Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına yönelik Malatya'da görülen davanın 8. Duruşma 21. oturumu dün yapıldı. Yeşilyurt ilçesinde bulunan Yakınca Spor Salonunda görülen duruşma öncesi geniş güvenlik önlemleri alındı. Malatya E Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan 12 sanık jandarma tarafından geniş güvenlik önlemleri altında duruşmanın görüldüğü salona getirildi. Bu sırada dışarıda bekleyen bazı vatandaşlar sanıklara sloganlarla tepki gösterdi. Yakınca Spor salonunda görülen duruşmayı AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Ravza Kavakçı Kan ile Öznur Çalık, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat, AK Parti Malatya İl Başkanı Hakan Kahtalı, AK Parti Kadın ve Gençlik Kolları Başkanları, partililer ve çok sayıda vatandaş davayı takip etti.

İlk olarak dinlenen Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığında görevli Kıdemli Başçavuş Emin Serdar Ünal, 15 Temmuz’da yaşananları anlattı. Darbe girişiminin yaşandığı gece nöbetçi olduğunu belirten Ünal, o gün 2 ATAK helikopterin akşam saatlerinde havalandığını ifade etti.

Dönemin Malatya Kara Havacılık Tabur Komutanı eski Pilot Yarbay Hakan Erol'un 2 adet ATAK helikopterin kalkış yapacağını söylediğini iddia eden Ünal, “O gün Ankara Kara Havacılık Komutanlığından 2 ATAK helikopterin hazır edilmesi yönünde emir gelmiş. Helikopterlerden biri bakımdaydı, o helikopterin bakımını hızlandırmışlar. Televizyonlarda helikopterleri izleyince durumu anladık” dedi.

Tanık olarak ifade veren Kara Havacılık Alay Komutanlığı'nda görevli Taarruz Bakım Onarım Bölük Komutanı Tanık Engin Kilercioğlu da ATAK helikopterlerin daha öncede Ankara’ya gidileceğinin konuşulduğunu aktararak “ ATAK helikopterlerin iç güvenlik ve eğitimini biz veriyorduk. Daha önce de Ankara’ya gidilmesi ile ilgili konuşuluyordu. Yeni bir kurs açılacaktı. Helikopterler kurs ve intibah bilgisi ile Ankara'ya gitti. Mühimmat alınmadan gittiler. Mühimmat daha önceden alınmış. Normalde mühimmat isteği olan bölük istekte bulunur. Alay komutanı kendi emrinde görevliyi görevlendirir. Helikopter teknisyenleri de mühimmatları yükler” ifadelerini kullandı.

"ANORMAL BİR DURUM VARDI"

Mahkeme başkanının Helikopterlerin Ankara’ya gönderilmesi ile ilgili ayrı bir çaba gösterildi mi, sorusuna da, Kilercioğlu, "Anormal bir durum vardı. O esnada helikopterlerin gitmesi ile ilgili bilgim olması gerekiyordu ama bilgim olmadı. Eski Kara Pilot Yarbay Hakan Erol beni arayıp Ankara'ya gidilmesi ile ilgili bilgim olup olmadığını söyledi. Ben de bilgim olmadığını söyledim. Bu durum ile ilgili haber verilmedi. Bana o zaman kurs eğitimi için bugün gidileceğini söylendi. Ben bilmiyorum dedim. M. Şahin bana yazı ile emir geleceğini söyledi. Çok telefon görüşmesi yaptım o esnada. Ankara'da Bakım Onarım Tabur Komutanı telefonla aradı. ATAK’ların Ankara’ya gideceğini söyledi. Ben yarın deyince, illa bugün dedi ve telefonu kapattı. Israr ettiler. Alay komutanına söyledim. Hakan Keleş'e söyledim. Ben ifademi Ankara'da da Alaya verdim. Benim takım komutanım da gitti. Vicdan azabı için geldim. Bildiklerimi anlatmak için geldim" diye konuştu.

