İslam’da manevi arınma ve sevap kazanma açısından büyük bir fazilete sahip olan Muharrem ayı orucu bugün başlıyor. Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerini anmak için tutulan Muharrem (Matem) Orucu, Alevi-Bektaşi toplumu başta olmak üzere tüm İslam alemi için büyük önem taşıyor.
Muharrem Orucu Allah için tutulurken, Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitleri içinde yas yaşanır. Bu oruç, sadece yeme içmeden uzak durmak değil, aynı zamanda yas, matem ve ibadet dolu bir içe dönüş anlamı taşır. Muharrem ayında düğün, eğlence, zevk ve lüksten kaçınılır.
Malatya Ali Kapısı Yardımlaşma ve Dayanışma Kültür Derneği Başkanı ve Alevi Dedesi Muhsin Topalcengiz, Muharrem ayının önemi, tutulan oruç ve yasın nedenlerini, oruç açma vakti ve aşureyle ilgili önemli bilgiler verdi.
Muharrem ayının önemine değinen Topalcengiz, şunları ifade etti:
“İslam aleminin, İslamiyet’in var oluşunun, devamının temel ögesi Muharrem ayıdır. Hicri yılbaşı olarak geçer ve Hz. Hüseyin’in şehadetiyle beraber İslam Sancağının orada dalgalanmasıyla yani mazlumun zalime başkaldırısının miladı olarak başlar ki; Hz. Hüseyin’e, “Bunun sonunda dönüş yok. Neden? Dönelim” dediklerinde “Zamanında dedem müjdeledi, babam müjdeledi; biz dinlerken, konuşurlarken haberimiz var, benim dönüşüm olmaz. Eğer ben dönecek, biat edecek olursam dedeme inen din, babamın yaşatmak istediği din batar olur” der. En güzel deyimiyle bunu veriyor. Hicri takvime göre, ayların sıralamasında gelen bir aydır ama en büyük kutsallığı şuradan gelir; Bakara Suresi’nin 185.ayetinde “Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Sayılı günlerde oruç tutun, Rabbinize yönelin” der. Bu ayet, İslamiyet’te Kur’an-ı Kerim’e 13’üncü yılında indi. Fakat bundan öncesindeki Âdem'i Safiyyullah’tan beri bütün peygamberler oruç tutmuşlar. Buna Adem ile Havva’nın buluşması, Yunus’un balığın karnından çıkması, Yusuf Peygamber ile babasının kavuşmalarının sağlanması olaylarında sürekli olarak Cebrail Aleyhisselam tarafından getirilen vahiyde “Oruç tutsunlar” der ki, bu aylara denk gelir. Bu orucu, 124 bin nebi velileriyle, eriyle, evliyasıyla tutmuşlar. Kur’an-ı Kerim’de de geçen “And olsun ki o 10 güne” der. Muharrem ayının biri ile 10’u arası. Onun için biz Aleviler, Muharrem ayında Kur’an-ı Kerim’de “Sizden öncekilere farz olundu denilen” oruca İslamiyet içerisinde devam ediyoruz. Hz. Peygamber Efendimizin bütün nebilerle, peygamberlerle beraber Aliyel Murtaza’nın da tutmuş olduğu orucu devam ettiriyoruz.”
“Muharrem ayının 10’una denk gelen süreçte Kerbela’da Hz. Hüseyin’in hunharca 72 şühedasıyla beraber şehit edilmesinden doları biz Aleviler bunu kendimize ‘Yas’ olarak kabul etmişiz” diyen Topalcengiz,
“Oruç Allah için tutuluyor, yas Hz. Hüseyin için yaşanıyor. Burada Ehl-i Sünnet kesim bizim üzerimizde peşin yargıyla bunu ayırt edemiyorlar. Biz, Allah için oruç tutuyoruz. Fakat aynı aya denk geldiği için Hz. Hüseyin içinde yas çekiyoruz. Hz. Hüseyin için oruç tutmuyoruz. Hz. Hüseyin’in yasını yaşıyoruz fakat Allah içinde oruç tutuyoruz. “10 gün” diyor, 12 günü nedir? O 12 günü de Hz. Hüseyin’in defini, taziye üç günlük süre işler ki; Hz. Hüseyin ve 72 şühedasının naaşlarının oralardan alınıp, defnedilme sürecidir. O sürece denk geldiğinden 12’dir. 12 güne tekabül etmiştir, tutulur. Alevi toplumu içerisinde bazı dedelerimiz “12 İmamlar Orucu” derler. Bunu yadsımıyoruz, başımız o yolda gidiyoruz fakat burada asıl yas, Hz. Hüseyin’in yasıdır”
ifadelerini kullandı.
