Ekonomi

Malatya’yı bekleyen tehlike: Pazar kaybı!

Malatya’da 12 Nisan’da meydana gelen zirai don nedeniyle kayısıda ciddi bir kayıp meydana gelirken, birde kenti Avrupa’da pazar kaybı tehlikesi bekliyor.

Malatya’da kayısı fabrikalarında çarklar eskisi gibi hızlı dönmüyor. Zirai dondan etkilenen kentte yeni sezonda ürün elde edilemeyecek olması nedeniyle fabrikalarda da sessizlik hakim.

Türkiye genelinde 12 Nisan’da etkili olan zirai don, Malatya ekonomisinin can damarı olan kayısıyı da olumsuz etkiledi. Yeni yeni büyüyen çağlarla dallarda yanarken üreticiden ihracatçıya kent olumsuz etkilendi.

Dünya kuru kayısı üretiminde yüzde 85 ile lider durumda bulunan Malatya’da nisan ayında meydana gelen zirai don sonrası kayısı fabrikaları da sessizliğe büründü. Geçtiğimiz dönemlerde çarkları dönen fabrikalar şimdilerde işçiler, az sayıda olan ürünleri elleriyle paketliyor.

Kayısıda meydana gelen zararın etkisinin ciddi olacağına dikkati çeken Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan,

“Dünyanın birçok yerinde Malatya kayısısını tüketmek için aslında bizden umutla haber bekleyen bir tüketici kitleri var. Şimdi ne kadar ürün olduğunu hiç kimsenin sağlıklı bir şekilde rakamlaştırması mümkün değil. Adı üstünde biz tahmini rekolteler açıklıyoruz. Ne kadar ürün kaldığını, nasıl bir yol haritası olacağını da zaman gösterecek”

ifadelerini kullandı.

Kalite anlamında rakibi olmayan Malatya kayısısında bu yıl mahsulün yüzde 100’ünün kaybedilmesinden dolayı kısa vadeli bir Pazar kaybı yaşanabileceğine dikkati çeken Özcan, 2026 yılında yeni ürünle birlikte bu sorunun ortadan kalkacağını belirtti.

Özcan, zirai donun ürünün yüzde 100’ünü etkilediğini kaydederek,

“Şimdi kesinlikle biz bu işten ciddi anlamda etkileneceğiz. Yani bunu göz ardı edemeyiz. Yani Malatya, kayısı ihracatında pazar kayıpları yaşayabilir. Özellikle bu anlamda yurt dışı pazarlardaki o çok kıymetli alanlarda zayıflayabilir. Malatya kayısısı, Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Belgesi almış, dünyadaki yaş kayısının yüzde 20, kurunun da ciddi anlamda dönem dönem yüzde 80-85’ini üretmiş bir şehir. Son yıllarda açıklanan verileri takip ediyorsunuz; kalitede rakibimiz yok ama fiyatta rekabet etmek zorunda kaldığımız bir Orta Asya krizi var. En son yapılan araştırmalarda yüzde 53’lere düştük. Buna kayıtsız kalamayız, kulaklarımızı tıkayamayız. Orta Asya krizine karşı yeni bir metot geliştirmek lazım. Özellikle üretim maliyetlerini en aza indirgeyebilecek tedbirler almalıyız. Üretim maliyetleri arttıkça, üreticinin ürünü nakite çevirmesi kendi arzu ettiği noktaya gelmedikçe de zorlaşıyor. Dolar enflasyonu yaşıyoruz, üretim maliyetleri yüksek. Buda bizim ekonomik anlamda fiyat bazında Orta Asya ile rekabet etmemizi önünü kesiyor. Buna göre yeni bir yol haritası belirlememiz lazım. Kısa süreli bir pazar kaybı yaşayabiliriz. Ama bu 2025 yılı ve 2026 yılının yeni mahsulüne kadar geçerli olabilir. 2026'da ciddi anlamda üretim gerçekleşirse kaybetmeye yüz tuttuğumuz pazarları yeniden kazanabiliriz. Ama önemli olan bu mevcut krizi doğru yönetmeliyiz. Çok konuşmadan, provokatif davranışlar sergilemeden ithalatçı ve ihracatçı kendi arasındaki diyaloglarla krizi sağlıklı yönetip, 2026'da da ağaçlarımız toparlanıyor. Tarım ve Orman İl Müdürlüğümüzde ağaçlarla ilgili bir çalışma yapıyor. 2026 yılında hem yaş hem de kuruda üretim yapma hedefiyle ürünü yine dünyadaki bütün pazarlara ve tüketiciye sunmak için çalışmalara devam edeceğiz”

ifadelerini kullandı.