Mehmet Niyazi‟nin aşka yolculuğu bundan 402 sene önce Aspuzu bağlarında Malatya‟dan başlamıştır. 2018‟de Doğumunun 400. Yılında Niyazi-i Mısri Sempozyumu doğduğu topraklarda yani Malatya‟da ve Bursa‟da düzenlendi. Emeği geçenlerin ellerini, ayaklarını, yanaklarını öperim.
Niyazi‟nin bir Malatyalı olarak dünyaya tanıtımında ve İnönü Üniversitesinde kurduğumuz Niyazi-i Mısri Araştırma Merkezi’nin kuruluş sürecinden bu güne emeği geçen Prof. Dr. Cemalnur Sargut Hanım, Eski Rektörümüz şimdiki emekli rektörümüz Prof. Dr. Cemil Çelik, o dönemin Rektör danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Mehmet Karagöz, Bölüm başkanlarımız Prof. Dr. Hasan Kavruk, Prof. Dr. Süleyman Çaldak, Prof. Dr. Nazmi Özerol, Doç. Dr. M. Korkut Çeçen, Doç. Dr. Mustafa Altunkaya Hocalarıma, dönemin saygıdeğer Dekanlarına, M. Yaşar Çerçi‟den Münir Erkal‟e, Cemal Akın‟dan Ahmet Çakır‟a, Ziya Kesriklioğlu‟ndan Hacı Uğur Polat ve Selahattin Gürkan‟a kadar gelmiş geçmiş bütün Malatya Belediye Başkanlarına, M. Ulvi Saran, Vasip Şahin, Aydın Baruş ve diğer valilerimize, basın yayın dünyasından Kemal Deniz‟e ve Birlik Vakfından Sadi Ergül‟e ilimize ve Niyazi‟ye yaptıkları hizmetlerden dolayı sonsuz teşekkürler sunarız.
Niyazi etkinliklerinin önemli bir parçası olan Malatya‟nın bu değerine sahip çıkmak için her kesim Niyazi‟ye hizmet etmiş, O‟na saygı duymuştur. Hatta uzunca bir dönem, 2000‟li yıllardan itibaren günümüze kadar Niyazi‟yle ilgili tanıtım ve etkinliklerin ilimizde patlama yaptığını söyleyebiliriz. O rüzgarla 2018‟de Niyazi‟nin 400. Doğum Yılı Etkinlikleri, yapıldı ve ilimizde düzenlenen uluslararası sempozyum, bütün bu çabaların bir sonucu oldu. İttifakla Niyazi‟ye ve Allah‟a ibadet düzeyinde hizmet eden bu saydığım kişilerle birlikte adlarını unuttuğum sayamadığım, adını hatırlayamadığım, kadınıyla erkeğiyle gençliğiyle yaşlısıyla tüm Niyazi hayranlarına can ü gönülden teşekkürlerimizi sunarız. Sempozyumlara Ankara‟dan, İstanbul‟dan adeta çıkarma yapan Türkkad ve Kadem mensuplarını da saygıyla ve sevgiyle hatırlıyoruz.
Bu aşamadan sonra Niyazi, süper ligden ilahiyat, edebiyat, siyasiyat, ruhiyat ve eğitim camiasının gündemine girmiştir. Limni‟deki eski Mısri Dergahı ilimizden ve diğer büyükşehirlerde yaşayan saygıdeğer Niyazi hayranları tarafından defalarca ziyaret edildi. Ancak, günümüzde eski Mısri Dergahı‟ndan geriye sadece bir taç kapı kalmıştır. Kabrinin üzerinden yol geçirildiği için kemikleri dahi kayıp olan, yani sırrolmuş bir veliden söz ediyorum.
Oysa bizim de çabalarımızla Eski Malatya‟da şimdiki adıyla Battalgazi‟de rahmetli Kul Vahap, O‟nun doğmuş olabileceği evi buldu. Oraya bir kültür Merkezi kurulması için dönemin Battalgazi belediye başkanı Selahattin Gürkan ve valilerinin de desteğiyle çalışmalara başlandı. Osmanlı Mimarisine uygun tarzda bir Niyazi-i Mısri Kültür Merkezi kurulacağı söylendi. Hatta bu merkezin yapılacağı alanın kamulaştırıldığı müjdesini de almıştık. Ancak, günümüze kadar bu tasarılar gerçekleşemedi. Niyazi‟nin ilimizle ilişkisini somutlaştıracak böyle bir kültür kompleksi hayata geçirilemedi.
Niyazi, Elmalı‟da Ümmi Sinan Dergahında bulunduğu yıllarda doğduğu şehre, Malatya‟ya duyduğu özlemi Aspuzu redifli 9 beyitlik şiirinde anlatmıştır. Bunu tamamlayan Bir şehre irişdi yolum dört yanı düz meydan kamu diye başlayan şiirinde de Malatya‟ya göndermeler yapmıştır. Şairin tasvir ettiği Aspuzu yani Malatya, doğup büyüdüğü ve gençliğinin ilk 20-21 yılını geçirdiği bir ildir. Niyazi 38-40 yaşında Ümmi Sinan Dergahında bu şiirleri yazarken ilimize, ata toprağına duyduğu gönül bağını hiç koparmadığını göstermiştir.
Zaten, Niyazi, sadece Malatya‟nın değil, ülkemizin bile sınırlarını aşmış bir şahsiyettir. Evliya Çelebi‟nin 1655‟te yaptığı Malatya gezisinde nesirle anlattıklarının bir kısmını Niyazi, şiir diliyle anlatmıştır. Böylece Malatya edebiyatın her iki türden metnine konu olmuştur. Edebiyatta Malatya Malatya’da Edebiyat Projemiz bütün hızıyla devam ediyor. Bu çalışmamızda her iki edebiyatçımızı da ele alıyoruz.
Evliya Çelebi‟nin verdiği bilgiler arasında Malatya‟nın bahçe ve bağlarının güzelliği dikkat çekmektedir. Aspozan ve Tecde bağlarını Meram bağlarıyla karşılaştıran ünlü gezgin Malatya‟dan ayrılıp gittikten sonra da nerede güzel bir bağ görse Malatya‟yı hatırlamış ve Seyahatnamesinin muhtelif sayfalarında Malatya‟ya 17 kez referansta bulunmuştur. Evliya Çelebi‟nin ilgisini çeken enteresan olaylardan biri de Malatya‟da yetişen kayısı, elma, armut, kiraz gibi meyvelerdir. Genellikle kayısısı ile tanınan ilimiz bu çağda bir meyve ambarı olarak bilinmektedir. En lezzetli ve iri elmaların üzerine dalından toplanmadan önce balmumu ile beyitler yazılıp kağıtlar makasla oyulup elmaların üzerine yapıştırılıyor, meyveler olgunlaşınca balmumların altından beyaz ve sarı renkte beyitler meydana çıkmaktadır. Her biri insanı büyüleyen birer sanat eseri olan bu elmalar daha sonra toplanıp sepetlere konarak devlet ricalinin en üst tabakasına hediye olarak sunulmaktadır. Bu örnek, Malatya‟da bir edebi ve estetik birikimin varlığına da delalet etmektedir.