Gazze'de doğup büyüyen Abu Toha'nın şiir aracılığıyla hem bir halkın acısını hem de direnişini ele alan belgesel, şairin Gazze'den çıkış hikayesini, sanatıyla kurduğu özgürlük arayışını ve Filistin şiirinin serüvenini beyaz perdeye taşıyor.

Belgesel gösteriminin ardından düzenlenen ve moderatörlüğünü Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Ramazan Yılmaz'ın üstlendiği söyleşide, belgeselin yönetmenliğini, yapımcılığını ve senaristliğini üstlenen Abdullah Harun İlhan ile kreatif ve yürütücü yapımcı Aslıhan Eker Çakmak konuşma yaptı.

Malatya’da sergileniyor sanatsal değeri çok yüksek
Malatya’da sergileniyor sanatsal değeri çok yüksek
İçeriği Görüntüle

'Belgeselin dramatik ve anlatı yapısı üzerine epeyce düşündük'

Aslıhan Eker Çakmak, TRT World bünyesinde Gazze'de işgalin başlamasıyla birlikte bölgeye dair belgesel hazırlıklarına başladıklarını belirtti.

Gazze meselesini her açıdan anlatmak gayreti içinde olduklarını anlatan Çakmak, 'Birimimizde yer alan belgeselimizin yönetmeni Abdullah Harun İlhan bana gelerek, 'şiirlerle ilgili bir belgesel yapmak istediğini' söyledi. Biz, TRT World bünyesinde genel olarak daha zor konuları odağımıza alan işler yaptık. Harun'un talebi ise bu noktada daha naif ve sanatsal bir çalışma önerisiydi. Bu teklifi düşünmeye başladık ve daha sonra bir şair üzerinden Gazze meselesini anlatmaya karar verdik.' dedi.

Çakmak, belgeseli ilk olarak Gazzeli şair Refat Alareer üzerinden yapmayı planladıklarını aktararak, şöyle devam etti:

'Refat'a ulaşmamız mümkün olmadı. Çünkü o, çekimler başlamadan kısa bir zaman önce İsrail askerleri tarafından katledildi. Biz de Refat Alareer'in de arkadaşı olan Mosab Abu Toha ile iletişime geçtik. Kendisi birçok Filistinli gibi işkence görmüş bir isimdi. Mosab'ın bir şiir kitabı yayınlanmıştı, fakat tanınmış bir şair değildi. Buna rağmen biz onun şiirlerinden fazlasıyla etkilenmiştik. Mosab, şimdi birçok kişi tarafından tanınıyor. Önemli ödüller aldı, Amerika'da birçok televizyon kanalına davet edildi. Bizim yakaladığımız bir karakterin bu noktaya gelmesi de bizi ayrıca mutlu etti.'

Belgeselin hem Gazze'de yaşanan dramı hem de şiirin inceliğini bir arada sunması için büyük çaba gösterdiklerini vurgulayan Çakmak, 'Belgeselin dramatik ve anlatı yapısı üzerine epeyce düşündük. Bir 'şiir belgeseli' yapıyorduk ve bu yapımın belli bir incelikte olması gerekiyordu. Oysa Gazze'de olup bitenler çok acı ve yorucuydu. Örneğin Mosab, belgeselde kendisine yapılan işkenceden bahsediyor. Belgeseli bu ağırlıktan kurtarmak, orada yaşanan dramı da bir şekilde seyirciye göstermek adına bu bölümleri animasyonla temsil etmeyi uygun gördük. Böylece olan biteni şiire uygun olarak belli bir yumuşak görselleştirmeyle izleyiciye sunmuş olduk.' diye konuştu.

Aslıhan Eker Çakmak, Mosab Abu Toha'nın Filistinli olmasının yanı sıra iyi bir şair olduğuna da dikkati çekerek, 'Filistin'de Mahmud Derviş gibi çok önemli isimler yetişti. Mosab da Derviş'in izinden giden iyi bir şair. Mosab gibi figürlerin hem orada yaşadığı dramı hem de sanatsal yönlerini çok önemsiyoruz. Umarız bu belgesel, diğer şair ve sanatçılara da ilham olur.' değerlendirmesinde bulundu.

'Biz ancak kelimelerden oluşan bir ev inşa edebilerek yaşadıklarımıza direnebiliriz'

Yönetmen Abdullah Harun İlhan ise Filistin mücadelesinin hem anlatılması hem de zafere ulaşmasında kelimelerin önemli olduğundan bahsederek, 'Ben özel hayatımda da şiirle ilgileniyorum. Bu belgeselde bir şairin yer alması, Filistin ve Gazze'ye onların gözünden bakmamız bizim için çok kıymetli. Belgeseldeki karakterimiz diğer tüm Gazzeliler gibi travmatik bir takım olaylar yaşadı. Belgeselimizin çekimleri Mosab'ın işkence görmesinden sadece iki hafta sonra başladı. Kendisi ailesiyle birlikte bize dünyasını, düşüncelerini ve kelimelerini açtı. Buradan Mosab'a bir kez daha teşekkür ediyorum.' dedi.

Gazze'deki insanların bütün dünyanın gözü önünde çok büyük baskılarla mücadele ettiklerini hatırlatan İlhan, şunları kaydetti:

'Bu baskı, Gazellilerin sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihin dünyalarına ve kelimelerine karşı olan bir şiddeti ifade ediyor. Belgeselde Mosab, 'İşgalci İsrail güçleri yaptığımız bütün evleri yıkabilecek güce sahipler ve bu yüzden kendi evimizi kurmamız gerçekten çok güç. Biz ancak kelimelerden oluşan bir ev inşa edebilerek yaşadıklarımıza direnebiliriz.' diyordu. Filistinliler, İsrail askerlerinin evlerini yıktığında ya da onları sürdüğünde evlerinin anahtarlarını da yanında götürürler. Bu anlamda kelimeler de Filistinlilerin yanlarında taşıdıkları anahtar gibi, onların hayal dünyalarının bir parçası hükmünde.'

İlhan, belgeselin festival sürecini tamamladığını belirterek, 'Belgeselin yayınlanma sürecini bu festival için bir süre erteledik. Bu TRT için istisnai bir durum. Hiçbir dijital platformda da belgeselimiz gösterilmedi. Bu festivalden sonra TRT'yle birlikte ulusal kanallarda yayımlanacak.' ifadelerini kullandı.

Filistinli şair Mosab Abu Toha, Eş-Şati Mülteci Kampı'nda 1992'de dünyaya geldi ve Gazze'deki Edward Said Kütüphanesi'ni kurdu. 2019-2020 yıllarında konuk şair olarak Harvard Üniversitesi'nde bulunan şair, 2022'de 'Filistin Kitap Ödülü'nü ve 2023'te 'Derek Walcott Şiir Ödülü'nü kazandı.

Abu Toha, pek çok şiire imza attı ve 'Things You May Find Hidden in My Ear: Poems from Gaza' (Kulağımda Gizli Bulabileceğiniz Şeyler: Gazze'den Şiirler) adlı kitabında eserlerini okurlarının beğenisine sundu.

Kaynak: AA