Nimete Nankörlük Etme Evladım

Büyüklerimiz “nimete nankörlük etme evladım” derdi. Biz bu öğütten; israf etme, çöpe atma, nimeti doğru kullan diye anlardık. Yaş ilerledikçe, okuyup araştırdıkça, tecrübe oluştukça öyle nankörlüklere şahit olduk ki…

Öncelikle nimeti verene nankörlük etmemek gerekir ki O’na nankörlük eden herkese nankörlük eder. Bbaşka güçleri O’nun önüne geçirmek, onları memnun etmeye ayrılan vaktin giderek artması ve nimetin sahibinin anılmasının lafta kalması nimet sahibine nankörlüktür. Onun yarattığı insanın, onun gösterdiği yoldan sapması elbette nankörlüktür. Bunu sadece açıkça O’ndan başkasına ilah diye eğilmek olarak almamalıyız. Sözgelimi yalanı iş haline getirmek, müfteriliği hayatın kuralı olarak işletmek, O “alay etmeyin” dediği halde kişilerle alay etmek, aşağılamak, her canlıyı “sizin gibi birer topluluk” olarak yarattığını söylediği halde onları aşağılamak, işkence etmek, haksızlığı yol edinmek hepsi O’na nankörlük etmektir.

İnsanın zannımca en önde gelen nankörlüğü ise insanlığınadır yani insan olarak yaratılmışken insanlıktan çıkarak yaptığı nankörlüktür. Allah yeryüzünde bir “halife” yaratacağını söylediğinde, bunun itiraz edebilen, muhalefet edebilen, farklı düşünceleri olabilen, sadece itaat etmekle, ses çıkarmayıp ortama uymakla var olmayacak bir kimlik inşa edeceği anlamına geldiği biliniyordu. Ondan şunu istiyordu; muhalif olabilirsin, farklı düşünebilirsin, itiraz edebilirsin ama fitne oluşturma, başkalarına şiddet uygulama, kan dökme, sende olmayan bir şeyi hırsızlıkla, zinayla, haksızlıkla, rüşvet ve diğer yollarla uhdene geçirmeye çalışma… Fikir üretin, başkalarıyla paylaşın, istişare edin, ortak akıl oluşturun fakat kimseyi kendinize benzetmek için şiddet uygulamayın.

İnsan halife olarak yaşamaya başladığı dünyada, kimliğine münasip davrandığında güzel şeyler yaptı, kimliğine ihanet ettiğinde kötü durumlara sebep oldu. Bu hallerin tafsilatı yazının konusu değil.

İnsanın kendi insanlığına nankörlük etmesine “aklın” devre dışı bırakılması da misal verilebilir. Zira Kitap bize “aklını devre dışı bırakanın pislik içinde kalacağını” öğretir. Haliyle aklını kullanmamak, akıl tembelliği, tefekkür etmemek, bilgiye ulaşmayı terk etmek veya ehemmiyet vermemek kişinin kendisine yaptığı bir nankörlük ve aklı nimet olarak veren Allah’a nankörlüktür. Kişinin aklı işletmeyip kurnazlığı aklın önüne geçirerek hareket etmesi nankörlüktür. Her nankörlüğe yönelik uyarı ise şudur: “ Kendilerine verdiğimiz (nimetlere) nankörlük etmek için (böyle yaparlar). Keyif sürün! Pek yakında (gerçeği) bileceksiniz/anlayacaksınız.”(NahlSuresi 55)

Nankörlük olarak çevrilen “yekfurun” ifadesidir. İnkârı belirtir, nankörlüğü anlatır ve inkâr bir nankörlüktür. Kişi mesela inandığını söylediği değerlerin tersini yapıyorsa onlara nankörlük etmiş olur. Sadece itikadi bir izah olarak değil genel bir nankörlüğü izah olarak görmek lazım. Zira kabul ettiği şeyi hayatında önemsiz hale getirmek nankörlüktür. Akıl iyidir, önemlidir der ama “vurun kahpeye” dendiğinde, kime, niye, kahpe kim, niye kahpe demezsen aklını ipotek etmiş ve devre dışı bırakmış olursun. Bu nankörlük her zaman devreye konan bir nankörlüktür. Bunu yapanaitikadi olarak “kafir” diyemez kimse ama ortada ciddi bir nankörlük var; akıl nimetinin devre dışı bırakılması nankörlüğü…

Kişi ayrıca genel anlamda “iyiliğe” nankörlük edebiliyor. İyilik sendeki bir nimeti doğru değerlendirmen, merhamet etmen, yardım etmen, akıl vermen, darda olana el vermen, bilgiyi infak etmendir. Biri sana bu iyilik yolundan yaklaşırken, daha sonra sana iyilikle uzatılan eli kırmaya çalışman, ona zarar verecek yollara başvurman veya o yolları desteklemen nankörlüktür. Akıl sana yar olsa bunu yapmazsın, zira akıl ahlakı, ahlak aklı besler. Akla nankörlük negatif duyguları öne çıkarır, o negatif duygular nankörlüğü besler. Kurnazlık ve akıllı olmayı karıştıranlar olur, kurnazlık akıllı olmak değildir, ahlakın devre dışı kalmasıyla ortaya çıkar. Nankörler kurnaz olabilir ama akıllı değildir. Zekâ da akılla karıştırılmamalıdır zira akıl direk kalple bağlantılıdır. Despot, zalim olmak aklın devre dışı kalmasıyla beslenir. Akla nankörlük çok yönlü bir yanlışlar zinciri geliştirir. Akıl ve ahlak devre dışı kalırsa nankörlük bir kimlik haline dönüşür. Kişi bir anne, baba, eş, erkek, kadın, evlat, yönetici olarak nankörlüğün pazarlamasını yapar. Böyle kişiler bulundukları, getirildikleri her yerde nankörlüğü yaşarlar. Nankörlüğü yaşayandan hayata fayda gelmez.

Nimete nankörlük edilmez, aklı ve ahlakı devre dışı bırakan yani bu iki nimete nankörlük eden, bundan sonra diğer bütün nimetlere de nankörlük edebilir potansiyeldedir.

Biz büyüklerimizin öğüdünü şehrin güncel bütün yöneticilerine ve herkese hatırlatmış olalım: Nimete nankörlük etme evladım!