Bu hafta ne yazsam diye düşünüyorum.
Referandum anket sonuçlarını yazayım diye düşünüyorum ama her anket şirketi farklı sonuçlar açıklıyorlar.
Sonuçlarda bir tutarlılık yok.
Kimi “Evet” önde diyor kimi “Hayır”.
Üç aşağı beş yukarı sonuçlar bir birine yakın.
Vaz geçiyorum.
Ne kaldı ki şurada seçime, bekler görürüz sonuçları diyorum.
Vaz geçiyorum anket yorumlamaktan.
Tamam.
Fırat kalkanını yazmalıyım diye kafamdan geçiriyorum.
71 askerimiz şehit oldu. 600 ÖSO militanı yaşamını yitirdi. 3 bin civarında İŞID ve YPG li etkisiz hale getirildi.
Sonra.
Fırat Kalkanı harekâtı bitti.
Kafalar Suriye politikasında iyice karıştı.
Sahi ne oldu?
Menbiç’e- Rakka’ya?
Yok vaz caydım.
Cumhurbaşkanının hayır çadırını ziyaretini yazacağım.
CHP’lilerin cumhurbaşkanının “neden hayır” sorusu karşısında cevap vermede yetersiz kalmalarını, Ahmet Hakan yazdı. Tekrara düşmemek lazım diye düşünüyorum.
Ama yine de merak ediyorum
Kılıçdaroğlu ne zaman evet çadırını ziyaret edecek?
İade-i ziyarette bulunsa iyi olur. Ak partililer ile Kılıçdaroğu arasında geçecek diyaloğu önemsemiyorum dersem yalan olur.
Yok bundan da vaz geçiyorum.
Oda ne Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü’nde iş dünyasına yaptığı konuşmada Sovyet Rusya üzerinden anayasa değişikliğine yüklenmiş.
Ne mi demiş Kılıçdaroğlu;
“Ben size işin özetini sayayım. Bu anayasa değişikliği Türkiye’ye parti devletini getirmek istiyor.
Ne demek parti devleti?
Eski Rusya’yı düşünün, Romanya’yı, Bulgaristan’ı düşünün.
Ne vardı? Komünist yönetim vardı.
Cumhurbaşkanı komünist partinin üyesiydi. Bakanlar komünist partisi üyesiydi, herkes, valisi, kaymakamı herkes partinin üyesiydi.
O rejim yürüdü mü? Yürümedi.
….
Bu referandumda ne yapmak istiyorlar?
Geçerse o rejimlerin bir benzerini Türkiye’ye getirmek istiyorlar.” Demiş.
Demişte büyük laf etmiş.
Biri demeli; kardeşim girme bu komünist falan işine.
Bulaşma bu komünistlere.
Sen git bozkurt işaretini yap.