“Yap herkes görsün değil, yaşa Yaradan görsün” anlayışıyla ibadet yaptıklarını dile getiren Topalcengiz,
“Biz, ibadetimizi kimse beğensin diye değil Yaradan’a ulaşabilmek için… Cemlerimizdeki semah dahi Hz. Peygamber Efendimizin dönerek miraca yükselmesini temsil ederiz. Aleviler imanı aşk ile çark ederken dönerek, “Allah Allah” diyerek Yaradan’a ulaşmaya çalışır”
dedi.
Muharrem ayında tutulan orucun vakitlerle ölçülü olmadığını ifade eden Muhsin Topalcengiz, şu bilgileri verdi:
“Manevi yürekle teslim olmaktır ki gün batımıdır. Güneşin kaybolduğu an olarak geçer. Önceden ufuktaydı, şimdi oturduğumuz yerde. Tahmini süreleri vardır. Akşam ezanı vaktine 3 dakika öncesine, 3 dakika sonrasına ya da ezana denk gelebilir. Bu dakikalar içerisinde orucumuz açılır. Burada “Ezandan 3 dakika önce olsun, 3 dakika sonra olsun” gibi yanlış bir algı var. Böyle bir kavram yok. Bunu böyle kabul etmiyoruz, böyle olmaz. Aleviler vakit kullanmaz. Bizde sahur yok. Orucumuzu Cenabı Hakk’ın kabul etmesi için dualarla açarız. Sohbet ederiz, mersiyelerimizi oluruz. Akşam oruç attıktan sonra Hz. Hüseyin için gözyaşı dökeriz. Bunun akabinde yatmadan önce 12’ye kadar birkaç lokma yer, niyetlenir ve oruca başlar. Bizde oruç ağız bağlamayla değil dünya zevklerinden, aşırıya kaçan dünya nimetlerinden de çekilmektir. Zevk, eğlence, düğün, dernekten tamamen imtina edilir, Hak ile hak olmaya çalışırız. Onun içindir ki biz oruç tuttuğumuz zaman Muharrem ayı içerisinde düğün, nişan, sünnet, kına mümkün değil yapmıyoruz.”
“Zamanında Alevilik kırsaldaydı, şehirde kimse yoktu” diyen Topalcengiz,
“Kırsalda da herkes birbiriyle hısım akrabaydı. Kız alıp vermişler, dışarıya gitmemiş. Banyo yapmamış, sakalını ve tırnağını kesmemiş çünkü aile içinde. Fakat beşeri toplum içinde şehirde işe ve okula gidiyor. Buraya giderken toplu taşımaya biniyor, resmi daireye gidiyor. Cenabı Hak temiz olanı sever. Temiz olmak Hakk’ın emridir. Eskiden kırsalda olmuş fakat şimdi mümkün değil, temizlik başta gelir. Yasaklı dediğimiz şeyler vardır yemeden yana; oruç tutarken Kerbela’da Hz. Hüseyin’in şehadetinden dolayı can vermek ayrı bir tarafa, onların orada 10 gün boyunca yaşamış oldukları eziyetlerin, aç kalışını, susuzluğun milyarda birini de olsa yaşayabilmek için aşırı protein veren, güç veren, zevk veren, tat veren şeylerden kenar dururuz. Bunları kendimize yasaklayıp, farz kılmışız. Ondan dolayıdır ki et yemeyiz, yumurta yemeyiz, soğan başı kesilmez. Hz. Hüseyin’e ve 72 şühedasına su verilmediği için sudan mümkün olduğu kadar kendimizi uzak tutarız ayran, hoşaf tarzı sıvılar alınır. Bunlarda kendimize farz kıldığımız manevi duygulardır”
ifadelerini kullandı.
Topalcengiz, Muharrem ayında verilen aşure lokmasıyla ilgili
“Aşurenin gelişi Kerbela’dır. Ayın 10’unda yapılması doğru değildir. Hz. Hüseyin, Muharrem ayının 10’unda şehit oluyor. Ay içerisinde her türlü zevkten arınacaksın fakat şehit olduğu gün aşure yapıp, tatlıyla zevkleneceksin. Bizde 10’unda değil 12’si bittikten sonra takip edilen günlerde yapılır. 12’sinden önce yapılmaz. 12’sinden sonra kurban kesilir, şükür lokmaları dağıtılır. Aşurelerde birlikte o ay içerisinde yapılır. Tatlı değil de bir lokma olarak sunulması önemlidir. Aşurenin mutlaka dağıtılmadan önce duası verilmeli, sonra pay edilmelidir”
bilgisini verdi.