Seksenli yıllardan önce bizim güzel Malatya’mızda bahçeli evlerin büyük bir çoğunluğu alaca kapıydı. Emniyet kilidi de tahta sürgüydü. Günümüzde ise devasa çelik kapılar dört bir yerden kilitler…Ne denilebilir ki böylesine şeylerin bir ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Teknoloji ile birlikte ihtiyaçların da yönlendirmesiyle böyle bir tablo ile karşı karşıyayız.
Yine eskiden bahçe bağlarımızın da güvenliği korkuluk dediğimiz kuru bir ağaca siyah bir eski ceket ya da normal siyah bir bez idi. O da hayvanlar bostanlara girmesin bostanları ezmesin diye alınan önlemdi. Komşular ürünlerini kayısı ya da karpuz yetiştirdiği zaman komşularına hediye ederlerdi. Gerçi şimdi Malatya’da aşağı yukarı her evin kayısısı var ya da akrabasının bahçesi var fakat geçmişteki kadar hediyeleşmek kalmadı. O zamanlar şimdiki kadar bollukta yoktu fakat bu tür şeyler önemliydi. O dönem hayvancılıkta fazlaydı.
Eskiden esnafımız komşu esnafa dükkanını bırakıp bir işi varsa gidip yapar gelirdi. Şimdi bu gibi komşular olsa da çok nadir sayıdadır. Zaten küçük esnafın durumu da açıkçası eskisi gibi değil iş yapamaz duruma gelindi. Kredi kartından alışveriş merkezi sistemine kadar bunun pek çok gerekçesi var. Eskiden söz senetti söz verildi mi her şey biterdi. Şimdi sözünden cayanların sayısı artmaya başladı. Bu dönemde İş yapanlar ise bu sisteme biraz olsun uyum sağlayabilenler. Teknolojiye yeniliklere ve gelişmeye elbette karşı değiliz fakat saygı, sevgi o yaşadığımız günlerde ki samimiyette hepimizin özlediği bir şey ve bence çok önemli. Her şey eskisinden bol belki maddi olarak ilerlemiş olabiliriz fakat insanlar eskisi gibi birbirine bağlı değil. Son yıllarda bu manevi dalgalanma yaşamın her alanına yayılmış durumda bir karamsarlık başını almış gidiyor. Ailelerin huzursuz ve mutsuzluğuna kadar pek çok şeyi bu anlamda değerlendirebilirsiniz. Herkes gelecekte ne olacak kaygısını yaşıyor. Aslında o kadar da düşünüp üzülmeye gerek olmaz diyorum şu üç günlük dünyada. Ömür çok kısa biz bilemiyoruz fakat Allah’a ayan günlerimiz sayılı o bakımdan fazla sıkıntı yapmaya lüzum olmadığını düşünüyorum. Biz elimizden geleni yapalım sevgi saygıyı günlük yaşamımızın önceliği haline getirelim. Cenabı Allah mutlaka bir kapı açar onun hazinesi dolu hiç kimseyi darda bırakmaz yarattığı tüm canlıların rızkını verir hamd olsun. İnşallah yine eskiden olduğu gibi birlik beraberlik içerisinde yolumuza devam ederiz. Sonumuz hayırlı olur güzel düşünelim gelecek günlerimiz aydınlık olsun. Allaha emanet olun saygılarımla
Osman Kaya
Üç dörtlüğümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yalın ayak taşlı yolda koşardık
Az gelirle mutlu olur yaşardık
Azim ile zordan zoru aşardık
Söyleyin yarenler bize ne oldu.
Soğan ekmek baldan tatlı olurdu,
Evlerimiz misafirle dolardı,
İnsanlar sözüne sadık kalırdı,
Şimdi her yanımız yalancı doldu.
Vefakâr azaldı kalmadı himmet,
İsraf ediliyor tonlarca nimet,
Kaya der dileriz yad elde minnet,
İnsani kamiller dertlerden yıldı.