Malatya’da Valilik ve Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 10. Malatya Anadolu Kitap ve Kültür Fuarı’na katılan Malatyalı gazeteci Fuat Kozluklu, kitapseverlerle söyleşide buluştu.
Kozluklu, söyleşide bizzat şahit olduklarından ve belgelerden yola çıkarak kaleme aldığı “Kod Adı: Sapkın” kitabının hikâyesinin 1985 yılında Bursa’da bir tekstilcinin oğlu senaryosuyla Adnan Oktar’ın örgütüne sızdığını kaydetti. Fuat Kozluklu,
“1985 yılında bir gazeteciydim, ama onlar bunu bilmiyorlardı. ‘Mürit kılığında’ ifadesini tırnak içinde kullanıyorum; çünkü dini bilgi ve pratik ile hassasiyetlerle alakaları bulunmayan bir yaşama sahiptiler. Genç bir gazeteci olarak, Adnan Oktar’ın konuşmalarını gizlice teybe kaydettim. O dönemde dini bilgi ve birikime tam anlamıyla sahip bir gazeteci değildim. Ancak İslami bir yaşam sürmedikleri aşikârdı. Tek amacım, onları kaydederek ortaya çıkarmaktı”
ifadelerine yer verdi.
Adnan Oktar ve örgütünün İsrail ile yakın ilişki içinde olduğunu da anlatan Kozluklu, söyleşide şunları kaydetti:
“Ben, Adnan Oktar’ı kayıt altına aldığım için bunları söyleyebiliyorum. Adnan Oktar dediğimiz kişi, İsrail devleti ve istihbarat yapılarıyla o dönem Netanyahu adlı soykırımcı başta olmak üzere birçok İsrail siyasetçisiyle ilişkiler kurmuş biriydi. Filistin’in topraklarından sökülüp atılması gerektiğini söyleyen birinden söz ediyorum. “Filistin’in darmadağın edilmesi lazım.” diyordu… Bu ülkenin zengin ve maddi imkânları son derece iyi olan gençlerini tuzağına düşürmüş bir örgüttü. Türk aile yapısının, Türk gençlerinin, kızlarının yaşamına tarifsiz zarar vermiş bir adamdı Adnan Oktar. FETÖ ile ilişkili, onlara şantaj kasetleri hazırlamış, FETÖ’nün internet sitelerinin yazılımını gerçekleştirmiş bir örgüttü. İsrail ve istihbarat örgütlerinin maşasıydı... 40 yılı aşkın bir yapısı olan korku ve şantaj, tehdit örgütünden söz ediyoruz. Masonluk karşıtı olarak ortaya çıkan sonrasında onlara hizmet eden, İslam’a darbe vuran Allah ile aldatan sapkın biriydi. Bunu özellikle vurgulamak isterim. Kitaplarında da İsrail’in ne kadar değerli, Yahudilerin de kutsal bir kavim olduğunu belirtiyordu. “İsrail’in soyu mübarek bir soy ki çok saygı duyarım, benim soyumun da Hazreti Davut’a kadar uzandığını görürsünüz. İftihar ediyorum” diyordu. Adnan Oktar sapkın bir adamdı. Çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunmuş birine ‘hoca’ denmiş olması bile son derece vahim, büyük bir talihsizlik."
Kozluklu, Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyonda tutuklanan, yargılama sonucu ömür boyu hapse mahkûm olan Oktar Babuna'nın 1999 yılında düzenlediği ilik kampanyasına da değinerek,
"Babuna için gerçekleştirilen kampanya sonrası gen haritamız çıkartıldı. Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, “Muhtemel bir savaşta genlerimize duyarlı virüs üretip, Türk askerlerinde savaşacak güç bırakmayabilirler" demişti. Bence son derece anlamlı bir doğru tespitti. Babuna için babası Prof. Cevat Babuna, ilik bulunması amacıyla büyük bir kampanya başlatmıştı. Özellikle büyük kentlerde düzenlenen kampanyaya çok büyük destek verildi. Ancak toplanan 160 bin kan örneğinden 120 bin örnek kanın ABD'ye gönderildiği ortaya çıktı. Sonuçta halkımızın genetik bilgileri ABD'lilerin eline geçti. O dönem Sağlık Bakanı Osman Durmuş savcılığa yazdı ama ilgilenen olmadı”
diye konuştu.
Adnan Oktar’ın sadece iş dünyasındaki zengin ve siyasetçi ailenin çocuklarını değil aynı zamanda medyanın tanınmış bazı isimlerinin çocuklarını da ‘müridi’ yaparak, gazetelerde kendisi aleyhinde haber yapılmasının önüne geçtiğini ifade etti.