Avukatların da sorularını yanıtlayan Kilercioğlu, şunları söyledi: "Alay komutanımız Albay Hakan Keleş, İnsanlı Keşif Uçağı (İKU) pilotunu çağırarak, 'Hangi rütbeli ararsa arasın, kesinlikle benim bilgim olmadan İKU kalkış yapmayacak' şeklinde emir verdi."

Hakan Erol’un helikopterlerin yanına Sikorsky tipi helikopter de istediğini söyleyen Kilercioğlu, "Olmadığını söyledim, yanına başka bir helikopter istediler. Bir emir geldiğini söylendi. Emirde 2 atağın Ankara'ya gitmesi yazıyordu ve Mehmet Şahin imzalıydı" açıklamasını yaptı.

“F-4 KALKIŞLARI İPTAL OLDU”

7'nci Ana Jet Üssü'nde teğmen olarak görevli Oğuzhan Yaşar da tanık olarak dinlendi. 15 Temmuz akşamı nöbetçi subay olduğunu belirten Yaşar, saat 18.45 gibi iki Terörle Mücadele Harekat uçağının uçuş yapacağı yönünde bilgi aldığını anlatarak, şunları söyledi: "Hat bölgesine geçtim. F-4 kalkışları iptal oldu. 2 tane uçak saat 19.00'da kalktı. Arızalı uçaklar vardı. O zamanki harekat komutanı 4 uçağın daha hazırlanması gerektiğini söyledi. Saat 21.30 gibi uçaklar hazırlandı. Üsteğmen ile hata geldik. Saat 22.00 sularında. 4 uçağın hazırladığını görünce tahsise geldik. Terörle Mücadele Harekat görevi devam edecek mi, etmeyecek mi diye belirsizlik vardı. Şaban albay arayıp bize görevin devam ettiğini söyledi. Saat 23.00 sularında Başbakanımızın 'Bu bir kalkışma' ifadesini öğrendim. Daha sonra Şaban albayımız ayrıldı. Olayı televizyondan takip etmeye başladım. Saat 00.15 sularında Resul üsteğmen hattı emniyete aldı. Saat 00.30 sularında hat bölgesi emniyete alındı. Daha sonra hattın emniyete alındığını görünce, istirahate ayrıldı. Gece saat 04.00 civarına kadar herkes olayı televizyondan takip etmeye başladı. Bölük komutanı Metin binbaşı, 4 Terörle Mücadele Harekat uçağının hazırlanması gerektiğini söyledi. Şaban albay, 3 uçak isteği yaptı. Merkez piste indik. Uçaklar emniyete alındı."

Mahkeme Başkanı İzzet Duman'ın 'Uçakların havalanma imkanı var mıydı?" sorusuna tanık Oğuzhan Yaşar, "Bizim gördüğümüz kalkma olayı vardı. İsteselerdi kalkabilirlerdi. Çünkü ana pist açıktı" ifadesini kullandı.

“EMRİN ANKARA’DAN YAZILACAĞINI SÖYLEDİ”

Kara Havacılık Komutanlığında görevli Astsubay Çağlar Çankaya da tanık sıfatı olarak dinlendi. Çankaya, 13 Temmuz da Kara Havacılık Alay Komutanının kendisini aradığını vurgulayarak şunları söyledi: “13 Temmuz'da Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Mustafa Özkan beni odasına çağırarak teğmenlerin atışı olduğunu, mühimmat hazırlamamı, emrin Ankara'dan yazılacağını söyledi. 1 yıldır Malatya'da görev yapıyordum. İlk defa benden böyle bir şey istenmişti. Bende odasından çıktıktan sonra Ankara Kara Havacılık Komutanlığında görevli mühimmatçı bir tanıdığım vardı aradım ve durumu anlattım. Kendisi bilgisi olmadığını söyledi. Daha sonra yine Ankara'da bulunan devre arkadaşımı arayarak 'böyle bir durum var bizde mühimmat az sizde varsa verin' dedim."

