İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ev sahipliğinde yapılan ‘Saraydan Sonra Malatya Erken Tunç çağı Yerleşim Modelleri’ etkinliğinde Malatya coğrafyası tarih çerçevesi içinde detaylıca ele alındı.
TED Koleji Eski Binası Konferans Salonu’nda yapılan etkinlikte Arslantepe Arkeoloji Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevgi Dönmez konuşmacı olarak katıldı. Dönmez, Malatya’nın tarihi yerleşim modellerini UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan Arslantepe Höyüğü üzerinden anlattı.
Dönmez,
“Arslantepe bizim çalışmalarımızda kronolojik anlamda bir mihenk taşı. 60 yıldır çok sistemli şekilde kazılar yapılıyor. Höyükte yapılan kazılarda M.Ö.3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray akabinde M. Ö. 3600’lere geldiğimizde tapınak kısmını görüyoruz. Yapılan kazılarda elde edilen bulgular, buranın dini ve kültürel bir yer olduğunu gösteriyor. Çalışmalarımız tabi ki Arslantepe ile sınırlı değil. Karakaya ve Keban barajlarında kurtarma kazılarımız var. Malatya Ovası, tarımın yanı sıra mobilize hayvancılık temeli grupların en önemli yaşam alanlarından biri olduğunu yine bu çalışmalardan anlıyoruz. Malatya, Orta Anadolu ve Mezopotamya arasında sürekli hareketli grupların yaşadığı bir bölge olmuştur. ”
dedi.
Malatya’nın Mezopotamya ile olan kültürel etkileşimde önemli bir geçiş güzergahı olduğunu söyleyen Dönmez, yerleşim modellerinin çeşitlilik gösterdiğini belirtti.
Dönmez şöyle devam etti:
“Doğal mağara yerleşimleri en önemli yerleşim alanlarını oluştuyor. Özellikle konar göçer hayvancılıkla uğraşan topluluklarda kaya altı yerleşimleri, sırt yerleşimleri, kaya üstü düz yerleşimler, kaya odaları yer alıyor. Yüksek dağlık alanlarda ise kale yerleşimleri dikkatimizi çekiyor. Coğrafyanın yerleşim modelini belirleyici olduğunu görüyoruz. Kaya mezar odaları, tümülüsler, kurganlar ölü gömme geleneğinde coğrafyanın nasıl bir dönüştürücü rol oynadığını bize anlatıyor."
Dönmez, sunumunun devamında kurganlara geniş yer verdi.