Malatya’nın Kültür Elçisi Necati Dikmen

Şehirler, değerleri üzerinden yükselir. Şehirlerin adetlerini, geleneklerini, göreneklerini, şehrin yaşanmışlıklarını, kültürünü yazan, çizen, unutulmaya yüz tutmasını engelleyen kişilerdir şehrin değerleri. Geçmişimizi geleceğe taşıyan kişilerdir şehrin değerleri. Yerel gazetelerin yapacağı güzelliklerden biri de şehrin değerlerini yazmaktır. Bu değerli kişileri tanıyanların hatıralarını canlandırmak, tanımayan kişilere de bu değerlerimiz tanıtmaktır gazetelerin işlevi.

Şehirlerin değerleri ne kadar çok ise, her biri güzel işleri farklı farklı alanlarda üretiyorlarsa bunlar şehrin kültürünün zenginliğidir. Şehrimizin değerlerini yazacağımız zaman en başta gelenlerden biridir Necati Dikmen. 1963’ten beri değişik yayın organlarında, dergi ve mecmualarda, antolojilerde şiirleri yayınlanan ve bu şiirleri ağırlıklı olarak Malatya’yı konu edinen şairimizdir. Üç boyutlu çalışmalarla, el işi sanatçılığıyla yok olmaya yüz tutan her ne varsa onları bir araya getiren; yaşadığı Yalova’da adeta Malatya Etnografya Müzesi kuran Malatya’yı oralarda çok iyi tanıtan kültür elçimizdir Necati Dikmen.

13- 14 -15 Temmuz 1973 tarihlerinde 1. Kayısı Şenlikleri yapıldı. Her yıl kayısı hasadı zamanlarında yapılan bu şenlikler Kayısı Festivali adını aldı. Tiyatro, sinema ve ses sanatçıları, folklor ekipleri şehre gelir. Tiyatrolar gösterileri, konserler verilir, şehrimizin belli başlı meydanlarında folklor ekipleri gösterileri yapılır. Necati Dikmen, sanatın her alanıyla ilgili çalışmaları olduğundan dolayı sanat çevresiyle iç içedir. Tiyatro ve ses sanatçılarının Malatya’ya getirilmeleri, ağırlanmaları, etkinliklerin programlarının yapılması gibi çok çeşitli görevler üstlenmiştir Necati Dikmen. Böylesi büyük organizasyonun çok farklı alanlarda görevlileri vardı. O görevlilerden biriydim ben de. Ticaret Lisesi öğrencisiydim ve bu organizasyonun sekreterliğini yaptım birkaç kez. Necati Dikme de benden on yıllar önce Ticaret Lisesi mezunu olduğundan dolayı okul büyüğümdür. Bu yazımız için yaptığımız video konferans ile eski güzel günlerimizi de yad ettik.

Görüşmemizde kendisine; “Ben de Malatyalıyım Gardaş” şiiri ile “Biraz Malatya’da Dolanağh” şiiriyle Malatya’nın 60 – 70 yıl öncesi konuşma dilini aynen yansıttığını söyledim. O zamanları yaşamış olup, bu tarz konuşmaları işiterek büyümüş olanların hatıralarını canlandırdığını söyledim. O zamanlara yetişmeyen ve bu tarz konuşmaları duyamayan şimdiki neslimize ise o günlerden esintileri sağladığını ve yazımda bu şiirini yazacağımı söyledim. Malatya için yaptıklarını, eserlerinden bahsetmesini ve bunları kendi anlatımıyla yazmak istediğimi söyledim. Bundan sonrasını kendi anlatımıyla devam edelim.

“Malatya’da 26 Şubat 1948 yılında doğdum. 1963’ten beri değişik yayın organlarında, dergi ve mecmualarda, antolojilerde şiirlerim yayınlandı. Ünlü yorumcular bazen lütfedip televizyon programlarında okurlar. İlk kitabım Hüzün Sarmaşığı (1965) daha sonra, Yankılarıyla Birlikte Günün Şiiri ve Şairi Şemsi Belli (1968) adlı araştırma - inceleme kitapçığım Cem Yalçınkaya müstear ismiyle yayınlandı.