Mahkeme başkanı İzzettin Duman’ın "Hiç bu durumdan şüphelenmedin mi?" sorusuna Çankaya, şu cevabı verdi: "Şüphelenmedim. Amacım elimizdeki mühimmatın azalmaması için. Daha sonra Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Mustafa Özkan’ın yanına giderek, 'komutanım emir verdiniz ancak ben Ankara'dan mühimmat ayarladım, oradan alabilirsiniz' dedim. Bana 'Hayır, mühimmatlar buradan gidecek, yükleyin' dedi. Emri aldıktan sonra aşağıya indim ve mühimmatları alıp helikoptere yükledik. Görevli arkadaşa da mühimmatları Ankara'da Kara Havacılık Alayı Taarruz Tabur Komutanı Yarbay Özcan Karacan'a vermesini istedim" ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı Duman'ın "Darbe girişimi olunca mühimmatlar aklına geldi mi?" sorusu ile ilgili tanık Çankaya, "Her ne kadar emir kulu olsak da bir şey yaparken vicdan azabı çekiyor insan. Sonradan öğrendim benden istenen bin 500 mühimmattan, 900'ü darbe girişimi sırasında kullanılmış" dedi.

“BAŞBAKANIN AÇIKLAMASI VAROL’U HEYACANLANDIRDI”

Harekât Merkezinde Piyade Yarbay Mehmet Özcan ise “Saat sabah 09.00 da vardiyayı teslim aldım. Akşam 21.00' a kadar bize akan bilgileri, faaliyeti ile ilgili düzenleme yaptık. Benimle görev yapan komutan uçuşlar yasak dedi. Genel Kurmay Başkanı’nın şifahi emri ile 15 dakika sonra yasak olduğunu bana ilettiler. Bende bilgisayara girdim. 15 dakika sonra birliklerden bana sorular gelmeye başladı. Ben Kara Kuvvetler vardiya amirini aradım. Onlar uçuş olursa bilgimiz olsun dedi. Saat 20 civarında askerin boğaz köprüsünü kapattığını gördüm. Olayı televizyondan takip ettik. Saat 21.30 civarında başbakanımızın bu bir kalkışmadır ifadesini duyduk. Erkan Varol bu açıklamayı duyunca heyecanlandı. Erkan Varol’un telefonları açmayın baskısı yarım saat, 45 dakika sürdü. Daha sonra sıkıyönetim mesajı geldi. Daha sonra bütün mesajlar ile kendisi ilgilendi” dedi.

"BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTEMEZ"

