at üzerinde denizin üzerinde dört nala ilerlediğinin görüldüğü aktarılır. Kısa süre sonra gemiye geri dönen Mısrî, onu arayanları hayrete düşürdü.

Bugün Malatya’da adını taşıyan mahalleyle anılan Niyazi-i Mısrî, asırlar geçmesine rağmen hem ilmi hem de manevi mirasıyla yaşamaya devam ediyor. Şiirleri, öğütleri ve hakkında anlatılan efsaneler, onu sadece bir şair değil; Anadolu irfanının güçlü bir temsilcisi olarak tarihe kazıyor.

Muhabir: Barış Türel