Gönlümün bahçesinde bulunan çiçeklerden, şartlara ve gelişmelere göre bir buket hazırlarım. Bu buket, bazen kır çiçeklerinden, bazen gonca güllerden, zaman zaman da mevsimlik çiçeklerden (leylak, lale) hatta kaktüs ve dikenlerden oluşabilir. Dilimiz zaten şiir gibi. Kelime dağarcığımda oynaşan, kucaklaşan kelimeleri, ömür boyu bir birlikteliğe götürmek amacıyla yola çıkarım. Birbirleriyle anlaşır ve birliktelikleri sürerse mutlu olurum. Şiirin sahibi, okuduğunda kendini şiirde bulandır. Ben dostu, bana dost olduğu için değil, herkese dost baktığı için dost sayarım. Gönül Postası kitabım ile Ben De Malatyalıyım Gardaş isimli kitaplarımda Malatya birikimlerimi yazdım.

1971’de İstanbul’a yerleştim. Yalova Çınarcık’taki yazlık evimin bir bölümünü sırf kendi çabalarımla döşeyip adeta Malatya Etnografi Müzesi haline getirdim. 60-70 yıl önceki Malatya evlerinin bire bir kopyası haline getirdim. Makatlar, eski bebek beşikleri, eski kilim ve halılar, silepçeler, ibrikler, eski ütüler, siniler, tütün tabakaları, mangallar, idare lambaları, gaz lambaları, eski tüfekler, kılıçlar, bakır sahanlar, terpoşlar, yemeniler, eski radyolar, gramofonalar velhasıl eskiden kullanılan otantik ne varsa hepsini temin ettim, sergiledim.

Kayısı Şenlikleri ile Kayısı Festivallerinde güzel anılarımız oldu hemşerilerimizle. Belkıs Akkale, Esmeray, Ziya Taşkent, Feride Karaca, takdimci meşhur televizyon sunucusu Cemile Kutgün gibi sanatçılarla konser programlarını tertip ettik. Bir gece program sonunda geç vakitte Belkıs Akkale ve eşi Sami ile birlikte otele döndük. Otelin restoranı yemekleri bitirmiş. Lokantalar da kapalı o saatte. Otelin restoranında yumurta bulduk, tava da yumurta yapıp yedik .”

Necati Dikmen’in bu güzel evi ziyaretçiler tarafından ilgiyle ziyaret edilmektedir. Malatya kültürünü yansıtan güzel eserlerinden dolayı kendisine teşekkür ettiğimiz Necati Dikmen’in tüm Malatyalılara selamı var.

Konuşmamızın ortalarında bahsettiğimiz şiirini okuyalım. Bakalım neler yazmış kültür elçimiz Necati Dikmen.

Turfandanın Abdulla, Rıza Gerçeker,
Güner Şekerci’ynen gözel şut çeker.
Ganalı şişirmişler, toplanmış şennik.
Şeref Arpacı’ynan acığ çimmeye geldik.

.

Garlı dondurma turuncu, sarı.
Mekdepden çığardığ övlen suları
Davin atacağı, fişek cığara
Kerim dayı bunnarın kökü gaç para.

Tavuğ südü, bülbül südü, guş südü
Beze diyler bunun adına şimdi.
Patispanya satıylar mı gine tespiynen?
Yıllar var ki uzağ galdım hepsiynen.
“ Haydin Malatya’da acığ dolanağ”
Dellal bazarına girdim bi soluğ.
Temür dayının tükanı başda,
Kölügoğlu’nun ki öteki başda.

.
Esnafı uyumlu hepisi bi yaşda.

Ğıdır ile Arzuman ikisi gardaş.
Memmet dayı, Şeyğo dayı, Basgelli Ali,
Çolağ Hamo, Sabri dayı hep sırdaş.

Gulağsız Hasan ve Memed Ali.

Kilisli Mahmut, Gulağsız Nazım.
Potuğ begler gibi goltuğunda otursun.
Çimenuşağlı Yüsuf’un tükanında yün.
Hasan Hüseyin evleniyi yapıyi dügün...