2'nci Ordu Bölük Astsubayı Rıdvan Güloğlu da tanık sıfatı olarak dinlendi. Güloğlu 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde yaşananları şöyle anlattı: "Saat 22.00'a kadar normal işlerimi yaptım. Daha sonra uçakların geri dönüşü ile durum tespiti için bizi aradılar. Saat 22.30 sularında boğaz içinde askerlerin boğaz köprüsündeki olayı gördüm. Saat 23.00 sularında darbe teşebbüsü haberini verdiler. Alay komutanlığından aradılar. İnsanız hava uçaklarının keşfi için haber geldi. Gece saat 01.00 civarında Erkan Varol'un bağırma seslerini duydum. 'Böyle olmaz' gibi şeyler duydum. Gece saat 04.00' a kadar herhangi bir durum olmadı. Bütün hava uçaklarının inişe geçmesi için emir verdiler. Daha sonra silah sesleri geliyordu. Asker halkı korkutmak için ateş ettiğini düşündüm. Sabah 07.00'a kadar görüntü izlemeye devam ettik. Görüntü izleme amirinin telefonu çaldı. Avni Avgun'un sesine benzettim. 'İstihbarat başkanlığında kim nöbetçi' dedi. 'Bilmiyorum' dedim. 'Muhabere merkezinde kimin nöbetçi olduğunu yaz gönder' dedi. Daha sonra görüntü işlem nöbetçi subayına durumu bildirdim. Bana 'tamam' dedi. 'Kurmay başkanı isimleri istiyor' dedim. Karargaha çıktım daha sonra yüzbaşına söyledim 'tamam' dedi. Beni aradılar Ordu Komutanın Koruma Subayı Hacı Özcan çıktı. Aşağı indim bana kelepçe takmamı söyledi. Kurmay başkanının beni çağırdığını söyledim. Ordu komutanının koruma bölgesi olduğunu söyledi. Gündüz lavaboya gittim orada çözdüler, çıktıktan sonra tekrar taktılar. Daha sonra ben ordu komutanın fırkasına girdiğim için bana kelepçe taktıklarını düşündüm. Daha sonra eski Yüzbaşı Kemal Keskin birini aradı. 'Bunun hesabını vermemiz gerekiyor' dedi ağlayarak. 'Bu böyle bitmemeli' dedi. 'Biz bitti demeden bitemez' dedi. Sonra ailesini aradı. 'Ben kötü biri değilim' gibisinden sözler söyledi. Ellerinde kelepçe olan geldi 'serbestsiniz' dedi. Kelepçeleri kestiler. Ordu komutan koruma astsubayı isyancıları 'polise vereceksiniz' dedi. İsyancılar sıraya dizildi. 'Polis geldi' deyip, daha sonra öldürülen 'İstihbarat Kurmay Binbaşı Fatih Kılıç'ın cenazesini getireceksiniz' dedi."

Daha sonra Mahkeme başkanı Duman araya girerek, "Kemal Keskin'in konuşmalarını ne bir şekilde duydun mu?" sorusuna cevap veren Güloğlu, net bir şekilde duyduğunu ifade etti.

7'nci Ana jet üssünde görevli Uzman Çavuş Halit Doğulu, da “6 buçuk gibi nizamiyede görevliydim arkadaşlarım geldi. Nizamiyede görevliydim Albay Tanrıkulu Askeri araç konvoyu geçişi olacakmış dedi. Saat 12 buçuk civarında bizi geri çağırdı sabaha karşı Murat Yüzbaşımız hazır bulunun dedi pistte inen uçakların pilotlarını indirip tutukladılar” diye konuştu.

"YÜZBAŞI KESKİN ÖNÜMÜZÜ KESTİ"

Eski Kurmay Başkan Avni Avgun'un Şoförü Uzman Çavuş Mehmet yılmaz ise, "O gece izne ayrılacaktım. Emir astsubayı ile birlikte hazırlığımızı yaptık. Akşam saat 21.00 gibi çıkacaktık. Yüzbaşı Kemal Keskin önümüzü kesti. 'Nerden geliyorsunuz nereye gidiyorsunuz' dedi. Daha sonra Kurmay Başkanlığı'na bağlı askerlerin geldiğini söylediler. Daha sonra Kurmay Komutanının kendisi geldi. Binbaşı rütbeli birini daha gördüm. Merkez komutanını arayarak bilgi verdim. Komutanım bilginiz var mı diye. Daha sonra serdar Selviyi aradım durumu izah ettim. Sonra konuşup uzaklaştılar. Sonra Kurmay Başkanına soru soralım dedik. Ordu evine 5 dakika sonra kurmay başkanı komutunda çıktı.

Mahkeme başkanının Kurmay Komutanına ulaşmayınca arama gerekesimi duydun mu sorusuna da, "Emir astsubayı ilgilendiriyor diye ben aramadım. Daha sonra geldi. Aracın hazırlamasını söyledi. Sen kal dedi. Bura senden sorumlu dedi” şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanı İzzettin Duman 17 tanığı dinledikten sonra davaya yarın kaldığı yerden devam edecek.

Kaynak: Haber Merkezi