Kültür & Sanat

Malatya’nın tarihe ışık tutan Höyükleri

Arslantepe Höyüğü

Malatya’nın 7 kilometre kuzeydoğusunda Fırat ırmağının (Karakaya Baraj Gölü) batı kıyısı yakınındaki Orduzu Beldesinde yer alan Arslantepe Höyüğü, dünya tarihine ışık tutması açısından oldukça önemli bir yere sahip. UNESCO’nun kalıcı listesine alınmasından sonra dünyada oldukça dikkat çeken Arslantepe, aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkezdir.

Kentleşmenin ilk örneklerinden biri olarak karşımıza çıkan Arslantepe’de yapılan kazı çalışmalarında kent yaşamı ve sosyal sınıflaşma bulgularına rastlanılmıştır. Ortaya çıkarılan bulgular, medeniyet tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek kadar büyük öneme sahiptir.

Geç Kalkolitik Dönem'den Demir Çağı’na kadar geçen tarihsel sürecin buluntularına rastlanan, Hititlerden Roma ve Bizans’a kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe Höyüğü, Anadolu’da ‘İlk Şehir Devleti’nin yapılarının ortaya çıktığı yer olarak da dünya tarihine ışık tutuyor. Arslantepe Höyüğü'nde 2019 yılında yapılan kazılarda çok sayıda tarihi materyal ve eser bulundu. İtalya Kazı heyeti tarafından yapılan kazılarda seramik parçalarından fincana, ok ucundan boncuk tanelerine, kemik alet ve ağırşaklardan, çakmak taşlarından müzik aletlerine ve 5 bin 700 yıllık çocuk iskeletine rastlanıldı.

Malatya’da Arslantepe Höyüğü ile birlikte birçok önemli höyük bulunuyor. İşte bu höyükler…

Cafer Höyük

Cafer Höyük, Malatya il merkezinin yaklaşık 40 kilometre kuzeydoğusunda bulunan höyük bugün için Karakaya Barajı suları altında kalmıştır. Bölgenin günümüzde 9 bin yıl önce iskan edildiği düşünülmektedir. Paleolitik Çağ insanlarının, Malatya civarında sık rastlanan mağaralardan çıkıp yabanıl tahıl devşiriciliği ile yerleşik yaşama geçtikleri, ardından da tarıma başladıkları (Neolitik Devrim) anlaşılmaktadır.

Höyük, Bereketli Hilal’in ilk yerleşim yerlerindendir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan buluntulardan hareketle, ilk uygarlığın Fırat ve Dicle arasında kalan Mezopotamya ile sınırlı olmadığı anlaşılmıştır. Cafer Höyük, Milattan Önce 7 binli yıllara tarihlendirilen uygarlık ve kent oluşumları kalıntıları bakımından bu görüşü desteklemektedir. Cafer Höyük, Anadolu’nun Neolitik Çağına ışık tutan önemli bir ören yeridir.

Cafer Höyük, kent yerleşmesi bakımından Anadolu’nun ilk kentsel yerleşimlerindendir. Battalgazi ilçesi Cafer Köyü sınırlarında bulunan höyük, Karakaya Baraj Gölünün altında kalmıştır. Höyükte yapılan kurtarma kazılarında höyüğün erken dönemlerine ait tabakalarda çok odalı hücre planlı veya tek odalı dikdörtgen planlı evler ve taş-çakıl temeller üzerine kerpiçten çok odalı yapılar bulunmuştur.

Değirmentepe Höyüğü

Malatya il merkezinin yaklaşık 24 kilometre kuzeydoğusunda Battalgazi (Eski Malatya) İlçesi’nin kuzeydoğusunda; İmamlı-Adagören yolunun kuzey kısmında bulunmaktaydı. Höyük Fırat Nehri üzerinde kurulan Karakaya Baraj Gölü suları altında kalmıştır.

Değirmentepe Höyüğü, Bereketli Hilal’in ilk yerleşim yerlerindendir. Milattan Önce 5 bin yılda kent uygarlıklarına doğru öncü adımların atıldığı ören yeri olarak büyük önem taşımaktadır. Höyük, Milattan Önce 5 bin yılının sonu, 4.bin yılın başlarında Sümer uygarlığının kaynağı olarak bilinen Obeid kültürünün Toroslar’ın kuzeyinde bulunan en iyi temsilcisi durumundadır.

Değirmentepe, Kalkolitik dönem mimarisi, geleneksel Anadolu mimarisi ile Mezopotamya mimarisinin birlikte izlendiği en iyi yerleşim yerlerinin başında gelmektedir.

Köşkerbaba Höyük

Köşkerbaba Höyük, Malatya İl merkezinin 30 kilometre kuzeydoğusunda, Karakaya Baraj Gölü suları altında kalmış olan bir höyüktür. Höyükte, Orta Demir Çağı'nda yerleşme, bir Urartu garnizonu görünümüne rastlanılmaktadır. Urartuların Geç Hitit Krallıkları'yla ilişkilerinde Fırat'ın batı kıyısında böyle bir ileri üs kurmayı yararlı buldukları anlaşılmaktadır.

Roma Dönemi kültür katı, 1980 yılı kazılarıyla tümüyle ortaya çıkmıştı fakat bu kültür katının I. ve II. tabakalarındaki mimari kalıntılar kısmen ya da bütünüyle tahrip olmuş bulundu. Urartu kültür katının hemen altında Demir Çağı kültür katı yer almaktadır. Bu katta genellikle Milattan Önce 1.bin yılına tarihlendirilen arkeolojik değeri yüksek yonca ağızlı testiler, mataralar, atkılı kule biçimli ayakları olan çanaklar ve ağızlı kaplar bulunmuştur. Höyükte ayrıca, Milattan Önce 3.bin yılının son çeyreğine tarihlendirilen stilize ve geometrik desenli doğadan alınma motiflerle bezeli arkeolojik değeri yüksek kaplara da rastlanılmıştır.

Pirot Höyük

Pirot Höyük ya da İkiz Höyük, Malatya ilinin yaklaşık 42 kilometre doğusunda yer alan bir höyüktür. Höyükte, H. H. Von der Osten (1929), K. Ökten (1947), P. Meriggi (1962), Mehmet Özdoğan (1977) gibi bilim adamlarınca araştırmalar yapılmıştır.

Höyükte, I. ve II. tabakalar Bizans-Orta Çağ, III. tabaka Demir Çağı, IV. ve V. tabakalar MÖ 2 binyıla, VI. ve X. tabakalar Erken Tunç Çağı, XI. ve XII. Tabakalar Geç Kalkolitik Çağ ve devam eden kazılarda XIII. ve XIV. tabakalar Obeyd Kültürü'ne ait buluntulara rastlanılmıştır. XIII. tabaka tamamen Obeyd yerleşimi olmakla birlikte XIV. tabaka, Halaf Kültürü'nden Obeyd Kültürü'ne geçiş olarak görülmektedir. XIV. ve XV. tabakalarda Halaf çanak çömleği bulunmuştur.

Kazılarda Milattan Önce 1.bin yılın başına tarihlenen pişmiş topraktan silindir biçimli ağırlıklar, çanak çömlekler ve siyah taştan bir silindir mühür bulunmuştur. Milattan Önce 2.bin yılına tarihlenen çark yapımı kaplar, ince hamurlu testiler ve derin kaseler Pirot Höyük’te elde edilmiştir.

İmamoğlu Höyük

İmamoğlu Höyüğü, Malatya il merkezinin 15 kilometresinde kuzeydoğusunda yer alan bir höyüktür. Höyük, Karakaya Baraj Gölü içinde bir ada haline gelmiş olup yamaçları tahrip olmuştur. Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından 1945 yılında "İmamlı" adıyla tanıtılan höyükte Dr. Ümit Serdaroğlu ve Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından yüzey araştırmaları yapılmıştır.

Höyükte; Kalkolitik Çağ, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı, Demir Çağı ve Roma imparatorluğu-Geç Helenistik Dönem olarak öngörülmektedir.

İmamoğlu Höyükte, Erken Tunç Çağı tabakalarında önemli yapılar ortaya çıkarılmıştır. Yapılar temelden itibaren kerpiçten yapılmış olup duvarlar sıvanmış ve beyaz renkte badanalanmıştır. Bu tabakalarda bulunan dairesel planlı üç ev, Arslantepe Höyüğü'ndekilere benzemektedir. Bu tabakanın en üst yapı katında, tepenin tüm üstünü kaplayan, bir konak olduğu düşünülen ve dokuz odası kazılan büyük bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı, kazı başkanı tarafından "merdivenli ev" olarak adlandırılmıştır. Güneyde ve kuzeyde iki "mutfağı" olan bu yapının kuzeydeki mutfağı 5,5 x 5,5 metre boyutlarındadır. Güneydeki mutfak ise 5 x 5 metre boyutlarda olup batısındaki, merdivenle çıkılan bir odadan geçilmektedir.

Höyükte, İlk Tunç Çağı’nın bir fırın odası ile kubbeli ekmek fırınlarına da rastlanılmıştır.